Giriş
1878 yılında Afyon’a bağlı Beyköy’de bir tarlada 10 metre uzunluğunda, kireç taşından yapılmış bir yazıt bulunur. Yazıtın üzerinde bir takım garip şekiller vardır. Köylüler bu taşa bir anlam veremez. Köy heyeti, bu taşın, yeni yapılan caminin temelinde kullanılmasını kararlaştırır.
★★★
Bölgede kazı yapan Fransız Arkeolog George Perrot buna karşı çıkar. Lakin köylüye derdini anlatamaz! Arkeolog Perrot, taş caminin temeline konulmadan, zemindeki şekilleri tek tek kağıda çizer. Daha sonra ülkesine döner.
★★★
Aradan 134 yıl geçer, Fransız Arkeolog Perrot'un, Afyon’da kopya ettiği bu metin, İngiliz Antikçağ Tarihçisi James Mellaart’ın özel arşivinde bulunur. Melleart’ın oğlu, metnin kopyasını Tarihçi Dr. Eberhard Zangger’e verir. İsviçreli Tarihçi E. Zangger, İsveçli ve Hollandalılardan oluşan 20 kişilik bir bilim insanı grubuyla bu yazıları çözmeye çalışır. Bilim insanları bu yazının Bronz Çağı’ndan kalma ve Anadolu’da Hititlerden önce yaşayan Luviler’e ait olduğuna hükmeder.
★★★
Luviler, pek çok araştırmacıya göre Anadolu’nun ilk halkı! Luviler kendilerine, ‘MA Halkı’ diyordu. MA, battığına inanılan MU KITASI’nın bir diğer adı. Birçok tarihçi, Luviler’in, MU KITASI battıktan sonra deniz yoluyla Anadolu’ya geldiğine inanıyor.
★★★
Luvi, ‘ışık’ anlamına geliyor. Pek çok dilde ‘ışık', bu sözcükten türemiş. Hititçe’de ‘Lukka’, Latince’de ‘Lux’, İngilizce’de ‘Light’, İtalyanca’da ‘Lure’ vb. Luviler’de bilgi en önemli değerdi. Bilgi ve düşüncelerini sembollerle anlatırlardı. Hititler, Anadolu’ya geldiklerinde tanıştıkları Luviler’e komşu halk anlamına gelen ‘A-Luvi’ dediler. Luviler merkezi bir devlet kurmadı, medeniyet kurdu! Luviler’in bilim, sanat ve felsefede dönemlerinin çok ilerisinde olduğu biliniyor.
★★★
Dr. E. Zangger, Anadolu’nun tarihinin bilinen gibi olmadığını, tarihin baştan yazılması gerektiğini söylüyor! Avrupa’nın, Türkiye’ye karşı ideolojik ve politik nedenle bu kültürü görmezden geldiğini savunur. Dr. E. Zangger “Yunan hayranı Batılı tarihçilerin işine böyle geldi. Arkeoloji, Avrupa’nın Osmanlı’yla mücadele ettiği dönemde ortaya çıktı. 20. yüzyıla kadar ki paradigmalar, Avrupa uygarlıklarını büyük gösterip, Türk topraklarındakileri küçük göstermek amacıyla geliştirilirdi” diyor.
★★★
Peki, biz bu konuda ne yapıyoruz? Medeniyetin Yunanistan’dan Anadolu’ya değil, Anadolu’dan Yunanistan’a geçtiğini neden yeni nesillere öğretmiyoruz? Neden Batı’nın ekmeğine yağ sürüyoruz?
