Çarpıcı üç araştırma!

Bristol Üviversitesi’nden iki genç araştırmacı, 1700 otomobilin üzerindeki kuş pisliklerini inceliyor. Araştırmanın sonunda en fazla kuş pisliği alan aracın beyaz renktekiler, en az pislenen araçların ise siyah renkli olduğunu görmüşler.

Karşı görüşte olanlar ise araçların park edildikleri yerlerin önemli olduğunu, ağaç altları gibi kuşların yoğun bulunduğu bölgelere otomobillerini park edenlerin araçlarının daha çok pislendiğini ileri sürmüş. Bunun üzerine araştırmacılar, bütün kuşların bulunduğu bir bölgenin altına biri beyaz diğeri siyah renkli iki adet çöp kutusu koymuş.

Bir hafta sonra geldiklerinde siyah çöp kutusunun üzerinde sadece 3 adet kuş pisliğine rastlarken, beyaz çöp kutusunun üzerinde 15 pisliğe rastlamışlar. Bunun nedenini açıklarken kuşların renkleri insanlardan daha farklı algıladıkları, kuşların mor ötesi renkleri dahi gördükleri, kuşların pisleme ve kusmayı beyaz renkli yırtıcı kuşlara karşı bir savunma mekanizması olarak kullandıkları sonucuna varmışlar.

***

1999 yılından beri birbirine benzeyen ama akraba olmayan bireylerin fotoğraflarını çekerek toplayan Kanadalı sanatçı François Brunelle’in çalışmalarını inceleyen ve birbirine benzeyen insanlarla anket çalışması yapan “Josep Carreras Lösemi Araştırmaları Enstitüsü”, birbirine benzeyen 32 kişiyi mercek altına aldı.

Üç farklı yüz tanıma algoritmasıyla birbirine benzediği kanıtlanan kişilerin yaşam tarzlarını ve düşünce tarzlarını inceleyen bilim insanlarının araştırması “Cell Reports” isimli bilim dergisinde yayınlandı. Araştırma sonucunda birbirine benzeyen insanların alışkanlıklarının ve davranış şekillerinin de birbirine benzediği ortaya çıktı.

Araştırmayı yürüten bilim insanlarından Manel Esteller, “Birbirine benzeyen bireyler ya sağlak ya da solak oluyor. Her ikisinde de alerji, astım ya da göz sorunları olabiliyor. Yüz hatları birbirine benzeyen insanların ya ikisi de sigara içiyor ya da ikisi de sigara içmiyor. Bu kişilerin eğitimlerinin de benzer seviyede olduğu görüldü. Bu kişilerin boy ve kilolarının da birbirine yakın olduğu tespit edildi. Bu kişilerin spordan hoşlanma ya da sporu sevmeme alışkanlıkları da birbirine benziyor” açıklamasını yaptı.

***

Efendim, şimdi de ülkemizde yapılan bir araştırmadan söz edelim… Beyzbol, Türkiye'de ligi olmayan, birçok kişi tarafından kuralları bile bilinmeyen bir spor dalı. Türkiye’de beyzbol sahası dahi yok.

Türkiye, profesyonel bir beyzbol ligi olmamasına rağmen, dünyada en çok beyzbol sopası satılan ülkeler arasında bulunuyor. Meğerse bizim milli sporumuz beyzbolmuş! Peki, bu oyun Türkiye’de oynanmıyorsa beyzbol sopası satışları neden bu kadar yüksek seviyelerde, neden beyzbol sopası çok satılırken beyzbolun diğer ekipmanları hiç satılmıyor?

Türkler, beyzbol sopasını oyun için değil ‘güvenlik’ amaçlı kullanıyor! Beyzbol, Amerika kökenli bir spor olmasına rağmen, Türkiye’deki beyzbol sopalarının neredeyse tamamı yerli üretim. Hatta bazı marangozlar isme özel beyzbol sopası bile üretiyor. ABD’de bile beyzbol sopası pazarı her sene yüzde 5 büyürken, Türkiye'de yüzde 15 büyüyor!