Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Gidişat vahim!
HABERİ PAYLAŞ

Universe 25 (25. Evren) deneyi, insanoğlunun geleceğini belirlemeye yönelik bilim tarihinin en çarpıcı deneylerinden birisidir. Universe 25, bozulan demografik yapının beraberinde getirdiği geçimsizlik, suç, kaos, şiddet, kriz gibi sorunların nüfus artışıyla doğru orantılı olduğunu ortaya koyan bir deney...

Hayvan davranışları üzerine çalışan John Calhoun, 1947 yılında fareler üzerinde bir çalışma yürüterek, II. Dünya Savaşı sonrasında hızla artmaya başlayan nüfusun dünya için ne gibi sonuçlar doğurabileceğini araştırıyor. Calhoun, 2.7 metrekare boyutunda 90 cm yüksekliğinde duvar ile çevrili dört adet bölge oluşturuyor. Bu bölgelere, içinde devamlı olarak su ve yemek bulunan, barınma ihtiyacını karşılayacak 256 oda yapıyor. Kurulan bu evrende hastalıklara anında müdahale ediliyor, yemek ve su miktarının azalmasına izin verilmiyor, yuvalar geniş ve ferah olarak inşa ediliyor ve 4 bine yakın farenin yerleşebileceği kadar büyüklükte yapılıyor; sıcaklık 20 derecede sabitleniyor, veterinerler 24 saat gözlem yapıyor.

Haberin Devamı

Calhoun, 4 dişi ve 4 erkek fareyi deney alanına bırakıyor ve olayların gidişatını izlemeye başlıyor. İlk 104 gün boyunca fareler ortama alışmaya çalışıyor. Calhoun bu dönemi “ilk evre” olarak adlandırıyor. Bu evrede her fare kendi alanını seçiyor ve yuvasını düzenliyor. Bu dönemde nüfus artışı başlıyor. “Patlama evresi” olarak adlandırılan bu dönemde nüfus, 620 fareye ulaşıyor. İlginç bir şekilde bazı alanlar inanılmaz kalabalıklaşıyor, doğum oranı normalin 3 kat altına düşüyor.

Araştırmacılar, tüm bölgeler birbirinin bire bir aynısıyken neden belli alanlardaki yemeklerin daha fazla tüketildiği sorusunun üzerine gittiklerinde, farelerin yemek yeme davranışını diğerleriyle sosyalleşme etkinliğine çevirdiğini görüyorlar. Çoğu fare tek başına yemek yemediği için yemek yeme işi hep belli bölgelere yığılıyor. Kalabalık alanlarda yemek yenilmesi neticesinde, fareler arasındaki sosyalleşme azalıyor. Sosyal bakımdan gelişmeyen farelerin sayısı, sosyal farelerin sayısının 3 katına çıkıyor.

Haberin Devamı

315 günün ardından ilginç gelişmeler yaşanıyor. Kalabalıktan ötürü toplum içinde kendilerine rol bulamayan bazı erkek fareler amaçsızca yaşamaya, aynı zamanda da birbirlerine saldırmaya başlıyor. Pasif kalan erkek fareler daha fazla şiddete maruz kalıyor. Dişi fareler agresifleşmeye ve kendi çocuklarına bile saldırmaya başlıyor. 560. güne doğru Calhoun’un “ölüm evresi” olarak adlandırdığı son dönem başlıyor. Bu dönemde nüfus artışı hiç olmuyor. Bebek ölümleri artıyor ve farelerde garip davranışlar gözlemlenmeye başlanıyor.

Fareler çiftleşme, kur yapma, çocuk yetiştirme, sosyal davranışlar sergileme konusunda hiç istekli gözükmüyor. “Güzeller” adı verilen bu grup, toplumdan tamamen soyut halde, merkez alanlardan uzakta yaşıyor. Bütün gün yemek yiyip uyuyor, oldukça güzel ve sağlıklı görünüyorlar. Calhoun, bu dönemi farelerin ilk ölümü, yani ruhlarının öldüğü dönem olarak adlandırıyor. Son doğum 920. günde meydana geliyor ve nüfus 2 bin 200’le zirve noktasına ulaşıyor. Nüfus kısmen kalabalık olsa da alanın 4 bin kapasiteli olduğu düşünüldüğünde hâlâ az olan bu sayıya rağmen çoğu fare homojen olmayan bir dağılım gösteriyor ve aşırı kalabalık içinde yaşıyor. Sıfır nüfus artışı ve yüksek ölüm oranı neticesinde nüfus hızla azalıyor. Calhoun, bu döneme “davranışsal çöküş” adını veriyor. Calhoun, fare davranışlarının insanlara çok benzediğini, herhangi bir amaç, baskı olmadığında farelerin hedeflerini ve kimliklerini kaybettiklerini söylüyor.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder