Şirin Sever Bir çocuğun hayatını inşa ederken…
HABERİ PAYLAŞ

Bir çocuğun hayatını inşa ederken…

Dün Posta’nın manşetindeydi haber… Yaşları 3 ile 5 arasında değişen kızlı erkekli 2 bin anaokulu öğrencisi ‘Namaz Şenliği’ kapsamında İstanbul Ataşehir’deki Mimar Sinan Camisi’ne götürülmüş...

Kızların başında kırmızı başörtüsü, erkeklerinkinde ise beyaz takke var. O minik çocukların fotoğrafına uzun uzun baktım; ne yalan söyleyeyim içim daraldı. Hemen ezberden ‘başörtüsü düşmanları’ diye saydırmaya başlamayın, diyeceklerim bitmedi…

Mutlaka ailelerin izniyle yapılmıştır bu etkinlik, çocuklara din eğitimi verilmesinin de sakıncası yok; aileler istedikten sonra kime ne? Tanısın ve öğrensinler camiyi, namazı, dini. Anlayabilirlerse tabii! Biz de anaokulunda olmasa bile, ortaokul-lisede din bilgisi derslerinde öğrendik ne öğrendiysek...

Haberin Devamı

Ailem biz üç kardeşe de bu konuda en ufak bir telkinde ya da baskıda bulunmadı çünkü. Tamamen özgür bıraktılar bizi. Ataşehir Müftüsü de, 45 anaokulundan öğrencinin katıldığı etkinlik için “Amacımız çocuklara namazı ve camiyi sevdirmek” diye açıklama yapmış. Bakınız ne düşünceli, ne eğitim sevdalısı, ne kadar da yüce gönüllüler! Fakat gelelim zurnanın zırt dediği yere...

İnsanın kalbinden ve aklından şu geçiyor: Bu çocuklara din eğitimi kadar; tiyatroyu, sinemayı, müziği, sanatı, hayvanları, hayatı falan da sevdirmeye çalışsanız keşke... İşte o zaman bir çocuğun hayatını inşa ederken, her şeye değmiş, onu her alanda yetiştirmiş olursunuz. İtiraz ettiğimiz nokta budur.

Çaysız kafe olur mu?

Ne demek “Bizde demleme çay yok”?! Sabah akşam çay içilen bir ülkede, ünlü kafe zinciri Midpoint’e gidip çay istiyorsun, “Öğleden sonra poşet çay veriyoruz” diyor. Sebep? Amerikalı kahve zinciri Starbucks bile alışkanlığımız var diye Türk kahvesi satıyor. Alışkanlıklarımızı siz niye hiçe sayıyorsunuz?

Kesin dönüş yapanlar

Mehmet Aslantuğ uzun bir aradan sonra ‘Kördüğüm’ dizisiyle ekrana döndü. Eskiden beri izlediğimiz oyuncuları tekrar ekranda görmek güzel. Deneyim konuşuyor, nostalji oluyor. Bakalım Aslantuğ, ilerleyen bölümlerde nasıl bir performans sergileyecek?

Haberin Devamı

Nejat İşler de sağlık sorunlarının ve zor zamanların ardından bir sinema filmiyle karşımıza çıkıyor. Serenay Sarıkaya ile başrolleri paylaştığı ‘İkimizin Yerine’ isimli film çekildi, önümüzdeki sezon perdede olacak.

Ve Sanem Çelik… O da inzivadan çıkıyor. Meşhur ‘Aliye’ dizisinin ardından yaptığı bir-iki proje de ses getirmeyince ortalıktan yok olmuştu. Dizi ve sinema sektörüne yeni giren GMC isimli şirketle anlaştı, yeni sezonda ekranda olacak.

Memet Ali Alabora niye dönsün!

Mustafa Alabora, geçen akşam katıldığı bir törende, oğlu Memet Ali Alabora sorulunca, “Daha üç gün önce yine hedef gösterildi. Nasıl dönsün adam?” demiş. Haklı. Nasıl dönsün? Hatta niye dönsün?

Gezi döneminde hedef gösterilen, hakkında her türlü karalama kampanyası yürütülen gencecik, okuyan, düşünen, üreten bir oyuncu ülkesine gelemiyor. Londra’da yaşıyor, babası ara sıra onu görmeye gidiyor o kadar! Zaten gözünü karartıp da sakın dönmesin, geleceğini karartmasın.

Seçilip Meclis’e gönderilmiş, güya bizi temsil eden koca koca adamların birbirlerine uçan tekmelerle saldırdığı bir ülkeye, herkesin birbirine öfke kustuğu/fikrini asla tartışamadığı, hatta farklı düşündüğü için linç edildiği böyle bir ülkeye gelip de ne diyecek, kime ne anlatacak! Gelmesin.

Haberin Devamı

Suudi Arabistan’da kültür şoku

Bir Amerikalı işadamının yasaklar ülkesi Suudi Arabistan’a yolu düşerse neler olur? İşte vizyondaki ‘A Hologram For The King-Kral İçin Hologram’ın konusu bu. Ekonomik kriz sonrası boşanan, işinde dibe vuran, kızını üniversitede okutabilmek için yollara düşen Alen (Tom Hanks); her şeyin yavaş ilerlediği, sözlerin bir değerinin olmadığı, dini geleneklerin ağır bastığı Suudi Arabistan’da; hem Kral’a hologram telekonferans sistemini satmaya uğraşır, hem de hayatına çekidüzen vermeye çalışır.

Aslına bakarsanız vasat bir film ama bir Amerikalı’nın Araplara bakışı ve başroldeki Tom Hanks’in varlığı filmi izlettiriyor. Suudi Arabistan’da gizli kapılar ardında, özellikle konsolosluk binalarında çılgın partiler veriliyor, Arabistanlı kadın doktor yabancı bir adamla flört edebiliyor, kendini gizleyerek de olsa çırılçıplak denize girebiliyor.

Batılı bir gözün Arabistan’a bakışı ne kadar sağlıklı ve gerçekçi emin değilim, bunu Araplar’a sormak lazım ama Amerikalı bir işadamının yaşadığı kültür şokunu izlemek eğenceli.

MAKARA

“Bir dakika şunu tutar mısın?” diyerek beynimi verip kaçmak istiyorum!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder