Şirin Sever Bu erkekler kendini ne zannediyor?
HABERİ PAYLAŞ

Bu erkekler kendini ne zannediyor?

Haberin Devamı

Günlerdir içim içimi yiyor, yazı günüm değil yazamadım diye içim şişiyor…

Bir erkeğin bir kadına, üstelik karısına hakaret etmesi, saygısızlığın bu derece suyunu çıkarması akıl alır gibi değil.

‘Kısmetse Olur’ programının sunucusu Seda Akgül’ün yaşadığı duygusal şiddetten bahsediyorum. Kendisi anlattı, 1.5 yıllık ilişkisinin ardından evlendiği kocasıyla yaşadıkları yenilir yutulur cinsten değil.

Evliliğinin birinci haftasında eski sevgilisiyle buluşan, sırf acıtmak için eve gelip bunu karısına söyleyen…

Karısına ‘zayıfla’ diye baskı yapan, kadın zayıflayıp forma girince, güzelleşince, fitleşince kıskanıp onu aşağılayan...

“Hayatıma giren en çirkin kadınsın, benim 55 yaşındaki sevgilim sana beş basar” deme cürretini gösteren…

“Zayıfladın da kadın mı oldun?” diye nefret kusan…

Bütün bunların üzerine boşanmak isteyen karısına “Ayrılmayalım terapiye gidelim” diye yalvaran bir adam!!

YETERSİZ ADAMLAR

Tam buyur aklını kaybet hali! Üstelik bu tiplerden o kadar çok var ki...

Kompleksli, ezik, yetersiz, yetersizliklerinin acısını da onu seven insanlardan çıkaran, psikolojik olarak rahatsız erkek kaynıyor ortalık.

Size bir şey diyeyim mi, bu ‘rahatsızlar’a bu hakkı veren de kadınlar...

Hem böyle adamlara bulunmaz Hint kumaşı muamelesi yapan kadınlar..

Hem de böyle adamları hayatından bir türlü çıkarmayan kadınlar!

Seda gibi kendi ayakları üzerinde duran bir kadın bile ayrılmayı zamana yayıyorsa, gerisini siz düşünün

Hayır efendim mırıldanamaz

Başbakan Binali Yıldırım, şortlu kadına tekme için şu yorumu yaptı: “Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın...”

Şiddetin bir türünü kınarken, diğer türünü tavsiye etmektir bu! Bu kadar mı zor “Kimse kimsenin hayatına karışamaz” demek...

“Tepkisiz kalacaksın kardeşim” demek...

“O şort da onun seçimi” deyip saygı duymak...

Tekmeyi yererken, yerine bir şey koymak şart mıdır!

HER İLİŞKİ ÖLÜMÜ TADACAKTIR

Hollywood’un rüya çifti 12 yıl sonra ayrılıyor…

Nasıl bir ün, nasıl bir şöhretse onlarınki; dünyanın her yerinden her kesiminden insan onları konuşuyor. Sanırsın herkes onların yan komşusu!

Öyle bir içeriden bildirme hali, olayı çözümlemeler, durumu kavramalar, üst perdeden konuşmalar falan...

Tuhaf tuhaf açıklamalar da var. Gülben Ergen olayı duyunca şöyle yazdı mesela: “Fazla güzel, fazla başarılı, fazla anne, fazla özgüvenli, özel bir kadın olunca boşanmasına şaşırmamak lazım...”

Ne demek bu şimdi? Tüm bu olumlu özellikler boşanmaya mı sebep olmalı? Kendine dair bir çıkarım mı yapmak istemiş? Eğer öyleyse biraz gereksiz olmuş.

Neyse, konumuz o değil, Brad Pitt-Angelina Jolie çifti. Evet herkesin bu konuyu konuşması normal. Çünkü dünyanın en kusursuz görünen çifti söz konusu.

Aşkın var olduğunun kanıtı, herkesin rüyalarını süsleyen ilişki modeli. Ama işte öyle değilmiş.

SONSUZ AŞK YOK

Brad Pitt’in aldatmalarıyla başlayan, öfke krizleriyle devam eden, uyuşturucuya kadar süren hikayeler anlatılıyor. Erkeğe sorsan, o da başka gerekçeler sıralar.

Yani sözün özü şu: ‘Masal gibi aşk’ diye bir şey yok. Varsa da sonsuza kadar sürmüyor, ebediyen devam etmiyor. İnsan böyle; partnerine alışıyor, yeni heyecanlar arıyor, başkalarını merak ediyor, yeni şeyler istiyor.

Dünyanın en güzel, en arzulanan kadını ya da en karizmatik erkeği de olsan hayatın gerçeği bu. Demem o ki, ‘niye bitti’ diye kafaya takmak saçma, adı üstünde bitiyor işte. Her ilişkinin bir süresi var.

Bu gerçeği kabul edersek daha mutlu oluruz, daha iyi ayrılıklar yaşarız...

RADARA TAKILANLAR

■ Serra Yılmaz bir süredir İtalya’da Elif Şafak’ın ‘Baba ve Piç’ romanından tiyatroya uyarlanan ‘La Bastarda di Istanbul’ adlı oyunda rol alıyordu. İşte bu performansıyla İtalya’da tiyatro sanatının prestijli ödüllerinden olan ‘Premio Persofone 2016’da ‘En İyi Kadın Oyuncu’ seçildi. Tebrikler, kutlarız.

■ Çağatay Ulusoy, ‘İçerde’ dizisiyle ekrana döndü ama ne dönmek! Aşmış kendini resmen. Romantik prensin yerini sert, havalı, psikopat bir karakter almış. Rolüne de çok iyi hayat vermiş, kendini geliştirmiş.

Oyuncuların tekdüzelikten çıkması, canlandırdığı rolleri değiştirmesi iyidir. Genç yaşta bunu yapmayacak da ne zaman yapacak!

■ Hülya Avşar’dan itiraf geldi. Demiş ki “O kadar da başarılı değilmişim. Elimi attığım her işte çok başarılı biri olmadım. Çoğu şeyi yapamamışım. Hayatta her şeyi kabul etmek gerekiyor…”

Bunu itiraf edebilen Hülya Avşar’a helal olsun! Yıllardır ‘çok iyi oyuncu’ dediler, tek iz bıraktığı iş ‘Berlin in Berlin’ filminde gösterdiği cesaretti.

‘Şarkıcı’ dediler ama şarkı söyleyemiyordu... Ha Allah’ı var; hep güzeldi, çok da iyi bir şov kızıydı.

En büyük başarısı da, bir şekilde hayatımızda hep var olmasıydı. O yüzden bu itirafı kayda değer bir söylemdir, bravo kendisine.

Şart mıdır film?

Sabahattin Ali’nin 1943’te yayımladığı ‘Kürk Mantolu Madonna’ isimli eseri sinemaya uyarlanıyor ya...

Kafamdaki tek soru şu: Gerek var mıydı? Türk edebiyatının en muhteşem eseri, Sabahattin Ali’nin olağanüstü dili ve anlatımı sayfalarda kalsa…

Bazı kıymetli şeylerin büyüsü bozulmasa keşke. Zira bu kitabın naifliğinin bir filme aktarılabileceğine ihtimal bile vermiyorum.

MAKARA
Patlıcanın bile reçel olabildiği bir dünyada hiçbir zaman umudunuzu kaybetmeyin...

Patlıcandan reçel oluyorsa, kimbilir sizden neler neler olur!!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder