Şirin Sever Komik mi, acıklı mı sizce?
HABERİ PAYLAŞ

Komik mi, acıklı mı sizce?

Şimdi size bir dizi haber sıralayacağım… Hayal mahsülü değil; gerçek haberler bunlar. Ona göre okuyun lütfen.

* ‘Bedava mezar bulsa içine girecek’ deyimi gerçek oldu. Büyükçekmece’de bir kadın, bir işletmenin teşhir amaçlı yol kenarına bıraktığı boş mezarın içine girdi. Sebep ne? Kimse bilmiyor, bedava mezar bulunca duramadı demek ki!
* Canı sıkıldı, yalan ihbarla kendisini arattı! Olay Nevşehir’de oldu. 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayan 16 yaşındaki S.K. cinsel tacize uğradıktan sonra ağaçlık bir alana bırakıldığını söyleyerek yalan ihbarda bulundu. Genç kızı bulmak için 30 polis seferber oldu. Bulunan genç kız ‘vakit geçirmek için 112’yi aradığını’ itiraf etti. İnsanın canı sıkılabilir, insan yalnız olabilir, insanın bir uğraşı da olmayabilir ama bu kadarı ruh hastalığı değilse nedir?
* Eskişehir’de emekli, iki çocuk babası İlhan Önder, Protestan Kilisesi’ne gitti. Ayin sırasında kilise profesörü Artun Tokatlı’ya tokat attı. Cemaat tarafından yakalanıp polise teslim edilince dedi ki; “Artun kötülük yapanları Hıristiyanların ödüllendireceğini ve affedileceğini söyledi. Gerçekten ödül verilip verilmeyeceğini denemek için tokat attım!” Güler misin ağlar mısın, gerçekten bilmiyorum.
* Ankara’da iyi geceler mesajı göndermeyen sevgilisinin hakkında suç duyurusunda bulunan genç, psikaytriste sevk edildi. Bakın bu daha nahif bir kafa mesela.
* Ha, daha bombası var. Daha eski ama en iyisi! Vapurda bir adam, genç bir adama yaklaşıp saçlarını durduk yere yaktı. Videosu vardı, ‘ne acayip’ ya diyerek izlemiştim. Şikayet edilen 52 yaşındaki adam şöyle demişti: “Geçmiş dönemde uzun saçlı insanlara yönelik travmatik olaylar yaşadım. Psikolojik tedavi görüyorum. İlaçlarımı içmediğim için kendime hakim olamadım...” Düşünsenize; vapurdasın, travma yaşamış biri gelip saçını yakıyor. Olmaz deme, olabiliyor çünkü. Bütün bunları niye sıraladım; aşağıdaki yazıda anlatıyorum…

Haberin Devamı

Komik mi, acıklı mı sizce

Giderek aptallaşıyoruz…

Yukarıda sıraladığım haberler; son on gün içinde karşıma çıkan ve aklımda kalanlardan bir demet. Kim bilir daha neler vardır, orası ayrı. Peki bütün bunları art arda okuyunca, siz de düşünmüyor musunuz: Gerçekten ruh hastası bir toplum değilsek, neyiz biz? Yoksa aptal mıyız? Aptallık giderek artıyor, ruhumuzu ve dört bir yanımızı sarıyor olabilir mi mesela? İkinci şıkkın doğruluk payı daha çok çünkü bilimsel verilere dayanıyor. Geçen gün Güney Öztürk’ün köşesinde okudum... Şahane bir yazı yazmıştı POSTA’da; IQ’muz 1974 yılından bu yana düşüşteymiş. Şu an, 150 yıl önceki Batı medeniyetlerinden birinde yaşayan ortalama bir insanın zekasından 10 puan daha azmış IQ’muz. Dolayısıyla yukarıda sıraladıklarımı yapanlar tıbbi olarak ruh hastası değilse, ileri derecede zeka geriliği yaşıyor olabilirler! İkisi de aynı kapıya çıkar mı, orasını bilemem tabii ama bilimsel verilerin ortaya koyduğu bir başka gerçek şu: Teknoloji arttıkça, zekamız düşüyor. Yani elimizdeki teknolojileri bilgi edinmek için kullanmıyoruz. İşimiz gücümüz, beynimizi işe yaramaz, fast food bilgilerle doldurmak. Görgüsüz influencer’ları izlemenin, gerzek TikTok videolarına gülmenin, saçma dizilere gömülmenin ya da makyaj videoları falan izlemenin esiri olmuş insanlık! Düşünmek, kafa yormak, empati yapmak, sonuçları düşünmek tedavülden kalkmış. Sonuç? Giderek aptallaşıyoruz. Aptallaştıkça da ruh hastası bir toplumun bütün emarelerini gösteriyoruz bence. Cümleten geçmiş olsun.

Haberin Devamı

Komik mi, acıklı mı sizce

Haberin Devamı

Sayın Bakan, küçük bir taksi meselemiz vardı...

Koltuğuna oturduğu günden bu yana suç örgütlerine ve çetelere savaş açan ve kamuoyundan büyük destek gören İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, keşke şu taksi meselesine de el atsa… Artık vatandaştan çok kendilerini düşünen, herhangi bir çözüme yanaşmayan, her gün zam isteyen ve vatandaşa karşı çete gibi hareket eden malum oluşuma da bir operasyon gerekmiyor mu? Olacak gibi değil çünkü. Yine zam talebinde bulunmuşlar; “Ağustostan bu yana giderlerimiz arttı. O yüzden yüzde 65 oranında zam talebinde bulunuyoruz” demişler. Şayet UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) tarafından kabul edilirse, İstanbul’da 70 lira olan taksiye ‘indi bindi’ ücreti 115 TL olacak. Kilometre başına da artış tabii. Şimdi bunun adı nedir, siz söyleyin! Hayır düzgün hizmet alsak, taksi bulsak, istediğimiz yere tartışmasız gitsek bunlara da ‘eyvallah’ diyeceğiz ama o da yok! Sayın Bakan Yerlikaya; başına buyruk bir çete gibi davranan bu oluşuma da bakın lütfen. Vatandaş olarak ricamdır, saygılarımla.

Komik mi, acıklı mı sizce

Gelinlik ve damatlık dediğin...

Geçen gün gördüm bu düğün fotoğrafını.. Ralli pilotu Üstün Üstünkaya ve Diğdem Şentürk, düğünlerine ralli kıyafetleri ile katılmış. Damatın pilot kıyafetinin yakasında bir papyon, gelinin kaskının üzerinde ise bir duvak. Elbette gelinlik ve damatlık giyilmiş ama otele bu şekilde ve yarış arabaları ile gitmişler. Uzun zamandır gördüğüm en güzel nikaha giriş fotoğrafı; çünkü kendilerini yansıtıyor, doğal ve eğlenceli. Yeri gelmişken, açık ara en favorim olan gelinlik ve damatlığı da buraya bırakayım (sağdaki). Şu sadelik ve hoşluk çok iyi değil mi? Abartınca daha mutlu olmuyorsunuz, benden söylemesi!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder