Şirin Sever NFT çılgınlığı sarmış dört bir yanımı...
HABERİ PAYLAŞ

NFT çılgınlığı sarmış dört bir yanımı...

Son günlerde dünyayı NFT çılgınlığı sarmış durumda. Dolayısıyla ‘nedir bu?’ diye sürekli bir şeyler okuyorum bu konuda. Ufak bir özet geçeyim bilmeyenler için... NFT, ‘non fungible token’ kelimesinin kısaltması. ‘Değiştirilemez değer, çip ya da para’ demek. Sahiplikle ilgili bir belge yani. Dijital eserleri koruma altına alıyor. NFT platformlarının kullanıcı sayısı 400 bini aşmış. 6 milyondan fazla eser satışı yapılmış. Mesela Christie’s Müzayede Evi’nin 100 dolara satışa sunduğu kolaj eser 69.5 milyon dolara satıldı.

Haberin Devamı

Tablo değil, fiziki bir eser değil; dijital dünyada yer alan bir dosya. Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey’in ilk tweet’i 2.5 milyon dolara satıldı. Lebron James’in 10 saniyelik videosu 100 bin dolara! Elon Musk, Gucci gibi ünlü markalar derken, iş büyüyor. Öte yandan dünyada bir çılgınlık olur da Türkiye’ye sıçramaz mı hiç? Sanatçı Tarık Tolunay, beş eserini toplam 150 bin dolara sattı. FB’li Mesut Özil, 1886 dolara dijital ayakkabı sattı. Bu arada iş iyice magazinleşti. Saba Tümer meşhur kahkahasını 90 bin TL’ye sattı mesela.

Kazandığı parayı da Darüşşafaka ve Tohum Otizm Vakfı’na bağışladı. Gülben Ergen’in meşhur ‘Bana unutmayın ki hiçbir şey olmaz’ sözü dijital dünyada varolması için satıldı. Geliri yeni bir okul için Çocuklar Gülsün Derneği’ne gidecek. Anlayamadığım kısım da bu zaten. İnternet ortamında, onlarca sitede zaten varolan bu sözler, kahkahalar neden satılsın, neden para etsin? Satılan şeylerin orijinal olması gerekmiyor mu? İşin suyu mu çıktı?

NFT çılgınlığı sarmış dört bir yanımı...

Palavra mı, devrim mi?

Peki bu NFT yeni tür bir dolandırıcılık mı, ciddi bir dünya mı? Birilerine göre sanat dünyasının büyük spekülasyonu. Başka bir kesime göre, bir grup yazılımcının eğlencesi. Belki de hiçbiri değil. Artık ekran karşısında zamanını geçiren jenerasyonun, yeni bir sanat mecrası yaratma deneyimi.

Yani ‘zamanın ruhu bunu gerektirmiş olabilir’ diyen de var. Mesela, eserlerini NFT dünyasında 150 bin dolara satan sanatçı Tarık Tolunay; Oksijen gazetesine verdiği demeçte şöyle diyor: “Diyelim ki benim tablolarımdan birini aldınız, evinize astınız. Çerçeve düştü kırıldı ya da tablo bir sebeple zarar gördü. Fiziki dünyada sahip olduğumuz şeyler, tahrip olabilir.

Haberin Devamı

Ama tabloyu dijital dünyaya, hele kriptolu olarak eklerseniz, o eser uygarlık yok olmadığı sürece sizin olur.” Peki geçici bir akım olabilir mi bu? “Bu bir balon değil. Bugün NFT dünyasının popülaritesinden dolayı her şeyi oraya yığan bir çöpçüler grubu var ama zamanla gerçek sanatçılar kalıcı olacaktır” diyor Tolunay. Durum şu ki, tüm soruların yanıtlarını bize zaman verecek. Madem öyle, hep birlikte izleyip göreceğiz demek ki.

Güçlü kadınlar

İki ünlü sanatçının hastalıklarıyla ilgili açıklamaları okudum. Biri Canan Ergüder, çok geçmiş olsun, meme kanseri teşhisi konulmuş. O kadar güçlü, o kadar pozitif mesajlar veriyor ki, ‘helal olsun’ dedim. Diğeri Ajda Pekkan. Dizinden operasyon geçirmiş, “Ajitasyonu sevmem, gayet iyiyim. Yakında müzik çalışmalarına başlarım” diyor. Bu hikayelerden hiç reyting devşirmeden, pozitif mesajlarla hem ne kadar güçlü olduklarını gösteriyor, hem de başkalarına güçlü olmayı öğretiyorlar, moral veriyorlar. Bu mudur? Budur. Takdir ve tebrik ettim.

Haberin Devamı

Pandemi bizi kanser etti!

Bu arada Canan Ergüder’in meme kanseri olduğunu açıkladığı günler, tüm dünyada kanser farkındalık haftasıydı. Türk Kanser Derneği de hafta boyunca erken teşhisin ne kadar önemli olduğuyla ilgili duyurular ve çalışmalar gerçekleştirdi. Üzücü olan şu ki; pandemi döneminde kanser vakaları artmış.

Sebep; virüs yüzünden taramalarını yaptırmayanlar, tedavilerini erteleyenler ya da yarım bırakanlar! Yani kelimenin tam anlamıyla ‘pandemi bizi kanser etti’ diyebiliriz. Bu olayın da ortaya koyduğu gibi; erken teşhis hayat kurtarır. Lütfen taramalarınızı ve tedavilerinizi ihmal etmeyin. Türk Kanser Derneği, her zaman yanınızda olduğunun ısrarla altını çiziyor.

Erkekler de makinist olabilir!

Bir süredir metrodaki bu afişler dikkatimi çekiyor. Metro İstanbul’daki kadın istihdam oranlarını gösteren afişler bunlar. “Erkekler de makinist olabilir, neden olmasın?” yazılı afişlerde kadın makinistlerin fotoğrafları yer alıyor. Tatlı bir gönderme, tatlı bir gururla, kadın istihdam oranının yüzde 92 olduğu yazıyor. Ve bu fotoğrafı görmek insanı nasıl mutlu ediyor, insana ne iyi geliyor anlatamam. Her metroya bindiğimde resmen içim açılıyor. Bize de, bu istihdamı sağlayanları tebrik etmek düşüyor

Sıradaki haber yükleniyor...
holder