Şirin Sever Zırcahil bir güruha kurban giden doktorlar
HABERİ PAYLAŞ

Zırcahil bir güruha kurban giden doktorlar

Bu aşağıdaki fotoğrafta yer alan bir hastane odası. Bir ameliyathane olsa kanlar normal olurdu ama değil! Hastasını kurtaramadı diye bir doktorun katledildiği muayene odası maalesef. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya, annesini kurtaramadığı bir maganda tarafından katledildi çünkü. Hasta yakını tarafından şiddete uğrayan ya da öldürülen ne ilk, ne de son doktor olacak muhtemelen.

Zırcahil bir güruha kurban giden doktorlar

Zira cahiller/magandalar hiç olmadığı kadar kibirli, hadsiz ve saldırgan. Bakın, bir mektup dolaşıyor bugünlerde sosyal medyada... Kalp krizi geçirip Beykoz Devlet Hastanesi’ndeki müdahalelere rağmen kurtarılamayan Mustafa Koç için, babası Rahmi Koç’un hastaneye yolladığı mektup. “Oğlumu doktorlarınızın gösterdiği olağanüstü gayretlere rağmen maalesef kaybettik. Allah’ın takdiri demekten başka bir çare bulamıyorum.

Haberin Devamı

Gösterdiğiniz çabaya teşekkür ederim” diyor özetle. Ülkenin en zengin insanı, elinde sınırsız imkanlar var ama tıbbın, bilimin, doktorların bir sınırı olduğunu biliyor. Bütün bunların bir yere kadar yetebileceğinin farkında ve onlara çabaları için teşekkür ediyor. Ama bir takım zırcahiller, mucize yaratamadığı için doktora saldırıyor, onu öldürüyor!!! İnanılır gibi değil. Geçen gün Twitter’da bir cümleye rastladım…

“Cahillerin, cahil oduklarını bildikleri eski güzel günleri özlüyoruz” diyordu. O kadar doğru ki! Eski cahilleri bile özlüyoruz resmen. Daha geçen gün Elazığ’da ambulans geç geldi diyerek hastaya müdahaleyi engelledi bu zırcahiller ya!! Ambulanstaki sağlık görevlileri darp edildiği için yerde yatan hastaya bakamadılar uzun süre. Bu nasıl bir manyaklıktır hadi siz söyleyin?

Bu zırcahiller hastanelerde yaraladıkları, tartakladıkları doktorlar tarafından bizzat tedavi ediliyor ya bazen, utanmıyorlar mı hiç mesela? O doktorların yüzüne nasıl bakıyorlar? Ben hayretler içinde kalıyorum çoğu zaman. O yüzden haklarını aramalarını sonuna kadar destekliyorum. Çünkü hayat kurtarmak için çabalayan bu eğitimli insanların, cahillere kurban oldukları yeter artık!

Bize müstahak bunlar!

Gündemdeki tartışma da bir garip… ‘Asker, polis, avukat da ölüyor, onlar neden işlerini bırakmıyor da doktorlar iş bırakıyor?’ tartışması var şimdi sosyal medyada. ‘Ya hasta ölürse’ bencilliği sarmış dört bir yanı. O polislerin, avukatların, askerlerin de hayatını kurtarmak için çabalayanlara sistematik biçimde saldırıldığı için bu eylemi yapıyor olabilirler mi acaba?

Haberin Devamı

‘Yeter artık’ demek zorunda kaldıkları için olabilir mi? Yakında o hastaları kurtaracak doktor kalmayacağı için olabilir mi acaba, ne dersiniz? Mümkünse kimse ölmesin elbette… Ama birilerinin hakkını araması da batmasın kimseye bir zahmet!

Çözüm bulunana kadar hasta bakmayacaklarsa da bakmasınlar, ki herkes durumun ciddiyetini kavrasın böylece. Ülkedeki herkes sağlık çalışanlarına saygılı davranmayı öğreninceye kadar devam etsinler hatta. Bir musibet bin nasihatttan iyidir derler ya, tam o hesap. Çünkü bize müstahak!

'Hamile kaldım hadi baba ol' baskısı

Son yıllarda çok yaşanan bir olay… Erkek biriyle ilişki yaşıyor, kadın hamile kalıyor. Çoğu zaman ciddi bir ilişki de olmadığı için, adam çocuğu istemiyor ama kadın ısrarla doğurmak istiyor. Soru da bu noktada geliyor: Kadın tek başına buna karar verebilir mi? Verebilir elbette. O zaman da yeni soru geliyor: Erkek, istemediği bu çocuğa neden hayat boyu bakmak zorunda? Kadının isteme hakkı varsa, erkeğin istememe hakkı neden yok?

Haberin Devamı

Sözüm, erkeği sperm bankası olarak kullanan, hayat sigortası gibi gören kadınlara elbette. Şu ara sosyetik isimlerden Dila Tarkan’ın geçen yıl evlendiği eşi Dağhan Doğruer nedeniyle bu konu gündemde. Taraflardan kim haklı kim değil bilmeden ve yargılamadan yazıyorum bunları… Ama iki taraf birden bu hamileliğe onay vermediyse; erkeğe haksızlık gerçekten!

Nitekim haberlere göre; İngiliz vatandaşı eski sevgilisi Mina Savafi hamile kalınca Dağhan Bey çocuğu istemediğini söylemiş ve ayrılmış kendisinden. Kadın doğurmakta ısrar etmiş. Doğurduktan sonra da adamın kapısını çalmış, o yetmemiş adamın ailesinin kapısına dayanmış. İstediği yanıtı alamayınca babalık davası açılmış.

Şimdi de aylık 5 bin pound (yaklaşık 100 bin TL) nafaka istiyor Mina Hanım. E şimdi, erkeğe de haksızlık değil mi bu? Başına benzer şeyler gelen kadınlar tanıyorum, kendi tercihlerini kimseye minnet etmeden aslanlar gibi yaşıyorlar, onlara helal olsun. Ama bu hikayeye bakınca, erkeği de koruyan bir yasa gerekmiyor mu sizce?

Yüz körüymüşüm meğer!

Belli süre önce gördüğüm, tanıştığım insanları hatırlamadığım için başıma olmadık haller geliyor çoğu zaman… Ya üstünkörü sohbetler yaparak anımsamaya çalışıyorum onları. Ya yekten itiraf edyorum; “Çok pardon, Alzheimer’a beş kala galiba” diyerek özür diliyordum duruma göre. Çok insan tanımaktan ya da hafıza zayıflığından kaynaklı sanıyordum bu durumu.

Neyse ki, Brad Pitt imdadıma yetişti!! Birçok insanı tanıyamadığını ama bunun ‘yüz körlüğü’nden olabileceğini açıkladı. Meğer böyle bir hastalık varmış ve her 100 kişiden 2’sinde çeşitli seviyelerde görülüyormuş. Bundan sonra birini çıkaramadığımda, açıklamam belli. İnanmayan Brad Pitt’e başvursun!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder