Şule Özdemir Kim ne düşünür demeden dans edebilen var mı?
HABERİ PAYLAŞ

Kim ne düşünür demeden dans edebilen var mı?

Şu an penceremden dans eden 4 genç kız görüyorum. Dershane kafesinin açık alanında eğlene eğlene dans ediyorlar. Arada el ele tutuşup halay çekiyorlar. Keyifliler belli. Hem yüzlerine hem bedenlerine yansımış keyif. Hatta seyreden bana bile. Umarsız dans edebiliyor olmaları büyük özgürlük. ‘Kim ne derse desin’ baskısından uzak sadece dans edebilmek. İçten gelen dürtüyle kendini bırakabilmek. Çok sevimli geldi bunu görmek, sonra da düşündüm. Hayatımızın çoğu alanında bu kadar rahat ve özgür olamadığımızı düşündüm. Öyle ki; eşi üst düzey yönetici olan bir arkadaşım eşinin çalıştığı kurumda kendisiyle el ele tutuşamadığını söyledi. Bir gören olursa ne der ne düşünür diye. O kadar dış odaklı olabiliyor bazen insan hallerimiz. Uzaktan atılan bir kemente boynunu isteyerek uzatmak gibi. Yakalıyor seni ve istediğin gibi yönetiyor. Sen gönüllü tutsak.

Haberin Devamı

İşte dans etmek bu tutsaklığın ötesinde. Dans edebilen insan kendini dinleyebiliyor. Dans ederken iç dünyasıyla müziği duyabiliyor, ruhuyla bağlantıya geçebildiği için bedeni muazzam bir esneklik ve ihtişamla dans edebiliyor. Birkaç gün önce Youtube’da Depeche Mode’un ‘In my room’ şarkısında dans eden Rus balet Sergei Polunin’i seyretmiştim. Orada da aynı şeyi düşünmüştüm, dans edebilmenin, dans etmeye açık olabilmenin muazzam bir bütünlük ve neşe olduğunu. Veya Rita Hayworth’un Gilda’sı için de. İçine düşersiniz Gilda’nın dansını seyrederken, bütünüyle kavrar, içine alır insanı. Elin ayağın ritme eşlik eder, bir coşku yüreğini dansa kaldırır, o dansı yapan ben olsaydım dersin içinden, hayal kurarsın.

Dans etmek işte böyle büyülüdür. Bizim doğamıza uygundur çünkü. O zaman haydi dans edin. Sizi kimse seyretmiyor, kimse size bakmıyor. Kim ne der düşünür boş verin, ruhunuzla bir olup dans edin. Bu gerçekten inanılmaz bir lüks!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder