Şule Özdemir Pera Palas’ta Gece Yarısı
HABERİ PAYLAŞ

Pera Palas’ta Gece Yarısı

Yine bir Netflix dizisi. 1919 İstanbul’unda geçiyor. Zamanda yolculuk üzerine kurgulanmış bir dönem hikayesi. Dizi hakkında olumsuz eleştiriler daha çok, ama buna rağmen Netflix’te 1 numara.

Konservatuar öğrencisi yeğenim bizde kalınca seyrettik, ona da arkadaşları önermiş, ‘muhteşem bir dizi seyret’ diye. E gençlerin tavsiyesiyse mütemadiyen uyulur.

8 bölümün tamamında da merak hissini canlı tutan bir dizi. Seyirciye sürekli bilmece çözdürüyor, soru sorduruyor. Bir dakika şimdi bu neden böyle oldu dedirten, mantık silsilesine maruz bırakan, tahminlerini ıskartaya çıkartan bir hal. Özellikle bu kurguyu oluşturmak, zamanda yolculuk gibi bir fikirden yola çıkıp dönem hikayesi yaratmak, ana karakterlerin yanında yan karakterlerin hikayesine de başarıyla odaklanmak, zamanda yolculuk yaptırırken her bir hikayenin ucunu ustaca birbirine bağlamak, ‘burada kesin bir mantık hatası var’ dediğin şeyin cevabını sonraki bölümde bulmak. Bütün buradan baktığında senaryo gerçekten başarılı.

Haberin Devamı

Sanırım hikayenin çıkış noktası da ünlü yazar Agatha Christie’nin kayıp 11 günü. Warner Bros’un yapamadığını ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ yapmış. Film çekilemese de dizi çekilmiş.

Rivayet o ki Agatha Christie 1926 yılında 11 gün ortadan kayboluyor. Kimse kendisinden haber alamıyor, sonra hiçbir şey olmamışçasına tekrar ortaya çıkıyor, ama kimseye bir şey anlatmıyor. Bu 11 gün sır olarak kalıyor. Warner Bros şirketi bu 11 günün hikayesini film yapmak istiyor. Senaryo için tanınmış medyum Tamara Rand’dan destek alınıyor. Medyum 11 günün sırrının Pera Palas’ta olduğunu söylüyor. Pera Palas otelinin 411 numaralı odasında bir anahtar olduğunu ve bu anahtarın sırrı çözeceğini.

Anahtar tam medyumun tarif ettiği ahşap yer döşemelerinin altında bulunuyor. Bu durum haliyle heyecan yaratıyor. Dünya basınının ilgisi Pera Palas’a ve bu gizemli anahtara çevriliyor. Otelin o zamanki sahibi anahtar için Warner Bros şirketinden yüksek bir fiyat istiyor ve filmin kazancından da pay. Ancak anlaşma olmuyor, araya giren zamanda işin heyecanı kaçıyor. Warner Bros şirketi hikayeden vazgeçiyor.

Haberin Devamı

İşte dizi bu kayıp 11 gün ve otel odasında bulunan gizemli anahtardan ilham alarak zamanda yolculuk yapmaya kapı aralıyor. Agatha Christie’ye de selam vermeyi unutmadan. Agatha Christie dizinin ilk bölümünde henüz ünlü bir yazar değilken Pera Palas’ta yemek yerken görünüyor. Ve İstanbul’a gelişlerinde kaldığı, ismini taşıyan 411 numaralı Agatha Christie odasıyla.

Ve tabii Mustafa Kemal Atatürk’ün canlandırıldığı sahneler. O sahneler insanı gerçekten duygulandırıyor. Hele ilk bölümde Mustafa Kemal’in Pera Palas’ta yemek yerken görüldüğü sahnede derin bir özlem hissediyorsun. Hatta yeğenim o sahnede ağladı, varın gerisini siz tahmin edin. Son bölümde de Hazal Kaya’nın Mustafa Kemal’e sarılışı. O sarılış yerini çok bulmuş, çok hissedilerek oynanmış, Atatürk’e sarılmadan önceki bir anlık duraksama, ardından sevgiyle, yumuşacık, minnet dolu, çocuksu bir sarılış. Gerçekten gönülleri fetheden bir sahne olmuş. Bu arada Pera Palas’ta Mustafa Kemal Atatürk’ün kaldığı ve onun adıyla anılan bir müze oda var, onu da not düşelim.

Haberin Devamı

Dizi bilmece çözmek durumunda kalmanın tüm yoruculuğuna rağmen seyredilir. Neden böyle söylüyorum, çünkü bu iz sürmeler bazen çok yorucu. Hikaye sürekli değişiyor, matruşka bebekler gibi sürekli yeni bir hikaye çıkıyor. Ve ipin ucu bir türlü ele gelmiyor. İyi, dizinin senaristi yılmamış o hikaye yumağından. Dönemin kültürü, yaşayışı, kıyafetleri, evleri, eğlence anlayışı, işgal altında bir İstanbul, kadın ve erkeğin toplumsal rolleri sebebiyle de seyredilir. Hele bilmece çözmeyi seviyorsanız ve ipin ucunu bir çırpıda eline alanlardansanız hayli hayli seyredilir.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder