Şule Özdemir Senin yerinde olsam…
HABERİ PAYLAŞ

Senin yerinde olsam…

Senin yerinde olsam bu adamdan boşanırdım.

Senin yerinde olsam ikinci çocuğu yapardım.

Senin yerinde olsam bu işi kabul etmezdim.

Senin yerinde olsam başka yere tayinimi isterdim

Ve “senin yerinde olsam”la başlayan bir dolu cümle. Ama senin yerinde değilim. Kimse de senin yerinde değil. Her birimiz kendi biricik hayatlarımızı yaşıyoruz, bu biricik hayatlarımızda kendi kararlarımızı veriyoruz. Tıpkı bir başkasının bizim hayatımızı yaşamadığı gibi.

Bu tür cümle kurmayan veya duymayan azdır sanırım. Bazen bize de sorulur. “Sen benim yerimde olsan ne yapardın?” Ağır sorudur bu. Bir başkasının hayatını, hayattan ne beklediğini, onun için neyin iyi olacağını nerden bileceksin ki söyleyesin.

Haberin Devamı

“Bir defacık aldatmış, hem bak seni seviyor, sevmese bu kadar uğraşmaz, bence gemileri yakma, boşanmayı düşünme hemen.” Belki böyle söyler biri.

“Olmaz düpedüz aldatmış seni, bir daha nasıl güvenirsin bu adama, evlilik dediğin güven işi. Bir saniye bile durma, kesin boşan.” der başka biri.

Her insan kendi penceresinden verir cevapları. Farklı farklı düşünce, farklı farklı tavsiye. Ama ya insanın kendi penceresi? O pencere değil mi bugüne kadar hayatı gördüğü yer? O pencere değil mi hayatının nirengisi? O pencere değil mi pervazında biriktirdikleri ile hayat diye dokuduğu kumaş? İşte o tezgahtan çıkan her kumaş ayrı ayrı iken, nasıl dokumaya çalışırız başkasının kumaşını?

Önceden iyi halı tüccarları bilirlermiş hangi tezgahtan, kimin elinden çıkma bu halı diye. Çünkü dokuyanın her halıya yansıyan rengi, deseni olurmuş, ilmek atışının izi bile sürülürmüş.

İşte bizim hayatlarımız da öyle. Her birimiz ayrı ayrı kumaşların dokumacısıyız. Kimimiz pazen dokuyoruz, kimimiz saten, kimimiz has yün, kimimiz ipek, kimimiz akrilikle karıştırıyoruz yünü, kimimiz polyester. Ama her defasında farklı kumaş çıkıyor tezgahtan.

Tezgah farklı, dokuyan farklı, kumaş farklı olunca o zaman kim yerine dokur başkasının kumaşını? İşte bundandır ki “senin yerinde olsam” nafile çaba oluyor. Buna cevap aramak da temelsiz kalıyor. Çünkü herkes kendi yerinde. Bunu bilen de alim oluyor.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder