Tarihin içinden

ÖZEL BİR MEKAN

İstanbul, bu hafta yepyeni ve etkileyici bir mekan kazandı. Yepyeni diyorum ama aslında 250 yıllık! Eminönü’ndeki 250 yıllık Muhsinzade Hanı restore edildi ve Han 1772 adıyla otel olarak hizmete girdi. Kapısından girdiğinizde tarihi dokusuyla müthiş bir his veren bina avlusunda Olden 1772 adlı çok özel bir restorana ev sahipliği yapıyor. Avluda bulunduğu için tavanı o kadar yüksekte ki sonsuz bir ferahlık Olden 1772’nin ana teması. Göklere uzanan barı ise çok konuşulacak. Burada hiçbir şey yemeden otursanız bile soranlara “Harika bir deneyim yaşadım” diye anlatırsınız.

ANADOLU MUTFAĞI

Bu güzelliğin altı da boş değil tabii. İddialı bir menüyle gelen Olden 1772 önümüzdeki yıl mutlaka Michelin rehberine girecek mekanların başında geliyor bence. Olden, Anadolu ve İstanbul mutfağının vazgeçilmez tatlarını modern yorumlarıyla konuklarına sunmaya hazırlanıyor. Geçen Çarşamba yapılan açılışta ise ünlü yağmuru yaşandı. Cansel Elçin ile eşi Zeynep Tuğçe Bayat, Feride Hilal Akın, Gonca Vuslateri, Seçkin Piriler, Sinem Yıldırım ve daha birçok tanınmış isim geceye katıldı. Olden 1772 konumu itibariyle gastronomi tutkunları kadar yemekten anlayan turistlerin de gözdesi olacak gibi görünüyor.

MACAR ŞEFTEN KAZ YEMEKLERİ

Macar Kültür Merkezi ülkenin kültürünü bize tanıtmak için uzun süredir şahane etkinlikler yapıyor. Geçen hafta Macaristan’da kutlanan Aziz Marton Günü vesilesiyle şef Agnes Toth, Taksim’deki InterContinental Otel’de özel bir menü hazırladı. Bu güne özel olarak geleneksel kaz yemeklerinden oluşan menüde biz gastronomi tutkunları benzersiz bir deneyim yaşadık. Neredeyse bizim kadar iyi Türkçe konuşan Agnes, bir yıl boyunca Macar Kültür Merkezi ile ortak çalışmalar yapmak için İstanbul’da kalacak.

Bu süre boyunca gerçekleşecek gastronomi etkinliklerinden biri olan yemek bizim için çok ilginçti. Macar geleneklerine göre Marton gününde kaz kesiliyor ve bu ziyafetin ardından 40 gün oruç tutuyorlar. Oruca başlamadan önce de güzel yemekler yiyip eğleniyorlar. Hatta o gün kaz eti yemeyenin tüm yıl aç kalacağına inanılıyor. Menümüzde kaz etli yaprak sarma, ayvalı kaz çorbası, kaz etli ve sebzeli karabuğday pilavı ve bardakta vişneli çikolata tatlısı vardı. Hepsi de birbirinden lezzetliydi.

VANDAL’IN BAŞARISI

Galataport’taki Vandal şehrin gastronomi ve eğlence hayatına çok hızlı girdi. Kısa sürede popüler noktalardan biri haline gelen Vandal’ın bu başarısının ardındaki isim, bugüne dek sektöre özel mekanlar kazandıran Ömür Olcay. Amerikalı bir marka olan Vandal’ı satın alarak Türkiye’de yepyeni bir kimlik kazandıran iş insanı, “Vandal’da iyi yemek, müzik ve eğlence bir arada. Çok iyi bir noktadayız ama markamız için daha birçok planımız var” dedi. Merakla bekliyoruz.

Aynı takımdayız

Sayfamı hazırlarken biraz önce kapı çaldı ve UNICEF’in yolladığı bir tişört ve şapkayı getirdi. Yarın, yani 20 Kasım Pazar, Dünya Çocuk Günü. Üzerinde UNICEF yazan bu şapka ve tişörtle pazar günü poz verip sosyal medyada bu kareleri paylaşacağız. Vereceğimiz mesaj ise çok güzel! “Konu çocuk haklarıysa hepimiz aynı takımdayız ve biz bu takımla her şeyin üstesinden geliriz.” Her çocuğun eşit bir geleceğe ihtiyacı var ve bunu ancak hep beraber başarabiliriz. Bu konuda tek bir takım olmamız, beraber çalışmamız gerekiyor. Seslerimizi birleştirerek bu maçı kazanabiliriz!