Verda Özer 'Adam olacak çocuk' ama sen izin verirsen
HABERİ PAYLAŞ

'Adam olacak çocuk' ama sen izin verirsen

1980’li yıllarda pazar sabahları rahmetli Barış Manço’nun yaptığı efsane olan programı birçoğunuz hatırlar: Adam Olacak Çocuk. Programda ‘Barış Abileri’ çocuklara ne yaptıklarını, ne yediklerini, ne içtiklerini vs. fark ettirmeye çalışırdı. Yani farkında olarak yaşamayı. Bugün çocukların, gençlerin belki de en çok ihtiyaç duyduğu şey bu: fark etmek, fark edilmek. Sabah gözlerini açtıktan itibaren ellerinde telefonlarla, karşılarında bilgisayar ekranıyla yaşıyorlar. Dolayısıyla tüm dikkatleri sürekli “dışarıda”. “İçeriye” bakmayı unuttular. Ne için yaşıyorlar, ne yapmak istiyorlar, bu dünyaya hangi değeri katabilirler ve bu neden önemli? Kendileriyle ve çevreleriyle bağ kurmayı neredeyse bilmiyorlar. Tam da bu yüzden acilen birilerinin onlara bunu hatırlatması gerekiyor. Yoksa ne kendilerini ne dünyayı keşfedemeden yaşayıp gidecekler, yani “adam” olma şansını kaybedecekler.

Haberin Devamı

Adam olacak çocuk ama sen izin verirsen

GİRİŞİMCİLİK = PES ETMEMEK

Çok şükür ki bunun için birşeyler yapmaya çalışan birileri var: Genç Başarı Eğitim Vakfı diye bir oluşumdan daha yeni haberdar oldum. 1999’da kurulmuş olan bu vakıf; tüm Türkiye çapında ilkokul, ortaokul ve lise seviyesinde çocuklara ve gençlere -Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptıkları protokol eşliğinde- farkında yaşamaları, kendilerini keşfetmeleri ve bu hayata, dünyaya değer katmaları için fırsat sunuyor. Nasıl mı? Onları teker teker birer “girişimci” yaparak. “Girişimcilikten kastımız illa bir iş kurmak değil elbette. Onları düşünen, bir sorun gördüğünde çözüm bulmaya çalışan, takım içinde bir parça olmayı başaran, bir engel olduğunda vazgeçmek yerine harekete geçen birer birey haline getirmek asıl hedefimiz” diyor Vakfın Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi. Yaşları 5 ila 30 arasında değişen ve Türkiye’de tüm bölgeleri ve tüm ekonomik-kültürel-sosyal katmanları kapsayan okullardaki öğrencileri nasıl “girişimci” yaptıklarını anlatıyor: “Asıl aşılamaya çalıştığımız şu: Düştüğünde tekrar kalkmak; vazgeçmemek; hatan olduğunda bunu kabul edip devam etmek; bireysel olmak yerine bir ekibin parçası olmak ve fikir ayrılığına düşüldüğünde taviz verebilmek; ikna etmeyi öğrenmek; bir sorunla karşılaşınca pes etmek yerine çözüm bulmaya çalışmak ve de reddedilmeyi kabullenmek. Bize göre girişimciliğin ruhu budur” diyor.

Haberin Devamı

SORUNA SOMUT ÇÖZÜM

Genç Başarı Eğitim Vakfı işte bu özellikleri aşılamak için ilkokul-ortaokul seviyesindeki okullarla birebir iletişim kuruyor; liseler için de Milli Eğitim Bakanlığı tüm ülke çapında açık duyuru yaparak okullara başvuru çağrısında bulunuyor. Programa katılan okullar için ise önce öğretmenlere girişimcilikle ilgili bir eğitim veriliyor. Sonrasında öğrenciler önce kendi içlerinde takım kuruyorlar. Her takım kendi içinde, çevrede gördüğü bir sorunu tespit ediyor ve bu sorunu çözmek üzere tüm öğretim yılı boyunca çözüm üretiyor. Buldukları çözümü hayat geçirebilmek için de gencbiz.org sitesinden hisse senedi (sanal) satarak (kendi okullarındaki öğretmenlere/öğrencilere vs.) ya da gerekirse iş dünyasından bir sponsor bularak (hammadde için vs.) sermaye elde ediyorlar. Nihayetinde bir Türkiye finali, akabinde de Avrupa finali düzenleniyor. Zira vakfın işbirliği içinde olduğu Junior Achievement kuruluşu tam 123 ülkede bu programı uyguluyor.

Haberin Devamı

Adam olacak çocuk ama sen izin verirsen

GENÇ DEHALAR

“Geçen yıl sadece lise seviyesinde 61 ilden 17 bin üzerinde öğrenci bu programa katıldı; 700 girişimci ürünü ortaya çıktı. 2019’da Türkiye 1’incisi olan genç girişimcimiz, Avrupa finalinde 30 bin liseli genci geride bırakarak 1’inci oldu. Ödül alan projesi, deniz yüzeyindeki katı atıkları toplayan bir filtreydi. 2020’de ise kanser hastalarının kemoterapi tedavisi sırasında yaşadıkları el ve ayaklarındaki hissizliği giderecek bir formül bulan bir gencimiz yine 1’incilik elde etti” diyerek hayret verici örnekler veriyor Seçil Hanım.

ENGELLEYEN EBEVEYNLER

Düşünün ki; dünyamıza bu kadar önemli değerler katabilecek olan yani ‘adam olacak’ değil aslında çoktan ‘adam olmuş’ bu gençlereçocuklara biz evlerimizde-okullarımızda-sokaklarda öyle baskılar kuruyor, önlerine öyle engeller koyuyoruz ki… Bırakın bunları üretmeyi, kendilerine düşünme hakkını bile çok görebiliyorlar ya da düşünmeye üşeniyorlar. “Bugünün en büyük sorunlarından biri, mükemmeliyetçi olan yeni nesil ebeveynler. Çocuklarını birer proje gibi gören, onların tüm zamanını kurslarla vs. planlayarak üzerlerinde olağanüstü baskı yaratan anne-babalar yüzünden çocuklar mükemmel olamamaktan korktukları için atıl kalıyorlar. Ya da bir grup çocuk-genç de bundan dolayı kendisinin mükemmel olduğuna inanıyor ve bir hata yaptığında bunu başkalarına yüklüyor, ki bu da gelişimin önündeki en büyük engel” diyerek çok önemli uyarılarda bulunuyor Seçil Hanım. Bir büyük sorun da çocuğa “icat çıkarma başımıza” diyerek cesaretini kırmamız. Ya da onları komşunun çocuğuyla kıyaslamamız. Bir de her şeyi bildiğini zanneden ve çocuğuna “sen de benim yolumdan gideceksin” duygusunu aşılayan ebeveynler… Bugün toplum olarak yaşadığımız sorunlara bakınca, hepimizin daha çocukken pes ettirilmesinin asıl sebep olduğunu kolaylıkla görüyoruz aslında. Değişime kendimizden başlayalım mı?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder