Verda Özer Aman temiz enerjiye gölge düşmesin
HABERİ PAYLAŞ

Aman temiz enerjiye gölge düşmesin

Geçtiğimiz hafta elektrik piyasasıyla ilgili önemli bir kanun çıktı. Resmi Gazete’de 8 Mart’ta yayımlanan 31772 sayılı yeni düzenlemeye göre; elektriği yerli ve yenilenebilir kaynaklarla üretenler, yurtdışından pahalı kömür ve doğalgaz ithal edip elektriği çok pahalıya üretenlere ‘destekleme bedeli’ ödeyecek. Tabii bu karardan sonra rüzgar, güneş, su ile enerji üretenler yani ‘temiz/yenilenebilir enerji’ üreten firmalar ayaklandılar.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) 10 Mart’ta yayımladığı bildiriyle ‘bugün bulunan çözümlerin ileride daha büyük yatırım sorunlarına sebep olmasından’ endişe duyduklarını açıkladı. Diğer yandan ‘bu karar vatandaş yüksek elektrik faturaları ödemesin diye alındı, geçici bir önlem’ diyenler var. İşin aslı astarı nedir, bir bakalım...

Haberin Devamı

Aman temiz enerjiye gölge düşmesin

AMU DESTEĞİ

Öncelikle; konuştuğum birçok ekonomist, bu kararın hem vatandaşa hem de elektrik üreticilerine sanıldığı kadar yaramayacağını savunuyor. Bir kere Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle iyice fırlayan ama daha öncesinde korona salgını şiddetini kaybedince artan enerji arzıyla patlayan doğalgaz ve petrol fiyatları, şu an öyle bir noktaya geldi ki...

‘Bu yüzden ithalat maliyetlerinin olağanüstü düzeyde arttığı bugün, alınan karar, vatandaşın kullandığı pahalı elektriği ucuzlatmayacak’ diyenler çok. Hatta bu yöntemin; pahalı ithal kaynaktan enerji üreten firmaların ihtiyacı olan yıllık 80 milyar TL’nin, ancak 5 milyar TL’sini karşılayacağı söyleniyor. Buna mukabil, ‘elektrik faturalarının daha fazla zamlanmasını kısmen de olsa önleyecek’ diyenler de var.

Bununla birlikte, bugün devlet Hazine üzerinden kamu elektrik faturalarının neredeyse yüzde 50’sini sübvanse ediyor. “Artan elektrik fiyatları vatandaşı çok etkilemesin diye aslında devlet, faturaların yarısını karşılıyor ama bunu yeterince anlatamıyor. Yine de alınan bu kararla attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değmiyor” diyor konuştuğum bir enerji devinin yöneticisi.

FOSİL HÂLÂ YÜKSEK

Bu kararın en olumsuz tarafı ise yenilenebilir enerjiye sekte vurma ihtimali. Zira bugün Türkiye’de enerji üretiminin sadece yüzde 33’ü doğal/temiz kaynaklardan. Yani güneşten, rüzgardan, sudan. Yüzde 66’sı ise fosil kaynaklı termik santrallerden. Bir diğer deyişle havaya bol miktarda karbondioksit gazı salan, çevreyi kirleten ve kuraklığın uzun sürmesine sebep olan enerji üretiminden.

Haberin Devamı

Bu kararın da yenilenebilir enerji üretimine sekte vurmasından endişe edenler çok.
Bu da Türkiye’nin havasının, suyunun, toprağının daha çok kirlenmesinden, iklim değişikliği sebebiyle tarımın olumsuz etkilenmesinden başka bir şey demek değil.

O nedenle asıl çözümün; sanayi ve meskende verimi artırarak enerji tüketimini azaltmaya teşvik etmek olduğu görüşü hakim. Bir de ‘maksat her ne kadar geçici olarak vatandaşı rahatlatmak olsa da yatırımcılar bir kere kural değişirse hep bu düzenleme bir daha gelecek diye düşünebilirler. Yani öngörülebilirlik bozulabilir’ diyenler var.

DÖNÜŞÜM HIZLANDI

Unutmayalım ki temiz enerji üretimini etkileyen bir karar bugün sadece ülkenin içini etkilemiyor. Dünya hızla enerji yatırımlarında fosil kaynaklardan uzaklaşma ve tüm hukuki-kurumsal altyapıyı buna göre dönüştürme yolunda. Buna uyum sağlamayanları da dışarıda bırakıyorlar. Bunun en güzel örneği; Avrupa Birliği’nin (AB) sınırında uygulamaya başladığı karbon vergisi.

Haberin Devamı

“Türkiye yeşil dönüşüm hikayesini başarıyla başlattı ve sürdürüyor. Şu anki geçici anomaliler, yani geçici olarak yüksek gelen elektrik faturaları nedeniyle buna gölge düşürmemek lazım” diyor konuştuğum üst düzey bir yönetici. Kaldı ki artık fosil kaynaklardan enerji üretmek çok daha ekonomik. Dolayısıyla ne üretici ne de Hazine fosil kaynakların yükünü taşımak zorunda kalır.

YENİ KÜRESEL AĞ

Hep yazıp çiziyorum; yeni bir ‘küresel değerler ağı’ ortaya çıkıyor dünyada. Çevre, iklim, gelir dağılımı, sağlık, eğitim gibi konulara, yani insana ve dünyaya değer veren şirketler ve ülkeler hızla yakınlaşıyor. Coğrafi konumdan bağımsız, bu değerlerden oluşan yeni bir medeniyet doğuyor. Türkiye de eğer uluslararası çevre kriterlerine uymazsa, her şeyden önce ihraç ettiği ürünler için yılda 1-1.5 milyar Euro karbon cezası ödemek zorunda kalacak.

Kaldı ki bundan böyle sadece ürünün kendisi değil, paketlendiği materyal, taşındığı kamyon bile önemli. Artık uluslararası bankalar ve kuruluşlar sadece ‘sürdürülebilir kalkınma’ kriterlerine uyan ülkelere fon veriyor. Yani buna uyumlanmayan, uluslararası rekabet gücünü de tamamen kaybedecek.

Tüm dünyaya yayılan bir önceki küresel dalga olan ‘küreselleşmenin’ nasıl kazananları ve kaybedenleri olduysa 21’inci yüzyılın hikayesi de yeşil dönüşüm. Bu dönüşüme ayak uydurmak artık bir tercih değil, bir zorunluluk. Dünyadan dışlanmamanın, sistem içinde kalmanın tek yolu bu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder