Verda Özer İstediğin güzel dünyayı sen yarat!
HABERİ PAYLAŞ

İstediğin güzel dünyayı sen yarat!

Bazı değişimler, var olan sistemin içinde olur. Yani sistem sadece değişime uğrayarak aynen devam eder. Ki buna “yatay” değişim diyebiliriz.
Bazı değişimler ise, sistemin kendisini dönüştürür. Yani değişim o kadar derindir ve o kadar kapsayıcıdır ki, yepyeni bir düzen oluşur. İşte bu dönüşüm herkesi kapsar, kimse dışında kalamaz. Buna da yapısal ya da “dikey” değişim deriz.

Şu an tam da böyle bir evredeyiz. Pandemi öncesinde hâkim olan sistem kökünden, derinden, içeriden dönüşüyor. Birkaç yıl sonrasında ete kemiğe bürünecek olan yeni bir dünya düzenine geçiyoruz. Şu anda da aslında bu geçiş sürecinin sancılarını yaşıyoruz. Uyumlanmaya çalışıyoruz.

Haberin Devamı

Bu sürece daha hızlı uyumlanan bireyler, kurumlar, ülkeler ise şimdi hızla öne çıkıyor. Onlardan oluşan yeni bir “dünya ligi” meydana geliyor.

İstediğin güzel dünyayı sen yarat

YEŞİL DALGA

Peki ne mi bu yeni düzen? Apaçık ortada değil mi? İnsan sağlığı ve çevrenin sağlığı en önemli mesele haline geldi. Televizyon ekranında peşpeşe gördüğünüz “Türkiye’nin en çevreye duyarlı, en sürdürülebilir markası biziz” reklamları bunun en açık göstergesi değil mi? Çok yakında insanın ve çevrenin sağlığını merkeze koyan bir sistemin içinde bulacağız kendimizi. Çok şükür.

İşte bu da tüm sistemi hizaya getiriyor. Devletler, hükümetler, iş dünyası kendini buna göre yeniden kurgulamaya başlıyor. Yeni düzene ayak uyduranlar hızla yükseliyor. “Yeşil dalga”nın dışında kalan ülkeler ve kurumlar ise, jet hızıyla geriye düşüyor.

Zira artık vatandaşlar bu hassasiyeti taşımayan, insanların sağlığına ve soludukları havaya önem vermeyen partileri ve markaları cezalandırıyor. Merkez siyaset ve ekonomi-finans dünyası ekoloji etrafında şekillenmeye başlıyor. Fransa’da yapılan son yerel seçimlerde Yeşiller Partisi’nin tüm büyük şehirleri kazanması bunun herhalde ispatı.

MARKA LİGLERİ

Bu düzen iş dünyası için de yeni bir çıta koyuyor. Tüketiciler artık bir markanın dünyaya zarar verip vermediğiyle yakından ilgileniyor. Mesela çocuk işçi çalıştıran ya da hayvanlara işkence ederek üretim yapan veya havaya karbondioksit gazı saçan bir markayı sevmiyor. Diğer bir deyişle; sadece kendi ticari hedeflerini düşünen ve kısa vadeye odaklanan kurumlardan uzaklaşıyor. Onları cezalandırıyor, satın almıyor. Ki böyle kurumlar bugün Dünyada “çirkin şirketler” diye adlandırılıyor. İnsanlar duyarlı olan kurumları daha üst lige taşırken, çevreyi hor kullanan kuruluşları cezalandırmaya başlıyor.

Haberin Devamı

Kısacası, “Yeni Marka Ligleri” oluşuyor. Dünyayı önemseyen kuruluşlar yeni dönemin yükselenleriyken, insan canını ve çevreyi hor kullanan kurumlar alt lige itiliyor.

İstediğin güzel dünyayı sen yarat

GÜZEL BANKA

Türkiye’de de havayı, suyu, toprağı, canlıları düşünen büyük markalar var çok şükür. Bunların başında gelenlerden biri de Yapı Kredi. Şimdi diyeceksiniz ki, bir banka Dünyanın daha temiz ve sürdürülebilir olması için ne yapabilir ki? Çok şey! Unutmayın ki, konut ve taşıt kredilerinden şirketlerin finansmanına kadar, bankalar kaynak olarak aslında sistemin tam da bam teli!

Yapı Kredi de banka olmanın verdiği tüm olanakları bu amaca yönlendirmiş. Mesela yeni kömür santrallarına kredi vermiyor. Yani yüksek karbonlu enerji kaynaklarından, düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmaya çalışıyor. Ya da taşıt kredisi verirken elektrikli araçları önceliklendiriyor. Ki böylelikle müşteriler bu tercihte bulunsunlar. Veya konut kredisi (mortgage) verirken karbon emisyonlarının azaltılmasını teşvik ediyor.

Haberin Devamı

Yeşil tahviller, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredileri, Doğa Dostu Mortgage, Doğa Dostu Taşıt kredileri… Sağladığı finansal uygulamalardan birkaçı.

Kısacası Banka sadece bireysel değil, kurumsal ve ticari müşterilerini de daha “yeşil” olmaya itiyor. Sadece kendi karbon ayak izini (geride bıraktığı karbondioksit miktarı) değil, müşterilerininkini de yönetiyor.

BİREYDEN KOLEKTİFE

Yüzyüze görüştüğüm Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın, finans sektörünün tüm portföyünün karbon-nötr olması gerektiğini özellikle vurguluyor. Dönüşümüninşaattan tekstile tüm sektörleri kapsaması gerektiğinin altını defalarca çiziyor. “Önemli olan şu: Uzun vadede dönüşümü nasıl sağlayabiliriz?

Dönüşüm ancak bireylerden başlayıp kolektife, bütüne yayılabilir. Bunun için ise bizim yaptığımız gibi herkesin elini taşın altına koyması ve yatırım yapması gerekiyor”, diyor.
Koç Holding’in 2050 yılı için karbon nötr olma taahhüdünde bulunmuş olması da, bankanın arkasındaki en güçlü itici güç elbette.

DÖNGÜSELE GEÇİŞ

Arda Bey kendi binalarında, şubelerinde ve parklarda da emisyonu 2050’ye kadar nötr’lemeyi hedefediklerini anlatıyor. Mekanların içinde çöp kutularını kaldırıp çalışanları ve müşterileri geri dönüşüm kutularına yönlendirmekten tutun, plastik şişe-bardak kullanımını ortadan kaldırmaya, filtreli su makinesi kullanmaya varan yaptıkları bir dizi değişikliği örnek veriyor. “Kendi hayatlarımızda israfı önlemek ve geri dönüşümü arttırmakla işe başlamalıyız” darken; “al-kullan-at” diye özetleyebileceğimiz düzenden “al-kullan-sonsuz kullan” düzenine yani döngüzel ekonomiye nasıl geçilebileceğini özetlemiş oluyor.

Teşekkürler Yapı Kredi. Teşekkürler güzel banka.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder