Verda Özer Köle olduğunun farkında mısın?
HABERİ PAYLAŞ

Köle olduğunun farkında mısın?

Hepimiz birer köle olmuşuz. Geçmişler olsun.

Size hemen ispatını göstereyim: Cep telefonunuzu ne kadar sıklıkta değiştiriyorsunuz? İçinizde sürekli bir yenisini alma dürtüsü yok mu? Daha iyi kamera, daha büyük ekran, daha büyük veri tabanı ve daha bir sürü “daha”. Dahası, etrafınızdaki herkeste de yenisi var. Geride kalamazsınız. Peki öyleyse bu tabloda efendi telefon, siz de kölesi değil misiniz?

Ya da evinizde çamaşır makinesi bozuldu diyelim. Yetkili geliyor ve size “tamir ederim ama yedek parçası ... TL” dediğinde meblağın büyüklüğü karşısında afallıyorsunuz. “Abla siz tamir yerine makineyi değiştirin bence, çok daha ucuza gelir” diyerek size “doğru çözümü” getiriyor anında. Siz de “el mahkum” eskisini atıp yenisini alıyorsunuz.

Haberin Devamı

Peki burada şirket efendi, siz köle değilseniz nesiniz?

Köle olduğunun farkında mısın

PLANLI ESKİME !

İşte tam da bu sisteme “planlı eskitme” deniyor. Yani büyük markalar başta olmak üzere üreticiler tüketicileri hep yenisini almaya itiyor. Onlara başka çözüm bırakmıyor. Tamir etmek ateş pahası. Ya da yedek parçanın getirilmesi aylar alıyor. Daha da kötüsü, bazı büyük markalar tamirin önüne geçmek için ürünün orjinal parçası olmadığında onu çalışamaz hale getirecek şekilde tasarlıyor!

Mahkum edildik hepimiz bu “al-kullan-at-al-kullan-at” düzenine. Olan ise sadece bize, cebimize olmuyor. Asıl olan Dünyaya oluyor! Her bir cep telefonu için 2 milyon litre su tüketildiğini düşünürsek, aldığımız her “şey” muazzam bir israfa yol açıyor. Geriye kalan atıklar ise başlı başına başka bir sorun.

İşte çok şükür ki bu “planlı eskitme”ye, yani kölelik sistemine çomak sokanlar var. Bizi “al-kullan-at” döngüsünden kurtarıp “al-sonsuz kullan” ya da “alma-kirala / abone ol” sistemini sunanlar hızla çoğalıyor. Hem bizleri hem Dünyamızı düşünenler artıyor.

ÜRÜNLER YENİLENİYOR

Bir kere bundan böyle bir eşyayı bir kere satın alıp, sonrasında yenileyerek bir ömür kullanmanız mümkün olacak. “Yenileme sistemi” ile cep telefonundan televizyona, hemen hemen her eşya daha en baştan buna göre üretilecek. Mesela parçaları, tüketici tarafından kolayca ayrıştırılabilecek. Böylece yeni parçayı fabrika gönderdiğinde kendisi takabilecek veya fabrikaya gönderip güncellenmiş / yenilenmiş olarak ürünü geri alabilecek. Buna örnek olarak geçen yazımda şu anda Türkiye’de ‘cep telefonu yenileyen’ lisans almış 18 şirket olduğunu, bunların Ticaret Bakanlığı’nın 22 Ağustos 2020’de yayımladığı yönetmelikle ‘yenileme merkezleri’ olarak kurulduğunu yazmıştım.

Haberin Devamı

Bugün Batı’da hızla yayılan bu sistem hem çok daha hesaplı. Hele ki şirketlerin nakit akışı ve finansmanı açısından. Hem de çevreye verdiğimiz zararı büyük oranda azaltıyor.

Köle olduğunun farkında mısın

SATIN ALMA, KİRALA!

Ancak yenilemeden çok daha ötesi var: Satın almaktan çok yakında tamamen kurtulacağız! Bu da kiralayarak olacak. Bundan böyle cep telefonundan televizyona, beyaz eşyaya herşey -tıpkı arabalar gibi- kiaralanabilecek.

Hatta ve hatta sadace sıfır ürünler değil, yenilenen yani 2.el ürünler de kiralanabilecek. Mesela yenilenmiş cep telefonlarının kendi bireysel mağazaları açılmak üzere. Yavaş yavaş sadece bireyler değil, şirketler de bu yönteme başvuracak.

Haberin Devamı

*

Abonelik sistemi de bu sistemin bir parçası olacak bundan böyle. Yani bir ürünü satın almayacaksınız, onun yerine abone olup sadece hizmeti satın alacaksınız. Arçelik’in “su arıtma cihazları” bunun en güzel örneği. 2019’dan beri marka su arıtma cihazlarını aboneliğe açmış durumda. Böylelikle siz hiçbir şey satın almadan abone oluyorsunuz. Şirket yetkilisi de evinize yerleştirdiği cihazın filtresini gelip düzenli aralıklarla değiştiriyor veya temizliyor, bakımını-onarımını yapıyor.

Bu da hem su tüketiminizi en düşük maliyete düşürüyor. Hem aletin tüm sorumluluğu şirkette oluyor ve siz istediğiniz an devredebiliyorsunuz. Hem de ve en önemlisi, çevreye hiçbir zarar vermeden, israf etmeden tek bir alet ömrü boyunca çok sayıda tüketiciye hizmet edebiliyor.

KÜÇÜK GÜZELDİR

Hep yazıp çiziyorum: Yeryüzü aslında her insanın gereksinimini doyuracak kadar veriyor. Ama her insanın açgözlülüğünü doyuracak kadar vermiyor ve veremez. Dünyaya bu kadar yağmacı davranmayı acilen bırakıp, ancak alternatifi olmayan durumlarda satın almaya ve tüketmeye yönelmeliyiz. Elimizden geldiğince bu bahsettiğim tüketim modeline geçmek ve yeryüzü kaynaklarını sadece başka seçenek olmadığı zaman kullanmak ZORUNDAYIZ.

Köle olduğunun farkında mısın

“Doğal kaynakları rastgele veya bol keseden harcamak bir zorbalık eylemidir” diyerek bu gidişata karşı ilk uyarıyı “Küçük Güzeldir” kitabının yazarı İngiliz-Alman ekonomist Ernst Friedrich Schumacher 1973’te yapmıştı. Times dergisi tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana çıkmış en etkili 100 kitap arasında gösterilen kitabında, aslında insana haddini bildimişti.

Zira doğal kaynakları yani taşı, toprağı, havayı, suyu, bitkileri insan yaratmamıştır ve sonsuz değillerdir. O yüzden mecbur kalmadıkça devreye sokulamazlar. Bir kez tükendiler mi, sonsuza dek tükenmişler demektir.

Çok şükür ki, bizim dışımızdaki canlıların tükenmesinin bizim de tükenmemiz demek olduğunu anlamaya başlayan Arçelik gibiler var artık. Darısı tüm insanlığın başına.

 

Sıradaki haber yükleniyor...
holder