Verda Özer Kömüre geri mi dönüyoruz?
HABERİ PAYLAŞ

Kömüre geri mi dönüyoruz?

Avrupa oturup kalkıp bu kışı nasıl geçireceğini düşünüyor. Hem de kara kara. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası iyice yükselen doğalgaz fiyatlarıyla, Avrupa ülkelerinde alarm zilleri çalmaya başladı. Almanya’da iş, belediye görevlilerinin evlere ‘19 derecenin üzerinde evinizi ısıtamazsınız’ broşürleri dağıtmasına kadar vardı. Bu kriz yüzünden birçok ülke -Almanya gibi- şimdi kömür santrallarını yeniden canlandırıyor.

Tüm bunlar da ‘yenilenebilir enerjiden uzaklaşılıyor, yeşil dönüşüm trendi bitiyor’ söylentilerini ayyuka çıkarıyor. Peki gerçekten öyle mi? Özellikle son iki yıldır Avrupa’nın öncülük ettiği yeşil dönüşüm, bitiyor mu? Sürdürülebilirlik trendi geri vitese mi takıldı? Eski karbondioksit kokulu yıllara geri mi dönülüyor?

Haberin Devamı

Kömüre geri mi dönüyoruz

DEVASA YATIRIM

Hayır! Bu o kadar kolay değil. Her şeyden önce, Avrupa yeşil dönüşüme muazzam yatırım yaptı. En son Avrupa Komisyonu 18 Mayıs 2022’de, Avrupa enerji altyapısına ek olarak 210 milyar Euro yatırım bütçesi daha tahsis ettiğini açıkladı.

Böylece Avrupa Birliği’nin (AB) geçen yıl imzaladığı Yeşil Anlaşma’nın kapsadığı ekonomik ve toplumsal dönüşümü hızlandırmayı taahhüt etmiş oldu. Sadece ekonomik yatırım değil, AB verdiği sözlerle de kendini bağlamış durumda. Her şeyden önce 2030 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını en az yüzde 55 azaltma hedefini açıklamıştı. Bunun için mevzuatlar hazırlayıp yayınladı.

HEDEF DAHA FAZLA VERİM

“Dolayısıyla AB’nin yeni stratejik planlamasında ve kendini tanımlamasında güç ve enerji kavramları bütünleşti” diyor telefonda görüştüğüm eski TÜSİAD Genel Sekreteri Dr. Bahadır Kaleağası.

Bir ayağı Paris, bir ayağı İstanbul’da bulunan Bosphorus Enstitüsü’nün Başkanı olan Bahadır Bey; birliğin öncelikli hedeflerini “yenilenebilir enerjilerin gelişimini hızlandırmak ve daha enerji-verimli hale gelmek” olarak açıkladığını, zaten başka türlü ne kendi sözlerini ne de BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı yerine getirebileceğini söylüyor.

Kömüre geri mi dönüyoruz

TEMİZ ENERJİ ARTIŞTA

Kaldı ki AB’nin gaz tüketiminde zaten bir süredir düzenli bir düşüş var. 2021 yılında 397 milyar metreküp gaz tüketen Avrupa, 2010’da 521 milyar metreküp gaz kullanmış. Peki doğalgaz yerine neye mi yönelmiş? Tabii ki yenilenebilir enerjilere; yani rüzgâr, güneş, jeotermal, hidrolik ve biyokütleye. “Bu eğilim Rusya krizi ile iyice pekişti. Ar-Ge ve yatırımların istikameti yenilenebilir enerjiye. AB'nin enerjisinin yüzde 20’den fazlası şu anda yenilenebilir kaynaklardan. AB Komisyonu 2030 yılına kadar bunu iki katından fazlasına, en az yüzde 45’e çıkarmayı önerdi. Yılın başından bu yana, tahmini olarak 20 gigavat (GW) miktarında bir yenilenebilir enerji kapasitesi eklendi. Bu da 4 milyar metreküp doğal gaza eşdeğer” diyor Bahadır Bey. Nükleer enerji konusunda ise toplumların henüz ikna olmadığını; avantajları kadar yüksek riskleri olduğunu hatırlatıyor: “Bu evrim içindeki bir toplumsal tartışma” diye ekliyor. Kısacası kömür gibi eski yöntemlere geri dönüş artık imkansız görünüyor. “Kısa dönemli zikzaklar olabilir ama bunlar artık uzun vadedeki trendi etkilemez” diyerek son noktayı koyuyor Bahadır Bey.

Haberin Devamı

 

Kömüre geri mi dönüyoruz

Haberin Devamı

KALICI OLMANIN TEK YOLU

Şunu da unutmamak gerek: Artık yeşil enerji kullanmak sadece dünya için daha iyi değil, aynı zamanda daha kârlı. Zaten asıl olarak bu; kurumları, şirketleri, hükümetleri harekete geçiriyor. “Kısa vadedeki kârına odaklanan, yatırım yapmaktan kaçınan şirketler yeşil dönüşüme katılmıyor olabilir.

Ama unutmasınlar ki, orta vadede hayatta kalmaları mümkün değil” diyor Dr. Bahadır Kaleağası. Bugünün dünyasında sadece çevreye, çalışanlarına, dünyaya değer veren şirketlerin ve kurumların değer kazandığını ve kalıcı olabileceğini söylüyor. Bunun sebebi ise şu:

KURUMLARIN EKO-SİSTEMİ

Her şeyden önce, bu değerleri olan kurumlarda çalışanlar çok daha verimli oluyor. Mesela cinsiyet ayrımı yapmayan bir firmada çalışanların katkısı, dolayısıyla ortaya çıkan ürünlerin kalitesi çok daha artıyor. İyi bir dünya için çalışan bir şirkete dünya da iyi davranıyor.

Oysa bir şirket gelir dağılımı, iklim, çevre konularında duyarsız oldukça, bunun onun için bedeli de oluyor. Mesela çevre kirlendikçe enerji maliyetleri artıyor, bu duyarsızlığı onu prestij olarak aşağı çekiyor vs... Bununla birlikte, bu konularda duyarlı olan bir kurumun örneğin finans ilişkileri de daha sağlıklı oluyor, daha rahat kredi buluyor. Kısacası, bir şirket içinde bulunduğu eko-sisteme nasıl davranırsa, o da ona öyle davranıyor.

Kömüre geri mi dönüyoruz

TÜKETİCİLER YAKINDAN İLGİLENİYOR

Tüketiciler de artık bir markanın dünyaya zarar verip vermediğiyle yakından ilgileniyor. Mesela çocuk işçi çalıştıran ya da hayvanlara işkence ederek üretim yapan bir markayı sevmiyor. Bu tip, yani sadece ticari hedefleri olan ve kısa vadeye odaklanan kurumlardan uzaklaşıyor, onları cezalandırıyor, satın almıyor. Aksine, duyarlı olanları ödüllendiriyor.

Kısacası; belli ki üst üste gelen krizlerden dolayı Avrupa şu an yalpalıyor, sendeliyor. Ancak sürdürülebilirlik trendi –çok şükür kigeri dönülemez eşiği geçmiş durumda. Tüketiciden finans kaynaklarına, topyekun yeni bir döngüdeyiz. Siz de ya içindesiniz çemberin ya da dışında. Seçim size kalmış.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder