Verda Özer Truva savaşı buğday yüzünden çıkmış
HABERİ PAYLAŞ

Truva savaşı buğday yüzünden çıkmış

Bugünlerde Türkiye öncülüğünde oluşturulan ‘Tahıl Koridoru’nu konuşuyoruz hepimiz. Yani Rusya-Ukrayna savaşı yüzünden Ukrayna’da hapsolan 20 milyon ton tahılın özellikle buğdayın Türkiye’ye getirilip buradan dünyaya ulaştırılmasını… Oturup kalkıp bu vesileyle düşen/yükselen buğday fiyatlarını çekiştiriyoruz. Oysaki aynı senaryonun tarih boyunca defalarca ne büyük savaşlara sebep olduğunu, tahıl aşkına nice devletlerin kurulup yıkıldığını, hatta ve hatta Habil’in Kabil’i buğday uğruna öldürdüğünü ve daha birçok mitolojik hikayeyi, buğdayın aslında sadece “buğday” demek olmadığını unutmuşuz hepimiz. Hep yaptığımız gibi sadece bugüne-buraya bakıyoruz ve bu yüzden asıl olanı kaçırıyoruz.

Haberin Devamı

Truva savaşı buğday yüzünden çıkmış

RUMELİ HİSARI VE BUĞDAY

Mesela biliyor muydunuz ki meğer Truva Savaşları buğday yüzünden çıkmış. Bu tezi savunan, 2002’de vefat eden dünyaca ünlü Türk arkeolog Ekrem Akurgal imiş. Rahmetli duayen; Truvalılar ve Mikenliler arasında çıkmış olan Truva Savaşlarının asıl sebebinin tahıl olduğunu iddia ediyormuş. “Mikenliler kendi topraklarında çok az bulunan buğdayı almak için gittikleri Kırım’dan evlerine dönerken, tam Çanakkale Boğazı’nı geçtiklerinde Truvalılar tarafından durduruldular.

Gemilerindeki buğdaya el konulması üzerine, Truvalıların yaptıkları bu son korsanlık artık canlarına tak ettirdi ve böylece Truva Savaşları başladı” diyerek bu iddiasını vefat etmeden önce Prof Dr Filiz Özer’e iletmiş. Telefonda görüştüğüm Prof. Özer de bu iddiayı desteklerken, Fatih Sultan Mehmet’in Rumeli Hisarı’nı asıl olarak buğday uğruna yaptığını anlatıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Tarihi bölümünden emekli olan Prof. Filiz Özer, “O dönem İstanbul’da yaşayan halkı doyurabilmek için Bizanslıların tahıla ihtiyacı vardı. Venediklilerden, onların Karadeniz’den ama özellikle Kırım’dan taşıdıkları tahılı satın alıyorlardı.

İşte Fatih de -başka yardımların yanı sıra- tahıl taşıyan gemileri durdurabilmek ve böylelikle Bizanslıları yıldırabilmek için Boğaz’ın ortasında Rumeli Hisarı’nı yaptırdı” diyerek bugünkü Tahıl Koridoru’nun aslında ne kadar nostaljik olduğunu anlatıyor. Kısacası; Truva Savaşları’nın yapıldığı M.Ö. 12’nci yüzyılda da Rumeli Hisarı’nın yapıldığı 15’inci yüzyılda da buğday dünyayı parmağında oynatmış diyebiliriz.

Haberin Devamı

ADEM’DEN BUGÜNE

YeniÇiftçi Platformu Kurucusu Emrah İnce de çok enteresan bilgiler veriyor. Önce bir rivayeti hatırlatarak söze başlıyor: İnanırsınız inanmazsınız Adem’in çocukları diye bilinen Habil ile Kabil’in arasındaki anlaşmazlığın merkezinde buğday olduğunu anımsatıyor. Malum rivayete göre; Kabil yetiştirdiği buğday başaklarından bir tutamı Allah’a sunar. Habil de koyunlarından birini… Kurbanı kabul edilmeyen Kabil, öfkesinden Habil’i öldürerek yeryüzünde ilk cinayetin işlenmesine sebep olur. Keza bildiğiniz gibi Semavi dinlerin hepsinde buğday temel motiflerden biridir.

DEVLETLERİ TAHIL YARATIR

Gelelim buğdayın nasıl insanoğlunun uygarlığa geçiş sürecinin en temel dinamiği olduğuna… Emrah İnce “Devletleri Tahıl Yaratır” diyerek, aslında konuyu özetliyor. Antik dönemde Mezopotamya, Mısır, İndus Vadisi ve Sarı Irmak havzasında kurulan devletlerin oluşumunda tahılın merkezi rol oynadığını anlatıyor. Daha sonraları ise sulanmış topraklarda yetiştirilen pirinçle mısırın tarım üretimine eklendiğini ama bunları takip eden erken dönem devletlerinde de tahılın merkezde olmaya devam ettiğini söylüyor.

Haberin Devamı

“Tarih boyunca büyük ölçekli bir tahıl üretimi yoksa, devletin ortaya çıkması imkansızdı” diyor: “Neden tarihsel kayıtlarda hiç mercimek devleti, nohut devleti, tatlı patates devleti, yer fıstığı devleti veya muz devleti yok? Ki bu ekinlerin çoğu, ekilen arazi başına buğday ve arpaya kıyasla daha fazla kalori veriyor. Hem de çoğu daha az emek istiyor ve tek başlarına temel beslenmeyi sağlıyor. Sebebi şu: Tahıllar yeraltı değil de yer üstünde oldukları için, hasatları biçilebilirölçülebilir. Dolayısıyla devletin vergi tahsildarı, yani gelir projeksiyonu açısından öngörülebilirler.”

BUĞDAY İLE KOYUN, GERİSİ OYUN

Anadolu’da çok kullanılan “Buğday ile koyun, gerisi oyun” sözünü de hatırlatan Emrah Bey, tarihte buğdayın tarımsal ve finansal getirisinin ötesine geçtiğini, Osmanlı döneminde ordunun her türlü ihtiyacının (hem askerlerin, hem savaşlarda hayatî rol oynayan hayvanların) karşılanmasında da tahılın büyük rol oynadığını vurguluyor.

BUĞDAY KUTBU

Gelelim bugüne. Aslında buğday, Rusya-Ukrayna Savaşı ve “Tahıl Koridoru”ndan çok daha önce bir anda baş rolü kapmıştı. Pandemiyle birlikte küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar, yani gıda güvenliği sorunuyla tahıl bir anda stratejik bir konu oldu. O kadar ki, Emrah Bey’e göre, dünya “Buğday ihraç eden ülkeler ve Buğday ithal eden ülkeler” olmak üzere 2 kutba ayrıldı.

Özetle; tıpkı Truva Savaşları döneminde olduğu gibi bugün de “süper güçler” tahıl üreterek rüştlerini ispat etmeye çalışıyorlar. Çok yakın bir gelecekte de tarım; enerji ve milli savunma sanayi kadar stratejik bir mesele haline gelecek. Kendine yeten ülkeler yeni dünyanın süper güçleri olurken, tarımsal üretimi yeterli olmayan ülkeler şu anki seviyelerinden çok daha alt bir lige düşecek. Devam edeceğiz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder