Giriş
“Birçok çalışan çalışma saatleri içerisinde evdeyken birçok dikkat dağıtıcı unsura maruz kalıyor ve motivasyonu yüksek tutmak için şirketlere önemli görevler düşüyor” diyor Evimdeki Psikolog platformunun kurucusu Aynur İlhan.
İlhan’a göre, çalışanların hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarını düzenli olarak kontrol etmek de çalıştıkları şirketin görevi olmalı. Bireysel performans değerlendirmeleriyle çalışanların nasıl hissettiklerini ve neye ihtiyaçları olduğunu belirlemeli ve motivasyon artıracak ev rutinlerini oluşturmalarına yardımcı olmalılar. Düzenli, temiz ve gün ışığı alan bir çalışma ortamı yaratmak, egzersiz, düzenli uyku ve sağlıklı beslenme gibi konular sadece şahısların değil, şirketlerinde sorumluluğu altında olmalı.
“Yoğun çalışma hayatında iş ve ev dengesini korumak önemli”
Bir diğer önemli mevzu iş ve ilişki dengesini kurabilmek. Kaygı, korku ve stres seviyesinin arttığı bu dönemde partnerlerin birbiriyle duygularını açık ve samimi bir şekilde paylaşabilmesi çok önemli. Belki de birbirlerinin daha önce hiç keşfetmedikleri yönlerini fark ederken birbirlerine karşı daha anlayışlı, esnek ve empati içeren bir tavır içinde yaklaşmaları bu dengeyi kurabilmenin en temel anahtarı. Ayrıca partnerlerin ev içinde kendi sınırları net bir şekilde belirlemeleri gerekiyor. İş hayatlarının ve beraber geçirdikleri zamanın dışında da kendilerine ayıracakları bireysel saatleri mutlaka olmalı. Bu anlarda kişi kendi çevresiyle sosyalleşebilir, kendi ilgi ve hobi alanlarına odaklanabilir ya da öz bakım ve egzersiz ile vakit geçirerek içsel motivasyonunu artırabilir.
‘’İşi eve getirmemek’’ bu dönemde çok mühim… İş de zaten evdeyken kalan zamanları da en verimli ve keyifli şekilde geçirmeye çalışmak gerekir. Özellikle bu dönemde toplumsal rollerin de ilişkiler de daha net bir şekilde ortaya çıktığını gözlemlemekteyiz. İki taraf da çalışıyorsa, bu ayrımın kadın üzerinde daha fazla baskı ve iş yüküne neden olabildiği bir gerçek. Bu nedenle evde eşit görev dağılımının yapılması, hem kadının hem erkeğin ev sorumluluklarını paylaşması ilişkiye daha çok tatmin ve mutluluk getirecektir.
“Çocukların kaygıları anlayışla karşılanmalı”
Çocukların ve gençlerin bu dönemi en hasarsız bir şekilde atlatabilmesi anne ve babaların ruh sağlığı ile çok yakından ilişkili. Pandemi ile beraber aile içi iletişimlerde de çatışmaların ve gerginliklerin arttığını görmekteyiz. Ebeveynlere düşen en büyük sorumluluk ise gerekli önlemler konusunda çocuklarını yönlendirdikten sonra onlara karşı aşırı titiz, kaygılı, koruyucu ya da abartılı panik hisleriyle yaklaşmamaları gerekmektedir. Çocuklarının kaygılarını ve korkularını anlayışla karşılamalı, kabul etmeli, uygun ve gerçekçi bir dilde açıklama yapmalıdırlar. Bunlarla beraber çocukların ruhsal, sosyal, akademik, motor ve zihinsel gelişimlerini desteklemek için ev içerisindeki rutinler çok önemli bir yere sahiptir. Uyku, yemek, ders ve oyun oynama saatleri sabit tutulmalı, diğer zamanlarda tüm aile hem bireysel hem de beraber vakit geçirmeli ve özellikle gençler ev işlerine dahil edilmelidirler. Uzaktan eğitim sırasında çocuklara gerekli fiziksel koşullar sağlanmalı ve geri bildirim alarak ders yapmaya anlayışlı bir şekilde teşvik edilmelidir.
Ebeveynler çocuklarının olumlu davranışlarını ödüllendirmeli sorumluluklarını hatırlatmalı ve mümkün olduğunca esnek bir tavır içinde olmalıdır. Ayrıca çocukların ev içerisinde kendi sınırlarının belirlenmesi gerekir. Çocuklara evin bir alanında kendi kontrol duygusunu geliştirebilecekleri bir alan verildiğinde; kendilerini daha özgür hissedecek, bağımsızlıklarını koruyacak ve özgüvenleri artacaktır.
