Yazgülü Aldoğan Aşk bir suç mu?
HABERİ PAYLAŞ

Aşk bir suç mu?

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, öğrencilerinin yoğun ilgisini çekebilecek bir etkinlik düzenledi, suç ve cezayı sinemaya yedirdi! Nasıl mı? Uluslararası İstanbul Suç ve Ceza Film Festivali düzenleyerek! Film gösterilerinin yanısıra paneller de oldu. “Geçmişle Hesaplaşmada Dünyanın Tecrübesi” başlıklı panelde darbelerle hesaplaşma konuları işlenmiş.

[[HAFTAYA]]

Şu aralar darbe tartışmalarından içime fenalık gelmiş olduğundan ben daha light bir konuyu tercih ettim! “Aşk bir suç mudur?” Sinemanın salonu gençlerle hıncahınç doluydu. Panellere pek bayılmazlar oysa! Üstelik ilk panelin siyasi atmosferini hükümet yanlısı bulmasalarmış daha da kalabalık geleceklermiş, böyle bir dedikodu da duymadım değil.

Haberin Devamı

Konuşmacılar Selim İleri, Ahmet Ümit, Zeki Demirkubuz gibi gençlerin de sevdiği ve tanıdığı kişiler olunca, hele hele konu aşk olunca, ilgi duymaları da normal. Paneli yöneten Prof. Dr. Bengi Semerci aşkın ne bir ceza, ne de sık söylendiği gibi bir hastalık olduğunu, bir tür insanlık hali olduğunu söyleyip herkesi rahatlattı ama bu “insanlık hali”ni öyle bir tasvir etti ki bir tür aklın başından gitmesi, delilik, tutku hali olduğuna göre pek mantıkla ilgisi yok, ki zaten bütün konuşmacılar da bunda birleşti!

Doğrudur, aşk bir delilik hali, hele genç ve zaten “deli kanlı”ysanız! Dolmuşta gidiyorum... Önümdeki delikanlı cep telefonundan kız arkadaşıyla bence çok mahrem bir konuşma yapıyor, doğal olarak bütün dolmuş ahalisi dinliyoruz. Kız zamk gibi yapışıyor, oğlan da “Hayır, benim Kadıköy’de ve Beşiktaş’da işim var, seninle buluşmayı da istemiyorum, zaten ben seni tanıyorum, gelirsen gitmezsin” diyor! Kızı duymuyoruz ama gelmek istemesinin altında belli ki bir güven sorunu var.

Oğlan rahatlatıyor: “Öteki kız” sadece facebook arkadaşıymış, ne olmuşmuş yanında gördüyse... Fakat konuşmanın gidişi, öteki kızla halen devam eden bir ilişki olduğunu ortaya çıkarıyor: “Ben bu akşam bu sayfayı temize çekeyim, bir mesaj atıp bu ilişkiyi bitireyim, sonra seninle istediğin kadar Kadıköy’de gezeriz” diyor oğlan. Vay be, ilkeli çocuk yani. Bir de uyarı savuruyor: “Sen de toparlan, tripli Ayşe istemiyorum.”

Haberin Devamı

Yılın aşkı Kıvanç

Kız hâlâ asılıyorsa bu aşk değil, kesin delilik hali. Kıvanç’ın Mavi Jean reklamlarını gördünüz mü? Gece, Dolmabahçe’deki panonun önünde Kıvanç’ın yanağını okşarken fotoğraf çektiren kız bile gördüm ben! Sert bakışlı, “vahşi” jean giyen ve “benimkini de giy” diye biraz önce birlikte oldukları yatağa bırakan o delikanlıya bütün kızlar aşık. Bu kızlarda hiç akıl yok mu?

Geriye dönüp bakıyorum, benim aşık olduklarım da öyle değil miydi? Galiba kızlar hep deli dolu adamlara aşık oluyor, aklı olan akıllı adamlarla evleniyor! Olmayan, çocuğunu tek başına büyütüyor! Aşk bir suç değil ama akıllı işi kesin değil. Aman bu ne biçim yazı oldu böyle?

Orası BDP’nin de meclisi!

BDP, kendilerinin de ifade ettiği gibi yüzde 10 barajla ve vetolarla mücadele etmiş, bağımsız adaylarla girdiği seçimlerde, seçmenlerine oy pusulalarında nereyi damgalayacaklarını tek tek öğreterek büyük bir disiplin ve özveriyle 36 milletvekili çıkarmış bir parti. O partinin yeri, Diyarbakır’da bir salon değil, Ankara’daki TBMM’ydi. Şu ana kadar tepkilerini dile getirdiler. Tabanlarının öfkesini göze aldılar ve 1 Ekim’de Genel Kurul’da yemin etmeye karar verdiler. Bu, sadece görevleri değil, hakları. Şimdi bu meclisin en büyük partisinin, büyüklüğüne yakışır bir şekilde yapması gereken bir şey var: Bunu da bir siyasi şov ve ranta dönüştürmeden, hoşgeldiniz demek.

Haberin Devamı

CHP’ye yaptıklarını yapmamak! Tükürdüklerini yaladılar, ya gelmeyip de ne yapacaklardı, eninde sonunda zaten geleceklerdi kabadayılığı, bilmiyorum kime yarar sağlıyor, kime puan getiriyor. Üstelik de herkes biliyor artık: AKP, PKK’dan Öcalan’a, CHP’ye kadar herkesle masaya oturuyor. Kapalı kapılar ardında sözler veriliyor. Sonra o sözler tutulmamakla kalmıyor, bir de üstüne verilen sözlerin karşılığında alınmış ödünlerle dalga geçiliyor! Bu meclisin en büyük ayıbı, tutuklu milletvekillerini görmezden gelmesidir.

İki parti de bunu protesto etti. Adaylıklarına engel bir durum olsaydı izin çıkmazdı. Yargının bu dönem gösterdiği yalpalama Türk hukuk tarihinde ders olarak okutulacak! Babası korucu, halası PKK’nın yöneticisi bir asker evladımızı toprağa verdik geçende. Bu kadar karmaşık bir mesele ancak Meclis’de çözülecek, BDP’siz de çözülemeyecek. KHK döneminden yasama dönemine geçilmesini ve farklı sesler çıkmasını bekliyoruz!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder