Giriş
Dediler ki “Milli bayramları asker kutluyor, halka inmiyor, zoraki ve resmi oluyor, sivilleştirelim. Resmi geçit töreni olmasın.” Bunun ilk uygulaması bu yıl, 19 Mayıs. Ne olmuş 19 Mayıs 1919’da? Mustafa Kemal, Osmanlı Sultanı’nın ordusunun subayı, teslim olmuş Sultan’a isyan etmiş ve düşmanı ülkeden çıkarmak için bir milli kurtuluş hareketi örgütlemek üzere İstanbul’dan Samsun’a gitmiş. Arkasından kazandığı zaferle kurduğu ülkede bu günü bayram ilan edip, bunu da ülkeyi ve cumhuriyeti emanet ettiği gençlere armağan etmiş.
STATDAN SOKAĞA ÇIKMASI İYİ OLDU
Sıradan bir spor bayramı değil ki bu. İçi boşaltılmış olabilir, fazla resmi kalmış olabilir, bunu gençliğe ve halka indirmek için stadyumdan sokağa çıkarmak da iyi bir fikir olabilir. Ama... Ama isteyenin gidip de Atatürk anıtına çelenk koymasına niye yasak koyuyorsun? Kime ne zararı var? Seni niye rahatsız ediyor bu ülkenin kurtarıcısı ve cumhuriyetin kurucusuna saygı gösterilmesi?
[[HAFTAYA]]
Niye ısrarla unutturmak istiyorsun? 19 Mayıs töreni sırasında bir albayı göz altına almak gücüne güç mü katıyor? Bu güç gösterisi, kin ve nefret yetmedi mi artık? Her an herşey olabilir, ensenizdeyiz mi demek bu? İşte bunlar rahatsız ediyor ve öfkeler bileniyor, ülke kamplara bölünüyor. Zaten onlar da diyor ki, ülke zaten bölünmüştü, güç bizde, şimdi biz sizin canınıza okuyoruz! Böyle böyle mi birlikte yaşamayı becereceğiz, yoksa Balkanlardaki örneklerini gördüğümüz gibi mi olacağız? Ne diyeyim, Allah korusun!
Golf dediğin, bir top, bir sopa
Golf denilince aklıma bir fıkra gelir hep: Bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk, laflıyorlarmış. İngiliz, “Hadi kalkın golf oynayalım” demiş. “Nasıl bir oyun bu?” diye sormuş Türk. “Bir sopayla bir topa vuruyorsun, deliğe giriyor” demiş İngiliz. “Bende sopa var” diye eklemiş. Fransız, “Bende de top var” deyince bizimki “Ben oynamıyorum” diye itiraz etmiş! Yanlış anlamayın, müstehcen diye anlatmadım pazar sabahına sığınarak. Yeri geldi, herşeyi başından değil tersinden anladığımızı göstermek için! Geçen pazar golf oynayanları seyredeyim dedim. Antalya’da güzel bir Golf Kulübü var ve uluslararası turnualar düzenliyorlar. Bayanlar Golf Turnuvası da çok çekişmeli geçiyor.
Ağaçlar arasında, küçük tepeler, dereler, göller, çukurlar oluşturulmuş, yemyeşil, muhteşem bir yer. Golf, oynayana çok keyif veriyor olabilir. Güya bütün vücudu çalıştırıyormuş, biraz yürüyüp gidip bir topa vuruyorlar. Ama seyretmesi bu kadar mı sıkıcı olur yarabbim! Sporcunun dikkatini dağıtmamak için TIP oynar gibi o vurmadan önce ses çıkarmak, hareket etmek, kıpırdamak bile yasak! Kız topa vuruyor, biraz hareketleniyoruz, sonra yine TIP! Kımıldama. Ay istemem. İki saatte fenalık geldi. Calista Hotel sponsorluk yapıyordu. Ben odamda oturup çalıştım, yeni romana bir bölüm yazdım. O faydası oldu. Ama golfün turizme katkısını da vurgulamalıyım. Gelenler paralı hiç olmazsa!
Evde deli var!
Neymiş, karısı kendisini aldatıyor diye (ki bu erkeklerin bir kısmında olan bir paranoya!) kadını dövmüş. Zavallı kadın kaçmış. Evde çocuk kalmış, manyak, “Affet beni oğlum, seni öldüreceğim”, diyor, çocuk da ağlayarak “Affettim baba!” demiş; o da çocuğu boğarak öldürmüş! “İnsan kendi çocuğunu öldürür mü?” diye soran muhabire “Sana ne, çocuk benim değil mi?” yanıtını verecek kadar deli! Bir değil, iki değil, aile içi şiddet uygulayan bu insan müsvettelerinin dörtte üçünün ruh sağlığı ağır hasarlı. Halk deyimiyle adamlar deli!
Ve tecrit edilmesi gereken bu zararlı mahlukların yanında kadınlar, çocuklar yaşıyor. Kim bilir nasıl? Her gün bu deli beni, çocuklarımı öldürecek korkusuyla! Ve o deli bir gün öldürüyor. Bunun önüne polisle filan geçemezsiniz. Sn. Fatma Şahin, ne kadar iyi niyetli olursanız olun bu ciddi bir sağlık sorunu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile işbirliği yapın; aile içi şiddet uygulayan erkeği yeniden eve yollamadan önce mutlaka bir ruh hekiminin denetiminden geçirin. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, evden uzaklaştırılıp tutuklanmış ama sonra affedilip eve geri dönmüş bir hasta ruhun öfkesi iki misli olur, ya döver, ya öldürür, genelde ikisini birden yapıyorlar!
