Giriş
Bulunduğumuz büyüleyici mekan, konser salonuna dönüştürülmüş 600 küsur yıllık bir kilise... Dışarıdan gür bir ezan sesi geliyor. Sahnede; Fransa’da yaşayan Avusturyalı bir sanatçı tarafından kurulmuş ama çoğu İtalyanlardan oluşan bir müzik grubu: L’Arpeggiata. Bir Hintli, bir İtalyan, bir dervişin dansına eşlik ediyor grup!
40. yılını kutlayan İKSV’nin (İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı) bir armağanı bu: ‘Dünyadan Danslar’. Çaldıkları müzik aletlerinin bir kısmını ilk kez görüyorum, danslar da değişik. Ama kırmızı etekli derviş kıyafetiyle yapılan sema olağanüstü. Rüyada gibiyiz... Dünyanın en ünlü popçusu Madonna, bizden bir kaç saat önce buraları gezmiş, Ayasofya ve Sultanahmet’e gitmiş.
[[HAFTAYA]]
Dün gece de 50 bin kişinin katılacağı bir konser vermesi bekleniyordu. Bir yandan; klasik, etnik, folklorik müziğin en güzel örneklerinin sergilendiği bir müzik festivali dolup taşıyor. Portekizli fado şarkıcısına bilet aradım, yok. Madonna’nın 50 bin kişilik biletleri bile çoktan tükendi. Smirnoff votkasının Madonna onuruna verdiği partide birbirinden güzel kızlar, yakışıklı erkekler ve playboylar eğlenip duruyordu! Ne kadar güzel! İstanbul dünya kenti. İki gündür burada olan Kanadalı arkadaşım, on yıldır gelmediği ülkemde cereyan eden değişikliklere hayran. Ama anlattıklarımı da ağzı açık dinliyor! Neyse, onlar başka yazı konusu, güzelliklerle bitiriyorum! Capuzetto’nun ilk kez dinlediğim değişik ses tonuna, Anduezo’nun bülbülleri kıskandıran sesine hayran kaldım. Siz de dinlersiniz inşallah!
4 artı 4 artı 4 imamlar
Bir gecede kopan fırtınanın altında ne olduğu artık açıktır: İmam hatiplerin ortaokullarını yeniden açmak! 28 Şubat kesintisiz 8 yıllık eğitim kararıyla kaldırılmış olan özel okulların orta bölümleri böylece yeniden açılacak mı? Hayır! Sadece imam hatipler! Robert Kolej’in orta bölümü açılamayacak ama imam hatiplerin orta bölümü açılacak. Her ilçeden ortaokulların, birer birer imam hatip orta okuluna dönüştürüleceği haberleri gelmeye başladı. İktidar, değiştirme işlemini ağır aksak değil, dörtnala yapıyor.
Her şey planlı programlıymış. Kurbağalar yeterince haşlanmış olmalı, daha fazla beklemeye gerek yok. Dindar nesil yetişecek, 4 yaşından başlayarak çocuklar “ahlak” ve “din” dersleri alarak eğitilecek, sonra zaten artık başka bir eğitim istemeyecek. Arada bir gelen tepki mektuplarını görseniz, “Az bile yapılıyor” diyorlar! Opera ve tiyatro salonlarına bile mescit yapılması için imar değişiklikleri getiriliyor. İran’da bile böylesine hızlı yapılmamıştı bu değişim. Fevkalade kaygılı olanlar soruyor, “Nereye gidiyoruz, ne olacağız, İran mı?” Sanmıyorum, İran olmayız. Ama çok kısa zamanda bir Malezya olacağımız artık kesin gibi!
Hamile kadına korna!
Kayseri’den bir okurum yazıyor: 27 yaşında bir anne adayı... Eşofman ve bol montla evine yakın parkta akşam saatlerinde yürüyüşe çıkıyor. Sonra da yakındaki pastanede tatlı yiyor. Yürürken ve tatlısını yerken atılan laflardan, basılan kornalardan o kadar üzülüyor ki benimle paylaşıyor duygularını. “Bir şey söylemeyenin bile attığı bakışlar var ya...” diyor, “Bir yürüyüş yapma hakkım bile yokmuş demek ki! Yaşadığım şehirde ve hatta iş yerimde bile hissettirilen bakış açısı şu: Kadın bilmez, konuşmaz, cinsel objedir, kafası çalışmaz.
Erkeklerin gözünde bu kadar değersiz hale getirilirsek döverler de öldürürler de!” Kapadokya gibi bir yere sahip Kayseri, dünyanın turistini ağırlıyor. Hoş, artık İstanbul bile farketmiyor ya!.. Kadın dayağı yiyor, bayılıyor, korkudan şikayetçi bile olmadığı için dayağı atan elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor... Şu ‘katalog suçları’ denilen listeye, kadını insan yerine koymayanları da eklemek lazım ama koşar adım gittiğimiz düzende kadının yeri maalesef evinin içi. Hamile kadına bile kötü gözle bakılıyor! O yeni hazırlanan ahlak derslerinin içinde kadınlara değer vermek de var mı acaba?
