Giriş
Telefon edip “sizinle bir röportaj yapmak istiyoruz” dediklerinde önce ciddiye almamıştım, inanınca heyecanlandım! Fransızca konuşulan bütün ülkelerde yayın yapan TV5 Kanada, Türkiye üzerine hazırladıkları bir belgesel için benimle de görüşmek istiyordu. Peki niye ciddiye almamıştım ilk başta? Çünkü belgeselin konusu “Seks, cinsellik”di! Adamlar çalışıyor, meğer benimle “Kiralık Adam” isimli kitabımdan dolayı konuşmak istemişler, Türkiye gibi bir ülkede bir kadın nasıl bunları yazmaya cesaret etti diye.
Harem, hamam ve dansöz
Röportajımda benden çok daha cesur kadınlar olduğunu anlattım tabii ki. Ama hâlâ içime oturmuş olan Şamil Tayyar vakasını da anlattım; muhtemelen bir on sene sonra böyle bir kitap yazmaya cesaret edemeyeceğimi, demokrasi diye diye geriye gittiğimizi de. Belgesel geçen hafta salı gününden başlayarak bir kaç gün yayınlandı. Erotizm meraklıları boşuna ellerini oğuşturmasın, içinde cinsellik filan yok.
İlber Ortaylı’dan Andrew Finkel’e çeşitli ünlülerin konuştuğu, harem, hamam, dansöz ve iç çamaşırı satıcıları, bıyıklı amcaların görüntüleri filan da olan sevimli ama tarafsız bir sosyolojik inceleme olup çıkmış ve Türkiye’nin tanıtımı için de altın değerinde. Sunucu ve programcı Pascal L’Heureux durup durup “Türkiye, anlaşılması zor bir ülke, çelişkiler ülkesi, bu seksi çamaşırları en çok kapalı kadınlar alıyormuş” derken türbanlı satıcıyla da gülüşüp duruyorlar! Biz bile anlayamıyoruz, canımın içi, sen nasıl anlayacaksın? İzlemek isteyenler için 5 Şubat’a kadar linki http://video.tv5.ca/le-sexe-autourdu- monde-3/turquie?collection=lesexe- dans-tous-ses-etats.
[[HAFTAYA]]
Hadi kalkın, yemeğe gidiyoruz
İtalyan özleyenler için Aqua! Bodrum’u özleyenler için Aperativo! Cool romantikler için Tapasuma! Yerel lezzetler için Lacivert! Size ortaya karışık bir gurme yazısı yazacağım. Yemekleri farklı, ambiansı farklı, konsepti farklı yerler, farklı keyifler için. Sizin için kendimi feda edip ben tattım, kalorileri yüklendim, kilo aldım! Beğendiğim oldu, beğenmediğim. Paylaşmalıyım.
Suyun kenarında bir İtalyan
Aqua, zaten su demek. Burası bir seyahat dergisi tarafından “Avrupa’nın en iyi büyük şehir oteli” seçilen Four Season’s Bosphorus’un lokantası. İtalyan Genel Müdür Baiocchi, 5-10 Şubat arasında aynı zincirin Floransa’daki restoranı Michelin yıldızlı Palagio’nun Şefi Vito Mollica’yı konuk ediyor. Vito, hünerli ve sevimli bir şef. Bize yaptığı sunumda “ricotta peynirli yengeç salatası” ve 12 saat pişirdiği enginarlı kuzu damak tadıma uygundu. Zaten Toskana mutfağı çok sade bir mutfak, et, makarna, peynir, şarküteri, oh, mis!
Tapasuma, çok cool!
Sumahan Oteli’nin yeni açılan lokantası, yeme de yanında yat deyimine bu kadar uyar! Boğaz’ın eteğinde eski bir ispirto fabrikasından modern tasarımla yenilenmiş. İnce, zevkli, romantik, ama cıvık değil. Mönüsü, adından da anlaşılacağı gibi tapastan geliyor, tek lokmalık mezeler. Hiç beklemediği biçimde kuzu incik müthişti. Burada Sevgililer Günü geçirmek hayalim var, sevgiliyi bulursak!
Yerel lezzetler için lacivert
Lacivert, Boğaz Köprüsü’nün altında, denizin üstünde, yer gök mavi, o kadar ki ne yediğinin ne önemi var, dedirtiyor. Anadolu Halk Mutfağı Derneği’nin Mutfak Kültürü Ödülleri’ne ev sahipliği yaptığı gece, ödül alacak olanlar yörelerinden baklava, badem ezmesi, kağıt kebabı, neyin yüklenip gelince tam bir şölene dönüştü. Hele sadece oğlaktan yapılan o kağıt kebabı! Hele kayısılı, portakallı, bademli kerevizi hemen yapacağım, kim demiş biz kereviz yemeyiz diye! Afiyet olsun. Hepsinin yeri ayrı.
Bodrum’u özleyenlere Ümmühan’dan tatlar
Bodrum sevenler Ümmühan’ı biliyor, kendi halinde bir ev kadınıyken lokantasında haftalar öncesinden rezervasyon yapılmasına şaşırmıyor. Ümmühan, sezon açılana kadar her çarşamba Asmalımescit’te Aperativo’da, sebze ve otlarını pişirecek! Yeşil elmalı rezene salatası, narlı kuru börülce, vişneli bamya, çıtır mantı gibi onlarcası var! Aperativo, hafta sonları ise klübe dönüşüyor, dansçı kızlarıyla iğne atsan yere düşmüyor!
