Yazgülü Aldoğan Karargah boşaldı, onur istifası!
HABERİ PAYLAŞ

Karargah boşaldı, onur istifası!

Komutanlar, kendilerine göre istifa ettiler, Başbakanlık açıklamasına göre emekliliklerini istediler. Sanki bu bir istifa değilmiş gibi. Ya ne yapsalardı? Boyunlarını daha ne kadar uzatsalardı giyotine? Anlı şanlı üniformalarının içinde daha ne kadar ezilselerdi? Kusura bakmayın ama terörle mücadele eden ordusunun 43 generalini darbe yapacaklar diye tutuklayan bir başka ülke daha duydunuz mu? Darbe dediğin hamilelik gibi, azı olmaz, ya yapılır ya yapılmaz!

500 asker tutuklu

Bir değil, iki değil, ordunun üst düzey komutanları için açılmış dava sayısı ona yakın. Tutuklu asker sayısı 500’e yaklaşmış. İçlerinde halen görevde olanlar 200 civarında. Emekli subayların da 100’e yakını general ve amiral. Ve tutuklu 43 komutanın terfileri gelmiş ama tutuklu oldukları için YAŞ’ta emekli edilmeleri gündemde. Bir başka tür kıyım.

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Bir tür, tutuklayalım da YAŞ’ta emekli etmek için geçerli gerekçemiz olsun vaziyeti. Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı günlerdir bu konuyu konuşurken 13. no’lu mahkeme yeni bir iddianame kabul ediyor ve internet andıcı nedeniyle Ege Ordu Komutanı’ndan Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na kadar 1 orgeneral ile 4 korgeneralin “tutuklanmalarını”, hayır, özür dilerim, daha da ağır bir ifade, “yakalanmalarını” talep ediyor!

‘Komutanı yakala!’

Düşman ordusunun generaliymiş gibi, kendi ordu komutanı için “yakala” emri çıkaran bir ülkede zaten siyasi barıştan bahsetmenin imkanı var mıdır? Hükümetin amacı, olmamış bir darbenin muhtemel planlayıcıları olarak itham ettikleri ordunun komuta kademesini tümden temizlemek, bazılarını emekliye ayırmak, bazılarını Silivri’ye kapatmaksa o komutanların yapacağı iki şey vardı: Birini yaptılar. Diğerini zaten yapmaya çalışmakla suçlanıyorlardı. Yapmadıklarını, yapmayacaklarını anlatmak için çok uğraştılar ama Turgut Özal’ın “Koy bir kaset hanım, neşemizi bulalım” dediği gibi “koy bir kaset yastık altına, general, amiral tutuklayalım!” durumundan Hasdal’ı, Silivri’yi doldurdular. Alırsın içeri, onlar suçsuzluklarını kanıtlamak için yırtınadursun aylar, yıllar geçer!

Haberin Devamı

Sevinenler olacak

Hiç kuşkusuz bu konuda da ikiye bölünecek ve günlerce, gecelerce istifaların doğru mu yanlış mı olduğunu tartışacağız. Yandaş basın, komutanları kriz çıkarmakla suçlamakta bir an bile tereddüt etmeyecek ve sivil otoritenin gücünü sindiremedikleri iddiasıyla suçlayacak. Yıllar önce çalıştığım bir basın kurumunda, sahibiyle tartışıyordum. Bana “Ben ne dersem o olur, buranın sahibi benim” diyordu.

“Haklısınız, buranın sahibi sizsiniz, demiştim, arkamı dönüp çıkarken odasından; ama emeğimin sahibi de benim. Bu koşullarda ister çalışırım, ister çeker giderim.” Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir. İşin ucunda ölüm de vardır, stres de, savaş da barış da. Türk ordusunun bir önemli farkı da Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olmasıdır.

PKK mı, TSK mı?

Biraz da bunun için, ülkeyi korumak ve kollamak adına siyasi müdahaleler ve hatalar yapmış olabilir, ancak bunların hesaplaşması, üstelik de bunu yapmamış kişiler üzerinden, bu kadar “kanlı” olmamalıydı. Ülke, terör belasıyla boğuşur ve her gün şehit cenazeleri kalkarken ordunun generalleri hapishaneleri doldurmamalı, haklarında idam cezaları istenmemeliydi.

Haberin Devamı

Kim bizim düşmanımız, PKK mı, TSK mı? Hiç kuşkusuz bu krizden sivil otoritenin güçlenerek çıkacağını düşünenler, askerden intikam alındığı için sevinenler de olacaktır. Ben, eften püften delillerle tutuklanmak üzere çağrılan bütün komutanlarını “paşa paşa” teslim eden ordu komutanlarındansa istifasını sunan ordu komutanlarının ordunun moralini ve gururunu okşadığını düşünüyorum. Küçük bir teselli olsa da.

Hırsızın hiç mi suçu yok?

Komuta kademesinin istifasının arkasındaki bir diğer önemli konunun terörle mücadelenin TSK’dan alınıp polise verilmesi olduğu söyleniyor. Özellikle Silvan’da 13 askerin şehit düşmesinden sonra yandaş medya, TSK’nın terörle mücadelede yetersizliğini gündeme getirmiş ve eleştirilerini neredeyse askerleri PKK’nın değil, TSK’nın öldürdüğünü söylemeye kadar götürmüştü.

TSK’nın yaptığı soruşturma sonucunda mola verilen yerin seçimi ve güvenlik önlemlerinin yetersizliği yüzünden iki genç komutanın görev yerinin değiştirildiği açıklandı ve bu da yandaş medya tarafından memnuniyetle karşılandı! Hoca’nın dediği gibi hırsızın, yani PKK’nın hiç mi suçu yok diye düşünürken terörle mücadelenin İçişleri Bakanlığı emrinde kurulacak özel polis kuvvetlerine verilerek TSK’nın da bu polise yardımcı olacağı bir strateji belirlendiği ortaya çıktı. Askerin polisin emrine girmesi olarak yorumlanan bu gelişme de bardağı taşıran damla oldu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder