Yazgülü Aldoğan Kesilir de 20 saat mi kesilir?
HABERİ PAYLAŞ

Kesilir de 20 saat mi kesilir?

Haberin Devamı

Gelişmiş ülkelerin büyük kentlerinde, elektrik kesintisi, elektrik arızası unutulalı yıllar oldu. Bizim megaköy İstanbul’da, hele benim oturduğum dünyanın incisi Beyoğlu’nda sıradan olay. Ampul yetiştiremiyorum, voltaj iniş çıkmasından yanıyor çoğu. Elektrik kesintisinden de gelişmiş aletleri ayarlamaya yetişemiyorum.

Pazar sabahı elektriğin olmadığını görünce bozuldum ama gelir dedim. Sonra baktım ev buz, aradım 186’yı. Başladı saymaya? Avcılar, Beylikdüzü, Beyoğlu... Programlanmış elektrik kesintisiymiş. Haber verilemez mi? Bir kağıt, pankart asılamaz mı? İnsan tedbirini alsın. Durup dururken “Kesilecek mi acaba?” diye 186’yı arayacak değilim ya. Kaç saat? 05-11.00 arasıymış bizim mahallede. Saat 11, gelen giden yok. Tekrar aradım, akşam 17.00’ye kadar uzamış. Koca pazar günü elektrik yok!

[[HAFTAYA]]

Pılımı pırtımı toplayıp çıktım, spor salonunda duşumu aldım, günü dışarıda geçirdim. Gece gelmiştir umuduyla eve döndüm ki, zindan! Tekrar 186: 23.00 gibi gelirmiş! Tekrar dışarı attık kendimizi. Yemek yedik, tanıdık lokantada çay üstüne çay içip gazetelerimizi okuduk. Gece yarısı eve döndük, hâlâ yok! Tekrar 186’yı aramadık, uyuduk.

Bir ara gelmiş ki sabah elektrik vardı. Kahvaltı hazırlarken ‘küt’ yine gitti, ağlayacağım! Tekrar 186. Trafo yeniliyorlardı ya, yirmi saatte yaptıkları işte fazları yanlış bağlamışlar, artık kaçta gelirmiş dinlemeden işe attım kendimi. Gören “Evden mi kovuldun” diyor. Aynı şey. Tamam, tamam, anladım. Van’dakiler daha beter durumda. Ama yangın çıkaracak kadar elektrikleri var hiç olmazsa. Boğaziçi Elektrik AŞ’ye hizmet anlayış ve becerisinden ötürü saygılarımı sunuyorum!

Niyet olsa çalışırlardı

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir’de kadın döven memurlarına sahip çıkarak “Ne uğraşıyorsunuz?” anlamına gelecek bir biçimde “Ne yani, meydanda asalım mı?” demiş. Adalet Bakanı Ergin de uzun tutukluluk sürelerine itirazlardan rahatsız ki “davaların daha hızlı görülmesi için” çalışmalar yapıldığını bildirmiş. Bu ne demek?

Tutukluluk sürelerinin azaltılması ile ilgili bir çalışma yok! O davaların daha hızlı görüleceği gibi bir ihtimal de yok. Çünkü niyet yok. Zaten niyet oldu mu, basılmamış kitaba tutuklama çıktığı gibi, çıkmamış yasaya atıfta bulunularak tutuklu tahliye edilir şike davasında. Mürekkebi bile kurumamıştı, çünkü daha imza atılmamıştı.

Şükrü Küçükşahin, yutkunarak yazdığı dünkü Hürriyet’teki “Başlıksız ve Yorumsuz” yazısında tek tek isim vererek yargıdaki son atamaları hatırlatıyor. Bütün o isimleri, alındıkları ve atandıkları mevkileri o yorumlamamış, görevi ben tamamlayayım: Silivri vb. davalarında kim tahliye istemişse, kim tutukluluk süresinin devamına karşı çıkmışsa bir alt göreve ve başka bir mahkemeye atanmış.

Kim tutukluluğun devamı konusunda ısrarcı olmuş, hiçbir kanıt, tanık, belgeye itibar etmemişse mahkeme başkanlığına getirilmiş. Bu, diğerlerine de uyarıdır. Artık herkes anlasın ki onlar orada suç-ceza ilişkisi nedeniyle tutuklu değil. Hatta Silivri’deki son uygulama: İzleyici bölümünün önüne kilitli metal bariyerler konulmuş ki sanıklara en fazla 5 metre yaklaşılabilinsin. Biraz daha eziyet! Neyin ne olduğu bilinsin diye not düşüyorum.

Türk-Fransız dostluğu

Fransızlar “Türkler, Ermenilere soykırım uygulamamıştır” diyene ceza verecek bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Böyle saçma yasa mı olur, inanç ve fikre nasıl karışılır, hem de sözümona demokrasi ve insan hakları adına? Sarkozy’nin Türkiye’den hoşlanmadığı ve intikam almak istediği malum. Bu, bütün Fransızlar hoşlanmıyor demek değil.

Aksine, Fransızlar şimdiki kadar Türkleri, İstanbul’u sevmemişti. Türkçe bilen diplomatlar, başta Fransa’nın İstanbul Büyükelçisi, İstanbul Başkonsolosu Magro tam bir Türk dostu ve onların da çabasıyla ilişkiler ne kadar sıcak. Fransa-Türkiye iş ilişkileri de gayet iyi. Zaten halklar dost, baştakiler itişiyor! Hatta Yaşar Kemal’e en büyük Fransız nişanı daha yeni verildi. Bunları bir kalemde silip de Libya’da petrol kuyuları kavgasına Türk-Fransız dostluğunu kurban etmemek lazım. Sarkozy bu yasayı çıkarsa da muhtemelen bir daha seçilemeyecek ve buna en çok Fransızlar memnun olacak! Ayrıca “Türkiye, Ermeni soykırımı uygulamamıştır” diyen Mehmet Perinçek’i biz de hapse atmış bulunuyoruz!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder