Bilal Emin Turan Raflarda fiyat artışını önleyecek ikili formül: 1- Kooperatiflere destek, 2- Gıda atığıyla mücadele
HABERİ PAYLAŞ

Raflarda fiyat artışını önleyecek ikili formül: 1- Kooperatiflere destek, 2- Gıda atığıyla mücadele

Gıda fiyatlarındaki yükselişin sebeplerinde artan girdi fiyatları yani maliyet enflasyonu başı çekiyor. Fiyat artışının önüne geçmek için tarımsal kalkınmayı desteklemenin önemine dikkat çeken Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, bunun da yolunun kooperatifçiliği yaygınlaştırmak ve gıda atıklarıyla mücadeleden geçtiğini söyledi.

Raflarda fiyat artışını önleyecek ikili formül: 1- Kooperatiflere destek, 2- Gıda atığıyla mücadele

MALİYETLER TETİKLİYOR

Kuraklık ve iklim değişikliği son yıllarda en çok tarımı yani gıda fiyatlarını vurdu. Fiyatı yükselten tek neden iklim değil. Üretimde kullanılan araç ve gereçlere gelen zamlar yani maliyet artışı ve ürün tedarik sürecindeki zayiatlar da fiyat artışında hatırı sayılır ölçüde etkili. Bu konularda neler yapılabileceğini Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç ile konuştuk.

Haberin Devamı

DOĞRU FİYAT VE KALİTE

“Maliyet enflasyonunun ve gıda fiyatlarındaki artışın önüne geçmek için önemli bir kilit noktamız var; o da tarımsal kalkınmayı desteklemek” diyen Alkaç, bunun da en önemli adımlarından birinin ‘kooperatifçilik’ olduğunu söyledi. Deniz Alkaç, “Kooperatifçiliğin yaygınlaştırılarak yerli üretimin güçlendirilmesi halinde gıda ürünlerinin doğru fiyat, kalite ve performans ilişkisiyle sunulabileceğine inanıyoruz” dedi.

ARACISIZ TEDARİK İMKANI

Kooperatifler, perakendecilerle direkt buluşabiliyor. Dolayısıyla tarla-market fiyat farkı en aza iniyor. Bu olumlu etkisine rağmen maalesef Türkiye’de kooperatifçilik istenen seviyede değil. Deniz Alkaç’ın verdiği bilgiye göre; kooperatiflere katılım oranları İrlanda’da yüzde 70, Finlandiya’da yüzde 60, Avusturya’da yüzde 58 seviyesindeyken Türkiye’de bu oran yüzde 10 civarında. Yani almamız gereken epey yol var.

800’ÜYLE İŞBİRLİĞİ

Kooperatifçiliğin gelişimi ve Avrupa ülkelerindeki seviyeye ulaşması için eğitimler verdiklerini aktaran Deniz Alkaç, ürün alım garantisiyle de destek sağladıklarını vurguladı. Alkaç, şöyle devam etti: “Tarım Kredi Kooperatifi’nin logolu meyve sebze ürünlerini satan ilk noktayız. Bugün itibarıyla sistemimizde yer alan 800’ün üzerinde yerli üretici, üretici örgütü, tedarikçi ve kooperatifle işbirliği içindeyiz. Sezona bağlı olarak meyve sebzenin yüzde 25-30’unu kooperatiflerden alıyoruz. Yerli tohum kullanıldığında yüzde 100 alım garantisi sunuyoruz.”

Haberin Devamı

26 MİLYON TON ÇÖP

Gıda enflasyonu söz konusu olduğunda öne çıkan diğer bir konu ise ‘gıda atıkları’ oluyor. Türkiye’nin yıllık gıda üretiminin 115 milyon tonu aştığına işaret eden Deniz Alkaç, şu detaylara dikkat çekti: “Depolama, işleme, ambalajlama, dağıtım ve tüketim sürecinde ortaya çıkan kayıp ve atıklar yıllık 26 milyon ton civarında. Türkiye’de her yıl yaklaşık 49 milyon ton yaş meyve sebze üretiliyor.

Meyve sebze, hasattan raflarda sergilemeye kadar uzanan tedarik zinciri boyunca kötü koşullara maruz kalması nedeniyle yüzde 25-40 arası kayba uğruyor. Bu da yıllık meyve sebze ihracatımızın 4 katı. Üstelik bu kayıplar Türkiye’deki gıda maliyetlerini de önemli ölçüde etkiliyor. Artan gıda maliyetleri ekonomiyi de olumsuz etkilediği için konuyla ilgili tüm paydaşlarla birlikte adım atmak büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Bu kapsamda biz de doğru ambalaj kullanımına, lojistik uzmanlığımızla soğuk zincir koruma sistemi uygulamamızdan hidrofonik üretime kadar birçok alanda çiftçilerimize destek oluyor, tedarik süreçlerinde atıkların önüne geçiyoruz.”

GIDA HİLESİNE KARŞI 3 YILDA 4 BİN ANALİZ

Gıdada olası hileye karşı etkin mücadele verdiklerini belirten Deniz Alkaç, “Bu kapsamda dünyada ve Türkiye’de gıda tağşiş (hile) ve taklit potansiyeli olan ve olabilecek bütün ürünleri incelemeye aldık. Sadece 2017-2020 arasında tağşiş kapsamında yaptığımız ürün analizi 4 bini buluyor. Bu analizleri tüm yıl boyunca aralıksız sürdürüyoruz. Okulların açılmasıyla da birlikte eğitim için ihtiyaç duyulacak 1000’i aşkın ürün, zararlı kimyasallar, ağır metaller gibi alanlarda 90 parametrede test ediliyor” diye konuştu.

BALIK HANGİ DENİZDEN GELİYOR?

Balık sezonunun başlamasıyla birlikte Metro Türkiye’nin balıkları tüketicilerle ağdan sofraya gerçekleştirdiği kontroller ve sunduğu izlenebilirlik çözümleri ile güvenle buluşturduklarının altını çizen Deniz Alkaç, şunları söyledi: “Tüketici deniz balıklarının hangi denizde, hangi tarihte avlandığını ve tedarik sürecini izleyebiliyor. Ayrıca balıkları kurşun, kadmiyum ve cıva analizlerine tabi tutuyoruz.”

Raflarda fiyat artışını önleyecek ikili formül: 1- Kooperatiflere destek, 2- Gıda atığıyla mücadele

DÜN DEREYE DÖKÜLEN SARIMSAK BUGÜN HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULDU

  • Tarımsal kalkınmada ‘coğrafi işaretli ürünler’ de oldukça önemli. Bu ürünlerin dünyada yıllık 200 milyar dolar, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ise 90 milyar doların üzerinde katma değer oluşturduğunu belirten Deniz Alkaç, “Tüm Avrupa ülkelerinde toplam coğrafi işaretli ürün sayısı 3 bin 500. Türkiye’de ise 2 bin 500-3 bin arası potansiyel ürün var. Bunlardan sadece 795’i tescilli. 165 adet coğrafi işaretli ve aday ürünü raflarımızda müşterilerimiz ile buluşturuyoruz. 2012’den bu yana coğrafi işaretli ürünleri destekleyerek unutulmaya yüz tutmuş ürünleri tekrar gün ışığına çıkarıyoruz” diye konuştu.
  • Bu konuda Taşköprü Sarımsağı’nı örnek gösteren Alkaç, şunları söyledi: “Daha fazla ürün veren Çin sarımsağı tercih edilince Taşköprü Sarımsağı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. ‘Türk mutfağı sarımsaksız olmaz dedik’ ve özel bir proje gerçekleştirdik. Proje 4 bin aileye ulaştı. Alım sözü ve eğitimler verdik. Taşköprülü üreticilerin ‘para etmiyor’ düşüncesiyle dün dereye döktükleri yerli sarımsak, bugün hak ettiği değeri buldu. Ayrıca restoranların menülerine daha fazla coğrafi işaretli ürünün girmesi için farkındalık çalışmaları yapıyoruz.”

Raflarda fiyat artışını önleyecek ikili formül: 1- Kooperatiflere destek, 2- Gıda atığıyla mücadele

TARLADAN TABAĞA YAKIN TAKİP

Pandemiyle tüketiciler daha sağlıklı, güvenilir gıdalara yöneldi. Tüketiciler aynı zamanda gıdanın sofraya gelene kadarki sürecini öğrenmek istiyor. Bu konuda 2014’ten beri birçok proje geliştirdiklerini belirten Deniz Alkaç, “Son olarak ‘Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen’ diyerek bu yıl ‘Tabağında ne var?’ hareketimizi de başlattık. Bu hareketimizle et, balık, bal ve meyve, sebze ürünlerimizde yüzde 100 izlenebilirlik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda hem işletmelere hem de son tüketicilere ürünlerin üretim süreçleri hakkında nasıl bilgi alabilecekleri konusunda yol gösteriyoruz” dedi.

İlandır

Sıradaki haber yükleniyor...
holder