Deniz Sarıhanlıoğlu

10 Mart 2024, Pazar 07:00

Mart dokuzu

Sevgili dünlük, hayatta bizi mutlu eden, ilham veren, yarının bugünden daha güzel geçmesi için enerji sağlayan olaylara odaklanmayı seçiyorum! Günlerdir düşünüyorum da, masmavi gökyüzünün altında hep birlikte yaşayıp giderken, hem kendi hayatlarımızı hem başkalarınınkini nasıl iyileştiririz? Bizler, temel ihtiyaçları için çalışan, çabalayan, iyiliği, güzelliği isteyen insanlar olmaktan neden bazen vazgeçiyoruz? Gördüğü manzara karşısında biraz fazla durup, derdini tasasını oracıkta bırakan ve sevdiklerine koşan biri olmak bu kadar zor mu? Kendi adıma söylemeliyim ki, meşguliyetlerimi “iyi olmaya” adıyorum.

DOĞAL SOFRA

Okumak, izlemek, dinlemek, görmek ve bilmek için güzelliği seçiyorum. Kentimde cesur kadın ve adamları da görünce umudum artıyor. Yeni bir hayat kurmaktan çekinmeyen insanlara bayılıyorum. Yaşantısının bir bölümünü ya da tamamını doğada geçirenlere ise apayrı saygı duyuyorum. Son dönemde oldukça yaygınlaşan karavan hayatı üzerine konuşalım istiyorum bugün. Çok sevdiğim “Yüzyüzeyken Konuşuruz” grubunun şarkısında olduğu gibi; “Bize biraz umut lazım, diyalog lazım, karavan lazım.” diyor! Ben size bugün bahara yakışan bir öneri ile geliyorum; Mart Dokuzu Urla Ot Bayramı! Çok sevdiğimiz Urla, yılın her zamanı gidilmeyi hak ediyor. Ancak bu zamanlar doğa uyanırken yapılacak harika şeylerin sayısı artıyor. Doğal Sofra Urla Derneği, bu yıl 11. kez ‘’Yenilebilir, Sürdürülebilir ve Zehirsiz otlar’’ temasıyla 09-10 Mart tarihlerinde organize ediliyor. Her yıl sadece Urla’dan değil İzmir’in tüm ilçelerinden ve İzmir dışından da yoğun bir katılımın olduğu Mart Dokuzu Urla Ot Bayramı, gelenlere; zengin, deneyimsel, öğretici ve eğlenceli bir program sunuyor.

ZENGİN URLA

Yenilebilir Urla otlarının ve Urla otlarıyla yapılan yöresel yemeklerin satıldığı stantlar, Ot Bayramı’nın gerçekleşeceği her iki gün de açık olacak. Ot bayramı, tarihi ve kültürel gezilere, atölyelere, söyleşilere, kır gezisi ve otları tanıma etkinliklerine, çocuklar için aktivitelere, yarışmalara, sergilere, konser ve halk oyunlarına sahne olacak.

‘’Doğal Sofra Urla’’, Urla’nın ekolojik, tarımsal zenginliklerini, geleneksel mutfağını ve yeme içme kültürünü korumak, sürdürmek ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla çalışan bir gönüllü topluluğu iken 2023 yılı içinde, Bilge Bengisu Öğünlü başkanlığında dernekleşmiş. Sürdürülebilir bölgesel kalkınma, sürdürülebilir tarım gibi konularda sosyal sorumluluk projelerine katkı koymaya çalışarak yeniden geleneksel ve çok çeşitli beslenmeyi, sezonunda tüketilen gıdayı öne çıkarmayı, yerel üretici ve esnafı kalkındırmayı hedefliyor. Sürdürülebilirliğe sadece ekonomi olarak değil çevre ve toplumu da kapsayan bir pencereden bakan Doğal Sofra Urla Derneği, bu topraklarda hala sahip olduğumuz doğal mirasımızı doğru kullanarak amaca ulaşabileceğimiz konusunda farkındalık oluşturmak ve bu mirası geleceğe taşımak istiyor.

NELER OLACAK?

Mart Dokuzu Urla Ot Bayramı” kapsamında Urla Belediyesi Kent Tarihi ve Arşivi’nde İzmir Ekonomi Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü akademik kadrosu tarafından hazırlanan “Crafted-Nature” adını taşıyan karma sergi açılacak. Sergide sanatçılar Elvan Özkavruk Adanır, Dilek Himam Er, Duygu Ebru Öngen Corsini, Elif Tekcan, Jörn Fröhlich, Angela Burns, Begüm Yazar, Şölen Kipöz, Derya Irkdaş Doğu, Filiz Özbengi Uslu, Başak Süller Zor’un eserleri yer alacak. Sergi 15 Mart 2024 gününe kadar açık kalacak. “Mart Dokuzu Urla Ot Bayramı”nın ana etkinlik alanı Cumhuriyet Meydanı olacak. Etkinlik kapsamında ot tanıma gezisi, tıbbi aromatik bitkiler sabun atölyesi, kompost atölyesi, gastronomi ve mutfak sanatları yemek atölyesi de düzenlenecek. Etkinlik sırasında ot yarışması ödül töreni de düzenlenecek.

01 Mart 2024, Cuma 07:00

Bu güzel havalar

Sevgili dünlük, ne diyor şair; “Beni bu güzel havalar mahvetti, böyle havada istifa ettim evkaftaki memuriyetimden…” Öyle doğru ki bu his! Güzel havaların insan üstünde, alıp uzaklara sürükleyici bir etkisi olduğu kesin bence. Kaldı ki yollara sürüklenme de iyidir çünkü yol iyileştirir, şifa verir, mutlu eder, bedeni çalıştırır, kafayı yorar, anlamsız sürtüşmelerden uzaklaştırır, öğretir, dindirir, büyütür, yeni insanlar çıkarır karşına, yol öğretmendir, doktordur ve dosttur. Bazen işten güçten uzun uzak yollara düşememek ise, şehrimizin küçük köylerini keşfetmeyi öğretebilir. Bu aralar bol güneşli erken bahar havasının tadını çıkarıyoruz. Manzara güzel kahve sıcaksa daha ne isterim? Haydi minik bir köye doğru yola çıkalım!

YELKİ KÖYÜ

Ne zamandır aklımdaydı. Güzelbahçe ve Seferihisar arasına saklanmış bu tatlılar tatlısı minicik köye gitmeyi çok istiyordum. Köy diyorum ama mahalle ve sonunda kendisiyle tanıştım, tanıştığıma da elbette çok memnun oldum. Beyaz kireç boyalı evleri, sokak sıra boyu turunç ağaçları, şirin meydanı, muhtarlık köy evi ve tertemiz camisiyle karşıladı beni Yelki. Sokakta bisiklet binen çocuklar, kapı önü mis gibi, sohbete dalmış, güler yüzlü kadınlar, her geleni keyifle karşılayan esnaf, ilk andan iyi hissettirdi bana kendimi. Yelki; Güzelbahçe ilçesine bağlı bir mahalle aslında. Günümüz itibarıyla 5.410 kişilik nüfusa sahip.

NE YAPILIR?

Daha çok, şehrin gürültüsünden kalabalığından uzaklaşmak isteyenlerin yerleştiğini gördüm. Sanatçılar, evden çalışan beyaz yakalılar ve emeklilik hayatına geçiş yapanlar yaşıyor köyde.

Hal böyle olunca, köyün modern yüzü de çıkmış ortaya. Sokaklarında gezerken, Alaçatı, Cunda, Urla hissi verdi bana. Gelişmeye açık, bence gelecek yıllarda, restoran ve butik otellerin de bolca konumlanabileceği, küçük bir turizm noktası olmaya aday. Yelki’ye gitme nedenlerimden biri, baharın gelişiyle birlikte botaniğe merak sarmam oldu. Yelki meydanında yer alan nefis bir botanik cafe var, görür görmez vuruldum. Yüzlerce çeşit bitkinin, tasarım ev ve bahçe ürünlerinin, mis kokulu taze kahvenin ve tatlıların olduğu bir yer.

Coşkuyla canlanan doğayı, evlerimize taşımak keyifli oluyor. Ayrıca “Bitki ve çiçekleri çok seviyorum ama nasıl yetiştirip korayacağımı bilemiyorum?” diyenler için de mucize önerileri ile yardıma koşuyorlar. Ayrıca köydeki kahvelerden, istediğinize oturup, traktör tepesine tünemiş horozun gürültüsüne aldırış etmeden, keyifle kurulmuş yaşamları izleyebilir, kitap okuyabilir ve geleceğe dair hayaller kurabilirsiniz. Cumartesi günleri kurulam pazardan taze otlar, ekmekler, zeytinyağlı yaprak sarması, çeşit çeşit börek de almak mümkün. Bu pazarın içinden aldıklarınızla evinize lezzet ve keyif taşıyabilirsiniz.

NASIL GİDİLİR?

16 Şubat 2024, Cuma 07:00

Küçük ay

Sevgili dünlük, yılın en küçük ayındayız. Küçük ama aşktan söz edecek kadar cesur! Kısa oluşuyla da üzmeyen bir ay. Sonrasında gelecek “dert ayı” öncesi bizleri sakinleştirmek, dinginleştirmek ve dinlendirmek için var gibi! Şubat üstüne hiç bu kadar uzun konuşulmuş mudur bilmem. Zaten ağızı var dili yok, kendi küçük, sorun çıkarmaz diye geride kalmıştır, öyle insanlar da vardır, hemen aklınıza gelir çevrenizden. Bu küçük ay bitmeden size önerilerim de var elbette. Annesi ünlü olan çocuklara benzettiğim dört köyden bahsedeceğim.
Çeşme’nin köylerinden…

GERMİYAN KÖYÜ

Başta, Çeşmelilerin ekşi maya ile yapılan ve odun ateşinde pişirilen Germiyan Ekmeği, bu köye ait bir kültürel değer. Bu lezzetli ve yöresel ekmeğin yaratıcısı olan Germiyan Köyü, bembeyaz evlerinin duvarlarından sarkan renkli çiçekleri ile bilinen nefis bir köy! Türlü çiçek ve baykuş, flamingo, salyangoz desenli duvarları ile şenlenmiş olan bu köy, bölge halkının güler yüzlü ve misafirperver tavırları eşlik ediyor. Sakinliği, sessizliği destekleyen Germiyan Köyü, pozitif enerji ve umut yayan bir köydür, mutlaka görmelisiniz.

ILDIR KÖYÜ

Ildır Köyü, Çeşme’nin en popüler köyüdür desem yeri var! Ildırı, eski bir balıkçı kasabası. Çeşme’nin kalabalık sokaklarını teğet geçen bu köy, sıcak kanlı insanları ve benzersiz güzellikteki doğası ile tam anlamıyla bir ege köyüdür. Eşsiz güzellikteki gün batımlarını anlatacak kelimeleri bulmak zor. Balıkçı köyünün tabiki sıra sıra balıkçıları da olur. Bu lokantalarda tazecik balıkları, leziz mezeleri ve çıtır çıtır ege otlarını bulabilirsiniz.

KARAKÖY

Terk edilmiş, hüzünlü bir köy Karaköy. Neredeyse hiç bilinmiyor. 1950’li yıllarda su yokluğu ve ulaşımın zorluğu köyün yalnızlaşmasına neden olmuş. Alaçatı’nın tepe taraflarındaki köyde günümüzde çok çok az kişi yaşıyor. Ayrıca Karaköy’ün, bölgede bulunan yazıtlar ve kalıntılara bağlı olarak 4 bin yıl öncesine dayandığı kabul ediliyor. İlk Türk köylerinden biri olarak kabul edilen Karaköy’de gelecekte ne gibi düzenlemeler yapılacağını merakla takip edeceğim.

02 Şubat 2024, Cuma 07:00

Kış sevenler derneği

Sevgili dünlük, kocaman Ocak ayını bitirdik ve kış sevenler derneği üyelerinin mutluluğu gözlerinden okunmakta! Bu buz gibi havalara bayılıyorlar ve ben buna çok şaşırıyorun ama normalinde seyretmeyen havalar beni de oldukça endişelendirmişti. Şimdilerde ise bu havaya uyanmak beni de çok mutlu ediyor. Hatta bu sabah uyandığımda, bahçemin ağaçlarından birini eline geçirmiş ve benim gibi neşeli olmakta ısrarcı bir kuşla selamlaştım. Öyle güzel ötüyordu ki, aklıma, pervasız tatlı bir yaz gününü getirdi. Sanki gökyüzü de iyi şeylere vesile olacak gibiydi. Biliyor musunuz, dünya ve hayatla her gün yeniden tanışabilir ve tanıştığımıza memnun olabiliriz. Bu tanışmanın en iyi yolu bence yürümek. “E peki nerelerde yürüyelim?” derseniz, manzarası keyifli yürüyüş rotalarımı hemen listeliyorum sizin için.

FULA DAĞI

Foça Kozbeyli köyünü, artık duymayan kalmamıştır.

Köy meydanında yapılan kahvaltıları, dibek kahvesi, kasapları ve taş evleri ile özellikle son yıllarda oldukça popüler Kozbeyli. Ancak köyün tepesinde yükselen Fula dağı pek bilinmiyor. Üstelik bu dağın içinde 16 kilometrelik, oldukça keyifli bir bisiklet ve yürüyüş yolu var. Kozbeyli, Cenevizliler döneminde ekonomik değeriyle öne çıkan Fula Dağı’nın kuzeydoğu eteklerinde, Ortaçağ’da bu kıyıları tehdit eden korsan akınlarına karşı korunaklı bir tepenin üzerinde kurulmuş. Dağdan beslenen su kaynaklarıyla hayat bulan köyün doğası, sizi hemen içine çekiveriyor. Sıra sıra mis gibi çamların arasından, tertemiz havayı içinize çekebilirsiniz. Böyle doğa yürüyüşlerinde, tepelere tırmandıkça, manzaranın güzelliği gitgide artıyor. Yanınıza mutlaka termosla çay ya da kahve alın. Fula’nın tepesinden, Yeni Foça ve Ege denizini izlemeye doyamayacaksınız.

BALÇOVA TERAPİ ORMANI

Balçova’da yaşayanların çok şanslı olduğunu düşünen sadece ben değilimdir sanırım. Her geçişimde bayılırım o yemyeşil çamlarla kaplı semte. Peki daha önce Balçova Terapi Ormanı’nı duymuş muydunuz? Henüz keşfetmemiş olanlar için, bir kaç bilgi vermeliyim. Girişi ücretsiz. Yürüyüş parkuru olarak, çok kolay bir parkur olduğu söylenemez. Dik yokuşlara sahip noktaları var. Hatta ilk 500 metresi en zor kısmı diyebilirim. O kısmı geçtikten sonra daha kolay bir yürüyüş parkuru sizi bekliyor. Oturup dinlenebileceğiniz bank ve etrafında çeşmeler var. Biraz daha ilerledikten sonra, piknik masaları ve körfez manzarası ile karşılaşacaksınız. En üst noktada ise eşsiz baraj manzarasını izlemenin keyfi bambaşka. Her zaman önerdiğim gibi, sırt çantanızda küçük bir termosla kahve ve sandviç tarzı atıştırmalık almak en güzeli. Doğanın sesini dinlemek, fotoğraf çekmek, gürültüden ve kalabalıktan uzaklaşmak için mutlaka Balçova Terapi Ormanı’na gitmelisiniz. Terapi Ormanı’na gitmek için özel araç şart değil. Tek yapmanız gereken, Fahrettin Altay’dan belediye otobüsüne veya minibüse binmek. Yaklaşık on beş dakikalık kısa bir yolculuğun ardından Balçova
Termal Otel’e giden caddenin başında inebilirsiniz. Sonrası bolca keyif.

 

26 Ocak 2024, Cuma 07:00

Neşeli ara tatil

Sevgili dünlük, bakınız okullar tatil oldu bile. Şimdi iki hafta boyunca çoluk çocuk hepimiz plan program peşindeyiz. Üstelik, biz İzmirlilerin termometresi doğuştan sıcağa ayarlı, yani bizi biraz zor günler bekliyor. Öncelikle, bizim kış nedir tam olarak anlayamayan zihinlerimize, acilen, “gerçekten kalın kazak nedir?” “Atkı, boyuna nasıl sarılır?” “Eldiven nereden satın alınır?” gibi konularda eğitime ihtiyacımız var. Zira bu konulara, kesinlikle hakim değiliz. Şu aralar en büyük sorunumuz, balkonda oturamamak mesela. Evde nasıl vakit geçirilir, bilmiyoruz ki! Kışı atlatıp, bahara kavuşmak hepimizin hayallerini süslüyor. Peki bu üşüme halinin, keyife çevrilme olasılığı var mıdır? Bu hafta önerilerim özellikle sömestir sebebiyle bu yönde olacak.

İZMİR KÜLTÜR SANAT FABRİKASI

Henüz keşfetmediyseniz, İzmir Kültür Sanat Fabrikası; Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, İzmir Resim ve Heykel Müzesi, Atatürk İhtisas Kütüphanesi, Alsancak Halk Kütüphanesi, Türk Dünyası Müzik İhtisas Kütüphanesi, sanat ve eğitim atölyeleri, açık hava sineması, sergi alanları ve geniş peyzaj alanıyla kentin kültür ve sanat yaşamına yön verecek nitelikte yeni nesil bir kültür sanat merkezi. Çocuklarla mutlaka gidilmesi gereken harika bir yer! Geçmişi 19. yüzyılın sonlarına dek uzanan Alsancak Tekel Fabrikası aslına uygun restorasyon, renovasyon ve yeniden inşa çalışmalarının ardından İzmir’de kültür-sanat ve yaşamın yeni adresi, İzmir Kültür Sanat Fabrikası olarak hayat buldu. Her yaştan kentli, sanatsever, yerli ve yabancı turisti keyifli bir tarih, kültür ve sanat yolculuğuna davet eden müzelerde kentin ve bölgenin tarihine ışık tutan arkeolojik buluntuları, yöre insanının gündelik yaşamına yönelik etnografik kültürel mirası, Tanzimat Dönemi’nden günümüze resim, heykel ve seramik sanatının önde gelen örneklerini keşfetmek mümkün. Müzeler, geleneksel ile dijitali buluşturan yeni nesil müzecilik anlayışına göre hazırlanmış tematik sergileriyle tüm ziyaretçilerine yeni  ve farklı bir müze deneyimi sunuyor.

Güzel çocuklarımızın en sevdiği nedir diye düşünsek akıla ilk olarak oyun ve oyuncak gelir. Oyuncakların tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu da söylenebilir. İnsanoğlu varoluşundan itibaren oyuncak üretmiş ve bunları kullanmıştır.

ÜMRAN BARADAN ÇOCUK MÜZESİ

İnsanların bu tür nesnelere neden ihtiyaç duyduğunu müze bilimci Antony BURTON “Oyuncakların en büyük çekiciliği, dünyayı bize minyatür halinde göstermeleridir” sözleriyle açıklıyor. Eski Mısır, Yunan ve Roma çevrelerindeki kazılarda bulunan oyuncakların çoğu bu çağlarda çocukların hangi oyunları oynadığını göstermesi açısından önemli birer belge niteliği taşıyor. İzmir Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi’nin temelleri 2004 yılında dünyaca ünlü seramik sanatçımız Ümran Baradan tarafından atılmış. Sanatçı dünyanın çeşitli ülkelerinden edindiği oyuncaklar ve düzenlediği yarışmalarda
derece kazanan yetenekli çocukların yaptığı eserler ile bir koleksiyon oluşturmuştur.

15 Aralık 2023, Cuma 07:00

Yılın kırmızı yeşil beyaz zamanı

Sevgili dünlük, geldik yılın en yeşil, beyaz ve kırmızılı günlerine. Sokaklar, mağazalar süslendi bile. Havanın soğumasıyla aynı zamana denk gelen bu renklenme hali beni çok mutlu ediyor. İzleyecek güzel manzaralar, dinlenecek umut veren şarkılar, gelecek yıl için alacağımız kararlarda, çok ilham verici olabiliyor. Bu zamanlarda, kendimize dönüp bizi en mutlu eden anları yeniden hatırlamayı çok faydalı buluyorum.

HEDİYELEŞMEK

Bize iyi gelenler dosyasını çekip aldığımız o arşiv rafı, hafızamız aslında! İyi gelenleri büyütmek, kötü hissettirenleri göndermek yine sadece ama sadece bizlerin elinde. Bu yıl kendini nasıl görmek istediğini hayal et ve gereklerini yapmaya başla. Ben bu yıl sürdürülebilirlik üzerine daha çok düşünmeye başladım örneğin. O nedenle de alacağım yeni yıl hediyelerini hep doğaya ait, ileri dönüşüm projelerinden seçmeyi hayal ediyorum. Hediye almayı da, vermeyi de çok sevenlerdenim. Bir kişiyi ne kadar iyi tanıdığınıza dair çok şey anlatır hediyeleşmek. Ömrü mutfakta geçen birine tabak çanak almaktansa, işini kolaylaştıracak, elinin altında hayat kurtaran bir güzellik düşünmek gibi! Konser bileti, sinema bileti, uçak bileti de çok iyi fikir bence. “Seni önemsiyorum, ihtiyaçlarını sen unutsan da ben unutmuyorum.” demenin zarif bir yolu.

NEREYE BAKALIM?

Maddi değeri ne olursa olsun, “bendeki değerin bu” diyebilmek. Çok istediği bir çiçeğin saksıdaki hali, sevdiği grubun çerçeveli albüm kapağı, bir kitabın eski baskısı, hayranı olduğu birinin fotoğrafı, daima iyi hissettirir. Bana en çok sorulanların başında, “nereden hediye bakalım?” Örneğin “Sevgi Yolu” hala nefis bir tercih, diğer yandan Alsancak’ın arka sokakları sahaflarla dolu, antikacılar, ikinci el dükkanları, minik seramik atölyeleri de orada.

YENİ YIL PAZARLARI

Sizin için şehirdeki bazı yeni yıl pazarlarını da listeledim.

* 14-15-16 Aralık tarihlerinde Alsancak Fransız Kültür Merkezi’nde yılbaşı hediye pazarı

17 Kasım 2023, Cuma 07:00

Bulut kaşıklamak

Sevgili dünlük, çam ağaçları, tarçınlı salepler, vanilyalı kurabiyeler. Evet yılın o son demleri geldi. Peki biz ne istiyoruz yeni yıldan? Dahası kendimizden ne istiyoruz? Ben birilerinden beklemek yerine kendime yenilikler eklemeyi çoktan öğrenmiş biri olarak size de aynısını tavsiye ediyorum. Öyle laf olsun, satır dolsun diye değil, ciddi ciddi tavsiye ediyorum. Mutlu olmak iyi hissetmek için kocaman nedenler aramaya da gerek yok! Hayat, kendin için istediklerini, başkaları için de yürekten dileğinde güzelleşmeye başlıyor. Bu yıl daha iyi insanlar olmakta, yolumuz açık, zorumuz kolay olsun. Hayattan keyif almak için elimizden geleni ardımıza koymayalım, sonbahardan kışa geçerken her gördüğümüz güneşe sarılalım, bulutları kaşıklayalım.

KARAGÖL

Yamanlar dağına hiç tırmandınız mı? Sağlı sollu dev çam ağaçlarının içinden döne döne çıktınız mı? İzmir körfezinin gün doğumunu ya da gün batımını izlediniz mi oralardan? Eğer şimdiye dek yapmadıysanız hemen alın notlarınızı, çünkü eşsiz bir doğa güzelliği karşılayacak sizi, tertemiz havasıyla. İzmir kent merkezine 40 km., Karşıyaka’ya ise 27 km. Karagöl, kamp, piknik ve doğa yürüyüşü yapmak için harika bir seçenek.

Göl çevresinde tertemiz ahşap masalar, iki market, kamp alanı, çeşmeler, çocuk parkı ve tuvaletler de mevcut. Kamp alanında çadır kurabilir, güvenli alanda kamp ateşi yakabilir, keyifli bir doğa macerası deneyimleyebilirsiniz. Gölün içinde, kazlar ve ördekler size eşlik eder. Sapsarı çiçeklerin içinde baharı kucaklayabilirsiniz. Bir diğer önemli notum ise, telefonların çekmiyor oluşu. Hiç bir gsm operatörü çekmiyor, böylece internetten ve telefon görüşmelerinden izole olup orada oldunuz sürece kendinize ve sevdiklerinize kalıyorsunuz. Yanınızda her ne istiyorsanız mutlaka götürün. Yağından, tuzuna, ekmeğinden, içeceğine. Keyfi bölüp şehir merkezine dönmek olanaksınız. Çocuklarınızla gidin, temiz havayı ciğerlerine çeksinler. Bu rotayı çok seveceksiniz.

İZMİR KUŞ CENNETİ

İçinde bulunduğumu günler, göçlerin başladığı zamanlar oluyor. 18 Ekim’de başlayan kırlangıç fırtınası günlerce sürüyor. İzmir Kuş Cenneti ise, Çamaltı Tuzlası sınırları içindeki 40 bin hektarlık yüzölçümlü Gediz Deltası ve günümüz verileriyle 289 kuş türünün bulunduğu alan, kış aylarında da yüz bine yakın su kuşunu konuk ediyor. Türkiye’de flamingoların ürediği iki alandan biri olan İzmir Kuş Cenneti’nde 30 bin kadar flamingo da var. Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan tepeli pelikan da aynı alanda ürüyor. Yaban kedisi, domuzu ve tilkisinin yaşamını sürdürdüğü Gediz Deltası ekolojik yanıyla da; Ramsar Alanı, 1. Derece Doğal Sit Alanı ve Yaban Hayatını Koruma gibi ulusal ve uluslararası birden fazla koruma statüsüne sahip. Sonbaharın renklerini keyifle izleyebileceğiniz bu harika yere mutlaka gitmişsinizdir ama şimdi gidip bir akşamüstü geçirmenin tam zamanıdır bence.

05 Kasım 2023, Pazar 07:00

Ah benim tez canım

Sevgili dünlük, nasıl da gurur dolu, canlı, renkli, şölen gibi bir haftayı geride bıraktık. Artık cumhuriyetinizin ikinci yüzyılının, ilk günlerindeyiz. Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, tüm canlıların hür ve huzurla yaşayabildiği bu sisteme sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini bir kez daha anlamış bulunuyoruz. Ülkemiz güzel, şehrimiz çok güzel, köylerimize, kasabalarımıza şiirler şarkılar yazılır. Ben bu hafta öyle dolu ceplerle geldim ki, gezip gördüklerimi sizinle paylaşmak için kalbim kuş gibi çırpınıyor. Bildim sandıklarımı bilmediğim, gördüm sandıklarımın eksik kaldığı, koştur koştur gezmekten vazgeçemediğim “Ah benim deli kızım, ah benim tez canım!” diye diye aldım notlarımı, başlıyorum paylaşmaya!

RAGIP PAŞA DALYANI

İzmir’in orta yerinde ıssız bir ada  olduğunu biliyor muydunuz? Bence bilenlerin sayısı, bilmeyenlerden azdır. Elbette bu dalyana ancak deniz yolu ile ulaşılıyor olması buranın az bilinmesinin en büyük nedeni. Diğer yandan müdavimleri; balıkçılar, martılar, flamingolar ve bin çeşit canlı türü! Dalyanın dip duvarları 2000 ve 2012 yıllarında iç ve dış körfez arasındaki doğal akıntıyı önlemesi, dere ağızlarında rüsubat birikimini artırması ve Körfez’e balık girişini engellemesi nedeniyle yıkılmış. Bu yaşımda ilk kez   İzdoğa sayesinde ayak basabildiğim dalyana günün ilk saatlerinde yaptığımız büyülü yolculuğu ömrüm boyu unutmayacağım.

HOMA DALYANI

Sasalı Kuş cennetinin devamında bir dalyan olduğunu ve adını biliyordum ama giriş izinim olmadığı için bugüne dek görmek kısmet olmamıştı. Ve biliyoruz ki; Gediz Nehri’nin on binlerce yılda taşıdığı alüvyonların İzmir Körfezi’nde birikmesiyle oluşan Gediz Deltası, 40 bin hektarlık yüzölçümü ile Doğu Akdeniz’in en büyük deltalarından biri olma özelliğini taşıyor. Çiğli ve Menemen ilçeleri sınırlarında yer alan Gediz Deltası Sulak Alanı (İzmir Kuş Cenneti), tuzcul ve tatlı su ekosistemleri, koylar, tuzlalar ve lagünlerden (dalyan) oluşuyor.

Ramsar Alanı, Yaban Hayatı Koruma Sahası ve Doğal Sit Alanları Koruma statülerini taşıyan ve UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edilmesi için başvuru yapılan delta halen yaklaşık 300 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de allı turna olarak da bilinen flamingoların iki üreme sahasından biri olan bölge, her mevsim çok sayıda su kuşuna yuva oluyor. Yaban hayatı geliştirme sahası olarak belirlenen İzmir’in son dalyanı olma özelliği taşıyan Homa Dalyanı ise bu alandaki büyük bir sahayı kapsıyor. Saha içinde yer alan Çamaltı Tuzlası’nın tuz tavaları, başta flamingolar olmak üzere pek çok kuş türünün besini olan canlıları barındırıyor.

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne eğitim, araştırma ve uygulama amacıyla tahsis edilen Homa Dalyanı’nın, yaban hayatı geliştirme sahası olarak ilan edilmesinin burada yaşayan kuş türlerinin yaşamlarını sürdürebilmesi için önemli olduğu belirtiliyor. Leukai Antik Kenti’ni oluşturan 1. Derece Arkeoloji Sit Alanı Üçtepeler mevkisi, Çamaltı Tuzlası ve dünyanın önde gelen yapay üreme adalarından birinin de içinde yer aldığı Homa Dalyanı’nı görebilmek de benim için unutulmak bir deneyimdi.