Giriş
Bahçeşehir Koleji’nin, final için geldiği orta çağ kenti Bologna, bizi sıcak güneşi ile karşıladı. 5’inci yüzyılda İstanbul doğumlu Aziz Petronio tarafından kurulan bu şehir yüksek kuleleriyle meşhur. Öyle ki 180 taş kulesi ile 12’nci yüzyılın New York’uymuş. 1088’de açılan dünyanın ilk üniversitesi, Bologna Üniversitesi, Dante, Erasmus, Kopernik gibi kişiler yetiştirmiş.
Rönesans’a öncülük etmiş. Büyük bir öğrenci nüfusunu barındıran bu şehirden bir takımın, Bahçeşehir Koleji ile Europe Cup finalinde karşılaşması bu açıdan önemliydi. Türkiye’nin yetiştirdiği önemli filantropist iş adamı Enver Yücel’in kurduğu Bahçeşehir eğitim kurumları, her daldaki başarısını sporda da hissettirdi ve basketbolda 5 yılda mucizeye imza atan bir takım yarattı. Bahçeşehir Koleji ile Reggio Emilia arasındaki müsabaka işte bu duygularla başladı.
RAHAT MAÇI ZORA SOKMAK!
10 bin kişi kapasiteli Unipol Arena’da maça ilgi beklenenden azdı.
İlk çeyrek iyi başladık, Jamar Smith, ve Jamal Jones’un üçlükleriyle psikolojik üstünlük sağladık.
2’nci çeyrek oyun iki dakikada aleyhimize döndü. Rakibin beyni Cinciarini ile Justin Johnson’u durduramadık. Sonra denge kurduk. Karar anında sahneye çıkan Richard Solomon, Langston Hall gibi yıldızlarımızla soyunma odasına 6 sayı farkla gittik.
3’üncü çeyreğe kötü başladık. İlk 4 dakikada sadece bir 3’lük kaydedebildik. Reggio ise 9 sayı buldu. Bundan sonra devreye müthiş savunmamız ve hücumda devleşen Kartal Özmızrak ile Sam Dekker girdi. Bu ikilinin art arda basketleriyle rakip adeta sersemledi. Özmızrak’ın 9 metreden basketi ile 16 sayı farkla son çeyreğe girdik.
4’üncü çeyrek iki takım da ilk 4 dakikada hücumlardan boş döndü. Rakibin en etkili oyuncusu Cinciarini de yoruldu. Farkı 19 sayıya çıkardık. Ardından rakip vites büyüttü. Tam saha baskıya döndü. Bizse çembere gitmeyi unuttuk. Ve son 1.5 dakika fark 1 sayıya kadar indi. Neyse ki Muhammed Baygül’ün üçlüğü bizi kurtardı. Bahçeşehir Koleji, Reggio’dan bir gömlek üstün. Haftaya İstanbul’da seyircimiz önündeyiz. Şampiyonluk çok yakın.
