Mesut Yar - Burada Laf Çok Benim bir aşk hikayem yok!
HABERİ PAYLAŞ

Benim bir aşk hikayem yok!

Gezi Parkı olayları dolayısıyla iki haftadır ekrandan laf çıkmıyor bana. Daha çok TV izleyicisi olarak sürdürüyorum yaşamımı. Gözler ekranda, kulaklar yorumlarda olunca; son zamanlarda bir ismin fazlasıyla telaffuz edildiğinin farkına vardım:

Bir Aşk Hikayesi adlı dizide Korkut’u oynayan ama kendisiyle ilk kez Hürrem’in gizli aşkı Leo olarak tanışmış olduğumuz oyuncu Seçkin Özdemir. Baktım kadın erkek herkes bayılıyor, ben de onunla lafladım... İyi haftalar!

Benim bir aşk hikayem yok

Kızların sevgilisi misin yoksa kızlar mı senin sevgilin?

Haberin Devamı

İyi düşün pis yerden sordum! İkisi de! Hangi taraftan baktığınıza bağlı. Fark ettin mi, hemen kaçtım bu sorudan:)

“Erkek güzeli”, “çok yakışıklı” gibi iltifatlar delikanlıyı bozar mı bir müddet sonra?

Karakter sağlamsa bozmaz, niye bozsun. Ama o rüzgara kapılırsan sıkıntı tabii.

Tiyatro günlerini bilen azdır. Daha doğrusu sahne arkasında yaşadıklarını. Çok eziyet çekmiş adam tipi var sende!

Öyle mi görünüyorum? Evet o süreci pek fazla bilen yok. Askerden geldikten sonra oyuncu arkadaşlarımla ‘Kayıt dışı oyuncular’ adında bir tiyatro gurubu kurduk. Bar komedisi yaptık, birçok oyun oynadık. 2 senem böyle geçti. O dönem maddi olarak sıkıntılı oldu ama manevi olarak bana kattığı şey çok fazla. Ama problem yok, benim önceliğim hiçbir zaman para olmadı, hala değil.

Radyodan görüntülü işlere geçip yırtabilen çok az adam var. Nedir bu işin formülü, vitrin mi?

Ben radyoculuğu basamak olarak görmedim hiçbir zaman. Sevdiğim için yaptım. Radyoculuk yaparken bir yandan üniversitede okudum, ardından oyunculuk eğitimleri aldım. Pek boş durmadım yani. Sonrasında tiyatro, reklam filmleri derken büyük projeler geldi. Daha geç de olabilirdi, daha erken de, olmayabilirdi de. Formülü; istemek, çalışmak, eksiklerini görmek, kendini geliştirmek.

Peki radyo tutkusu devam ediyor mu hala? Bak Okan Bayülgen döndü o mecraya yeniden...

Şu an bir dinleyiciyim sadece. İleride olabilir belki, belli olmaz..

Son işlerinde hep başroldesin. Karakter rolü gelse ‘karaktersiz’ bir adamı oynar mıydın?

Bir süre iş yaptıktan sonra sektör seni bir yerde konumlandırıyor. Ben de son yıllarda ana karakter oynuyorum. Ama ana karakter oynayarak doğmadık anamızın karnından:) Leo ve öncesinde oynadığım karakterler ana karakterler değildi. Seversem yine oynarım. Ayrıca karaktersiz bir adam oynamak da çok zevkli olur, oynarım tabii..

Haberin Devamı

Leo demişken Muhteşem Yüzyıl’da Hürrem’in sevgilisiydin. İlişki yürümediği için (!) mutlusundur sanırım. Senden sonra tükendi zaten kızcağız...

Öyle deme abi sonuçta Hürrem’le aramızda bir yaşanmışlık var. Ne olursa olsun bir ilişkinin bitmesi üzüyor insanı. Bir de öldük yani:) Şaka bir tarafa, Leo, başı sonu belli olan bir roldü zaten. Öleceğini biliyordum. Hatta rol öngörülenden daha fazla devam etti. Bunda seyircinin ilgisi etkili oldu.

Sevdiğin kadının elinden zehir olsa içer misin? Hürrem’de oldu ya, hayatta da olur mu?

Olur tabii niye olmasın?

Bu arada senin “Bir Aşk Hikayen?” var mı?

Şu an bir aşk hikayem yok maalesef..

“İki yalnızın ortada buluşması durumu aşktır” demişsin bir tarifinde. Buluşma ortası nereye denk geliyor tam olarak?

Haberin Devamı

Aslında “ortak bir yalnızlıkta buluşması” demiştim ben. Aşk iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır. Bu aforizmayı sarf ettiğim günlerde bir yerde okumuştum ve etkilemişti beni bu aşk tanımlaması. Öyle değil midir, aşk bir süre sonra iki kişinin ortak yalnızlığına dönüşmez mi?

Onu bilmem de hiç reddedildiğin oldu mu kardeşim?

Olmaz mı? Bal gibi oldu hem de...

Sorması ayıp, ahlaksız teklifler alıyor musun bu arada?

Yok, öyle değil, mesela daha çok masum teklifler alıyorum diyeyim...

Dizide kimi zaman ince bir psikopat havası veriyorsun ortama. Gerçek hayatta da var mıdır sende bu inceliklerden?

Yok, öyle psikopat bir adam değilim, ara ara sinirlendiğim oluyor tabii. Onun dışında bir sıkıntım yok çok şükür!

‘Sevgi yemek ister’ diye bir twitin var. Kalbine giden yol yaprak sarmasından mı geçer?

‘Sevgi emek ister’i, ‘sevgi yemek ister’ yapmıştım. Acıkınca gözü bir şey görmeyenlerdenim. Agresif olabilirim. Önce bir şeyler yiyeceğim, sonra hayatıma devam edeceğim. Yemekle ilgilenmeyi genel olarak seven bir adamım ayrıca. Yemek yapmayı, insanlara sunmayı severim. Yemeğin görsel bir güzelliği, bir düzeni olması lazım bence. Göz zevki de önemli. Pahalı yemek değil kastettiğim. Sofraya zeytin bile koyuyorsan onu güzel sunmak lazım.

Düzenli bir adamsın yani. Peki hayatta B planı cebinde gezenlerden misin?

B planım genelde cepte olur ama bazen çıkmazlar içinde kilitlenebiliyor insan.

Üç kelimeyle asla yapmayacakların?

Kibir, iftira, hak yemek!

(16.06.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder