Mesut Yar Doktorlar'ın girmediği eve...
HABERİ PAYLAŞ

Doktorlar'ın girmediği eve...

“Doktorlar” (FOX) dizisinin aldığı reytinglere bakıyorum. Tekrarını dilime dolamaktan geçtim bakın, “aldığı reytinglere bakıyorum” diyorum...

Ve sevgili okur şu kadarını söyleyeyim, “benim” diyen dizi ya da programdan çok daha ciddi bir şekilde izleniyor. Yahu bu dizinin yeni bölümleri çekildi de bu reytinge ulaşamadı. Ulaşsaydı zaten hepimiz mevcutta dahiliye profesörü filandık...

Türk izleyicisinin ilgi halkasına nasıl bir kanca sokmuşsa artık, “‘Doktorlar’ girmeyen eve televizyon da girmiyor” sayıyorum yani...

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

İMDADA İKİ DİZİ BİRDEN YETİŞTİ

Bu gidişle film eleştirmeni olmaktan korkuyordum. Öyle ya, istatistikler son 1 ayda TV ekranında gösterime giren filmlerin film endüstrisinin bir yılda ürettiklerinden çok olduğunu söylüyor. Yaz ekranında yine biraz kaset televizyonculuğu rüzgarı esiyor...

Neyse...

Allahtan pazartesi iki yeni dizi imdada yetişti de ekranın içinden bu köşeye malzeme olacak bir şeyler çıktı. Hadi şimdi iki “ilkin günahı olmaz” analizi döktüreyim...

POLİSİYE İŞTE DEMEYİN!

Kanal D yaklaşık bir aydır duyurusunu yaptığı yeni polisiyesi “Güzel Çirkin”i önceki akşam yayına verdi... İlk bakışta “Mavi Ay” havası aldım. Orta bakışta “Arka Sokaklar”, “Behzat Ç.”, “Hırsız Polis”, “Gece Gündüz” havası rüzgar gibi geçti...

Son bakışta “Kanıt” ve kısmen “Galip Derviş”ile ortayı buldum. Bana, “Ama Mesut Bey tüm polisiyeler aynı işte” demeyin...

Ben de “Girin internete ‘Luther’ isimli İngiliz polisiyesinin fragmanını bir izleyin” derim...

Neyse; sonuç itibarıyla Ali Sunal ve Naz Elmas iyi bir “zıtların bileşkesi” portresi çiziyor. Ama ben kışı görebilecek bir ufku yakalayamadım. Durum da fikrim de değişir diye umut ediyorum...

Bir de küçük not; şu emniyet kemeri takmayan polis portresi, emniyet kemerinden trafik cezası yemiş vatandaşı hakikaten kasıyor...

BEN BU HİKAYEDEN YORULDUM!

Gelelim Star TV’nin yaz umuduyla ekrana sürdüğü “Benim Hâlâ Umudum Var” dizisine. Yeşilçam geleneğinden günümüze akan modanın ekrandaki son temsilcisi oldu. Bu modadan bu yıl “Aşk Emek İster”, “Zengin Kız Fakir Oğlan” gibi diziler de ekmek yiyor.

Haberin Devamı

Dizi ilk tahlilde yakışıklı adamlar ve güzel kızların geçit resmi gibi. Son tahlilde ise aşkın imkansızlıkları suyunda yüzecek bir istimbotu andırıyor...

Meseleye biraz daha hakim olacağımız önümüzdeki bölümlerin senaryosunu buraya not düşebilirim, ama yerim dar. Nokta!

ALİ ŞEN BAŞKAN...

Yaz aylarında programlar sokağa ya da kıyılara filan taşınıyor ya, şöyle havadar filan. Yapan, yayınlayan ve sunan için ekranda efil bir rüzgar esiyor... Ama günümüzün politik durumu, hesaba katılmamış bir ters rüzgar olarak da ekrana hemen dolanıveriyor.

Artık vatandaş nerede kırmızı ışığı yanan bir kamera görse sloganı basıyor... Önceki akşam CNN Türk’te yayınlanan “Aykırı Sorular” programında da durum farklı olmadı. Enver Aysever yayındayken hemen yanı başında toplanan bir grup sloganı bastı...

Önce politik esen o rüzgar sonlara doğru “Ali Şen başkan, Fenerbahçe şampiyon” kıvamına geldi de ortam biraz daha sakinleşiverdi...

“Yaz geldi, serinleyelim biraz” kafası vallahi ekranda hayata zor geçiyor artık!

Haberin Devamı

TEYZELER DÜNYAYI TURLARKEN...

“Çılgın Teyzeler” (Star TV) hayatımıza giren yeni bir seyahat/yarışma formatı. Yurdum teyzelerinin dünya turu esnasında yaptıkları “bize özgü” güzellikleri resmediyor...

Ülkemize gelen yabancı turist kalabalığının önemli bir bölümünü geçkin yaştakiler oluşturduğu için, fırsat bize geldiğinde farklı neler yapabiliriz sorusunun yanıtını insan “Çılgın Teyzeler” programını izlerken güle eğlene alıyor...

Bana göre gördüklerimiz bildiğin “altın günü” formatının dünya turuna çıkmış halidir. Ve teyzelerimizin içinden öne çıkan Hayriye ablamız daha ilk bölümden tek geçtiğim favorimdir, biline...

Çay kaşığının düşündürdükleri...

“Kim Milyoner Olmak İster?” (atv) giderek tek başına bilgi değil, bir deneyim yarışmasına da dönüyor sanki. “Çay kaşığı bulamazsanız çayı neyle karıştırırsınız?” sorusu sanırım çok okuyandan ziyade çok yaşayanın bileceği bir soru değil mi?

Bana kalırsa o sorunun yanıtı “Hiçbir şey bulamazsam, kağıttan kaşık yapar yine karıştırırım” olmalı ama yarışma editörleri ne der bilemem... Neyse, sonuç itibarıyla insanların “parayla” ödüllendirildiği bir yarışmada deneyimler üzerinden sorular sormak çok da iştah açan cinsten değil...

Kaldı ki soru karşısında tekleyen, memleketin rüzgarı isminden önce esen üniversitelerinin birinden mezunsa...

Bir de not; Kenan Işık’ın eleştirilere yarışmacılar üzerinden yanıt vermesi gözümüzden kaçmış değil, o da başka bir yazı konusu olsun artık!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder