Mesut Yar 'Kerem Gibi'yi yakmak...
HABERİ PAYLAŞ

'Kerem Gibi'yi yakmak...

Haberin Devamı

“Pis Yedili” (Show TV) bu hafta da yerini değiştirmedi. Yani eğer salı akşamları “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dışında bir dizi seçeneği varsa izleyici onu “Pis Yedili” olarak belirledi... Kendi adıma başarılar dilerim. Ve yine kendi adıma bu b şıkkının “İstanbul’un Altınları” (atv) gibi bir dizi olmasını yeğlerdim. En azından biraz daha eğlenceli olurdu. Ama olmuyor; reytingler gösteriyor ki kimse benimle aynı fikirde değil. Neyse... “Pis Yedili”de Orço diye bir karakter var. Biraz zekasını kullanan bunun neyin kısaltmayı olduğunu anlar. Ben zamanında “O.Ç.” diye bir skeç yaptığım için RTÜK cezanın kralını vermişti.

[[HAFTAYA]]

Demek devir değişti... O değil de Orço bir arabaya kilitlediği karşı tarafın gençlerini yakmakla tehdit ederken Nazım Hikmet’in “Kerem Gibi” isimli şiirini kullandı. Daha doğrusu içine etti... Orada kullanılanlar popüler kültüre kurban edilecek dizeler değildi. Canım sıkıldı ama bu işler böyle. Şimdi eminim ki içimizden “Nazım Hikmet de kim acaba?” diye geçirmemiz bile mümkündür. O yüzden bu çağda karanlıkların aydınlığa yürüyüşü biraz daha zordur... Bir de sanırım dizilerde kullanılan dil açısından durumun fecaatini göstermesi adına arabanın içindekilerin “imdat” yerine “SOS” demesi de yeterli bir örnektir. Benim meselelere fazladan hassasiyet göstermem de kimin umurunda olur hiç bilemeyeceğim sanırım?

‘Çarkıfelek’ yukarı doğru dönüyor!

Bir süredir “Çarkıfelek”in (TNT) reytinglerine bakıyorum. İstikrarlı bir yükselme söz konusu. Mehmet Ali eskisinden farklı bir şey yapmasa bile anladığım kadarıyla iddiasını kaybeden dizilerin izleyicilerini çalmayı başardı... Her gün savaşından bir öncekinden daha iyi bir sonuçla çıkıyor. Reytinglerde seksenli sıralardan otuzlu sıralara kadar yükseldi. Buradan sonrası için bir mucizeye ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum... Batan her iş Mehmet Ali Erbil’e izleyici olarak dönüyor. “Sabrın meyvesini toplamak” diye de sanırım buna deniyor!

Hamilelik kaç ay sürer?


Çok tatlı iki genç okurum çok haklı iki soru soruyorlar. İlki, “Dinle Sevgili”deki Ceren karakterinin hamileliğinin daha ne kadar süreceğiyle ilgili. “Mesut ağabey, Ceren 20 aydır hamile. Normal bir hamileliğin süresi yasayla uzatıldı mı?” diye soruyor kardeşim... Bir diğeri de “Mesut ağabey, dizilerde zaman neden hep geriye doğru işliyor?” diye soruyor. İddiasında da haksız değil. Hemen tüm dizilerde senaryo 10 bölümde bir aynı yere gelip takılıyor. Zaman da dizi de geleceğe doğru bir adım atmıyorlar. Var mı bu sorulara farklı yanıtı olan?

O melodi o reklama bol gelir!

“Kaynanalar” dizisini aranızdan kimler hatırlar? Yayınlanalı neredeyse 30 yıl oldu. Türkiye’nin daha doğrusu TRT’nin en uzun soluklu dizilerinden biriydi... Şimdi mesela “Behzat Ç.”de (Star TV) Şevket karakterinde ağzımız açık izlediğimiz Ege Aydan tüm bir ergenliğini o dizinin setinde yaşamıştı. Bunu bir kenara koyalım... Artık “Kaynanalar” hücrelerimize nasıl işlemişse geçen gün bir reklam kuşağında izlediğim banka reklamının dizinin müziğini kullandığını şıp diye anladım... Bugüne kadar yapılmış en etkili dizi müziklerinin belki de ilki olan “Kaynanalar”, bir esnaf kredisi reklamında kullanılıyor. Ve kimse kusura bakmasın “Kaynanalar” ile büyümüş bir kuşak için o melodi en son esnafı temsil ediyor. Ajansına duyurulur...

Öteki kadınlar ne olacak?


Dizilerdeki “öteki kadın” unsuru artık sizin de canınızı sıkmıyor mu? Bunların hepsi aynı tornadan çıkmış gibi başka bir kadına ait erkekleri ayartıp, evlilikten döndürüp, ilişkilerini bozup hatta hamile bile kalabiliyorlar... Listeye baksanıza nasıl da kabarık; “Yer Gök Aşk” isimli Fox TV dizisinde Bade var mesela. Yine aynı kanalın “Deniz Yıldızı” isimli dizisinde Arzu dikkatimizi çekiyor... Show TV’nin “Adını Feriha Koydum” isimli dizisinde Hande karakteri bu gruba giren en somut örneklerden biri. Ve mesela “Al Yazmalım”da Helin de bu kalabalığın arasına giriyor... Öteki kadın ya da kötü kadın; ne derseniz deyin ama mevcut dizi sisteminde bu arkadaşlar olmadan hikaye bir türlü akmıyor, haksız mıyım?

‘İbrahim Sadri Masası’


Eğer bu dünyada aynı ortamda olmak, sohbetin kuyusunda kaybolmak istediğin kaç kişi var diye sorarsanız; “iki elin parmak sayısını geçmez” derim... İbrahim Sadri Eren o adamlardan biridir. Çoğunluk onu İbrahim Sadri olarak bilir. Bir dönem Kanal 7’de yaptığı sohbet programları havsalamdadır. İbrahim Sadri’yi çok sonraları tanıdım. Kendi dünyasının değil, başka dünyaların da adamlarındandır. Dolu, fikir sahibi filan... Uzatmayalım, bir süredir ekranlarda yoktu. Şimdi Atv Avrupa üzerinden hanelere girecek. “İbrahim Sadri Masası” diye yeni bir işle... Dilerim birlikte oturduğumuz masalara benzer. Sohbet bitmesin diye, lafı bir uçtan bir uca taşıdığımız. “Hayırlı olsun Sadri, gelmeni bekliyorduk”!

TRT için büyük adım...

TRT Ana Haber Bülteni İstanbul’a taşındı. Memleketin ve TRT’nin kalbi Ankara’da atsa da kalbe giden damarların hepsi İstanbul’dadır. Dolayısıyla gerçeklerden kaçılmaz... TRT bülten merkezini İstanbul’a taşıyarak kendisi için küçük ama ülke için büyük bir adım attı. İçeriğiyle de bu adımının arkasında durursa eminim ki o bültenin içinden başa güreşen işler çıkacaktır... Ana haber yüzü Anda Özmen’in hamileliği dolayısıyla boşalttığı koltuğa oturan Seval Çöpür, genç yaşına rağmen birikimli bir arkadaşa benziyor. Haberleri izleyiciyi döver gibi sunmazsa sanırım onun da bahtı açık olacaktır. Memlekete hayırlı olsun...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder