Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Karamsar bir yazı…
HABERİ PAYLAŞ

Ünlü Alman filozof Arthur Schopenhauer, kendi tanımıyla, tam bir insan düşmanıdır, tek arkadaşı köpeğidir. Schopenhauer’e göre mutluluk ve zevk hiçbir zaman gerçekleşememiş, daima uzakta duran bir illüzyondur.

Biz bu dünyaya zevk alma hevesi ile doğarız, oysa zevk bir illüzyondur, sadece acı ve ıstırap gerçektir. Mutlu bir yaşam sürmek beklentisiyle yaşamak yerine, daha az acıyla yaşamaya alışmalıyız, çünkü mutlu olmanın en güvenli yolu, çok mutlu olmayı istememektir.

***

Schopenhauer’a göre doğuştan gelen bir kusurumuz var: Hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanırız. Bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer olarak görünecektir. Her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlarız.

Haberin Devamı

İşte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür. Schopenhauer’a göre evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir.

Erkeğin doğası gereği aşkta vefasızlığa, kadının ise sürekli sadakate eğilimli olduğu gerçeği vardır. Erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır; erkek değişiklik ister. İstediklerimize kavuştuktan sonra sahip olduklarımıza karşı kayıtsız kalmamız bundandır.

Soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ancak kısa süre sonra oklarının birbirlerine battığını görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde, okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar.

Çoğunlukla başaramasalar da evlilikte insanların denediği budur. Bu bağlamda dengeyi bulmak ustalık ister.

***

Çocukken daha ziyade dünyayı keşfetmeye ve onunla ilgili bilgi toplamaya çalışırız, yani entelektüel benliğimiz daha meşguldür. Dünyanın nasıl işlediğini keşfederken her yeni deneyim bize heyecan verici gelir, bundan dolayı dünyadan beklentimiz daha az olur.

Haberin Devamı

Çocukluktaki dünyayı deneyimleme hazzı, bize dünyanın eksiksiz ve özünde iyi bir yer olduğunu düşündürür. Her gün farklı bir sürpriz ve hayran olunacak yeni bir öge ile karşılaşırız. Ergenlik yılları ile birlikte dünya ile ilgili daha bütünsel bir kavrayış ediniriz.

Algılarımızın açılması ve çocuklukta eksik olan empatinin gelişmesi ile birlikte olguları ve kişileri daha rasyonel bir biçimde değerlendirmeye başlarız.

Bunun yanı sıra cinsel dürtüler ön plana çıkmaya başlar ve yalnızca entelektüel birer varlık olmadığımız; bedenimizi etkisi altına alan ‘istenç’in dayattığı aşk, seks, para ve statü gibi gereksinimlerimiz nedeni ile dünyanın maddesel boyutuna da muhtaç olduğumuz gerçeği ile karşılaşırız. Ömründe ilk kez dünyayı gerçekte olduğu gibi görmeye başlayan genç, bunu kabullenemez ve isyan eder.

Dünyayı anlamak ile geçen yılların ardından onu inkar etme eylemi baş gösterir. Ergenlik yıllarında asi ve kuralsız olmamız işte bu yüzdendir.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder