Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Yaşasın Cumhuriyet!
HABERİ PAYLAŞ

Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni sevk ve idare ettiği Zafertepe’de 30 Ağustos 1924 tarihinde Büyük Zafer’in önemini şu şekilde ifade ediyor: “Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atıldı.

Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır.” 26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Afyon Kocatepe’deki yerini aldı. Büyük Taarruz burada başladı.

Haberin Devamı

Sabah saat 04.30’da topçuların ateşi ile başlayan harekât, saat 05.00'te önemli noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün Büyük Taarruz sırasında çekilen ve efsaneleşen Kocatepe fotoğrafını çeken Etem Tem, o anların hikayesini şöyle anlatıyor: “O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başladı.

Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünüyle düşman cephesine bakıyordu. Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti, başparmağı dudaklarının arasındaydı.

Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. O gün sekiz on rulo film çektim. Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma koymamıştı. 2 Eylül’de Uşak’a girdik. Vakit yoktu, ahır bozması bir yerde birkaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi.

Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar. Berberi tıraş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı. Bir aralık odayı işaret etti, ‘A be, bu bir başkumandan odasına yakışmaz’ dedi.

Salih Bozok, odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o gün Yunan generali Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti, çok güzel, dedi. Sonra otomobillerle şehre girdik. İlk işim bir fotoğrafçı bulmak oldu.

Haberin Devamı

Kocatepe’de çektiğim sekiz on rulo filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık. Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi, içeri girdiğimizi görünce ‘fotoğraflarınız bir harika!’ diye bağırdı. Baktım fotoğraflar daha yaştı, doya doya baktım.

Hakikaten birer harikaydı. Uşak’tan İzmir’e kadar bu anı bekliyordum. Fotoğrafların kuruyup, hazır olması için bir gün daha lazımdı. Ertesi gün gelip almak üzere karargâha, Bornova’ya döndük.

Ertesi sabah otomobille İzmir’e indik. Millet yollara dökülmüştü, bayram vardı. ‘Biraz sonra Mustafa Kemal gelecek’ dedik. Görmeliydiniz o anı, İzmir yanıyordu; ne dost ne düşman belliydi, İzmir cayır cayır yanıyordu. Fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildik.

Fakat bir de ne görelim, dükkan yanmıştı! Uşak’ta o ahır bozması yerde yıkayabildiğim birkaç film kalmıştı elimde, ötekilerin hepsi fotoğrafçı dükkanıyla birlikte yandı kül oldu.”

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder