Giriş
İcra dairesinden bir firmaya olan borcumun ödenmesine dair yazı geldi. Ancak bu firmayla benim ilgim yok, kardeşim alışveriş yapmış. Kardeşimin borcunu benim mi ödemem gerekiyor? S.Ö.
***
Okuyucum mektubuyla birlikte icradan gelen belgeyi de göndermiş. Bu belge bir icra takip başlangıcı değil, başlığı ‘bakiye borç muhtırası’. Yani bundan çıkan sonuç şu: Okuyucum aleyhine bir takip yapılmış, bu takip kesinleşmiş, hatta bir kısmı ödenmiş, geri kalan kısmı ödenmemiş, işte icra dairesi geri kalan kısmı istiyor.
Okuyucum borcun kardeşine ait olduğunu söylüyor ama ortada okuyucum için başlatılmış ve kesinleşmiş bir takip söz konusu. Dolayısıyla öncelikle takibin başlangıcına bakmak ve kesinleşme nedenini bilmek şart. Kesinleşmesi için ödeme emrinin tebliğ olunmuş ve yedi gün içinde itiraza uğramamış olması lazım. Bu şartlar tamamlandıktan sonra borç kesinleşir.
***
Peki okuyucum veya bu durumda olanlar ne yapar? Gerçekte borcu olmadığı halde böyle takibe muhatap olanlar, takip kesinleşmeden takibe yedi gün içinde itiraz eder ve takip durur. Okuyucum durumunda olanlar yani takip bir şekilde kesinleşmiş olanlar, ‘menfi tespit davası’ dediğimiz, borcun bulunmadığına dair dava açar.
Şayet para ödenmiş ise veya ödenmek mecburiyetinde kalınmış ise bu dava ‘istirdat davası’ dediğimiz, haksız ödenen paranın iadesi şeklinde devam eder. Bu durum okuyucum için de benzer durumda olan diğer okuyucularım için de böyledir. Ancak anlattığım husus, ‘bir kardeşin borcunu diğer kardeş ödemek zorundadır’ şeklinde anlaşılmamalı.
Çoğunlukla bir kardeşin borcuna diğer kardeş kefil olur ve takip kefalet nedeni ile alışveriş yapmayan, kefil kardeş hakkında yürütülebilir. Bazı hallerde düzenlenen bononun üstüne diğer kardeş de imza atar bu halde kefil değil ‘aval’ denilir ki kefaletten daha ileri bir sorumluluk söz konusudur.
