Verda Özer Acilen deprem bakanlığı kurulsun
HABERİ PAYLAŞ

Acilen deprem bakanlığı kurulsun

Deprem bölgesi acilen “olağanüstü hal deprem bölgesi” ilan edilmeli. Başına da tam yetkili, hızla karar alıp uygulayabilecek, bölgeye yatırımları ve bulduğu fonları en hızlı şekilde dağıtacak, 7/24 bölgede vakit geçirecek, oranın insanına bizzat dokunacak ve sil baştan yapılan yapılaşmayı tam kapsamlı hale getirecek biri atanmalı. Binalar yeniden inşa edilirken oradaki yerel üretimin, kültürel mirasın, tarihi dokunun devamının da sağlanması; halk daha yeni yeni ayaklanmaya çalışırken yaşamlarını kendi kendilerine idame ettirmelerine olanak verilmesi (tarımhayvancılık, yerel üretim, ticaretle) ve içine doğdukları ama depremle kaybettikleri tarihi-geleneksel-kültürel dokunun da bu yeniden inşa sürecine dahil edilmesi için tam yetkili birinin sadece bölgeye odaklanması şart. “Tüm bunlara bir de fiziksel rehabilitasyon eklenmeli. Bölgede anneler hâlâ ağlıyor. Çocuklarını hâlâ bulamayanlar var. Birçok çocuk okula gidemiyor. Çadırlarda ve konteynırda yaşam şartları çok zor. Başbakan yetkisinde biri tüm bu zorlu süreci tam kapsamlı yönetmeli. Bunun için kendisine özel bütçe ayrılmalı” diyor telefonda konuştuğum eski Ekonomi Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi. Rahmetli Turgut Özal döneminin ekonomi bakanlığını yaptığı için devletin reflekslerine hakim biri olarak, önemli bir ekleme yapıyor: “Bölgeye yardım eden çok sayıda gönüllü insanımız ve kurum var. Ama herkes bir yerinden tutuyor. Tüm bu yardımların da acilen koordine edilmesi gerekir. Böyle bir oluşum buna da hizmet eder.”

Haberin Devamı

Bunu tam da ŞİMDİ yapmak zorundayız zira binalar yeniden inşa edilirken bölge insanının psikolojisini, eğitimini, üretimini ve kültürel mirasını tam da şu an işin içine katmamız ve bu unsurları merkeze koyarak bu şehirleri yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Aksi takdirde korkarım gelecek nesiller tüm bunlardan yoksun şehirlerde yaşamaya mahkûm kalacaklar.

Acilen deprem bakanlığı kurulsun

İSTANBUL’DAN ANADOLU’YA

Afet bölgesi yeniden kalkındırılırken hesaba katmamız gereken yaşamsal bir konu daha var: Bugüne kadar üretimi-sanayiyiticareti hep Batı’ya, ama özellikle İstanbul’a yığdık. Düşünün ki bugün koskoca Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’den fazlasını İstanbul tek başına yapıyor. Tekstilde istihdam sıralamasında İstanbul 1’inci sırada geliyor. Ama buna mukabil, ihracatın en ağır topu olan tekstilde kullanılan pamuğun yüzde 60’ından fazlası deprem bölgesinde üretiliyor! Sizce burada devasa bir sorun yok mu? “Sorun çok büyük. Bugüne kadar tam anlamıyla tüm yumurtaları aynı sepete koyduk. Dahası; deprem bölgesinden gelen göçle birlikte, İstanbul’daki yük daha da arttı. Şehrin bu yükü, yani Türkiye’nin ekonomisini kaldırması beklenemez. Kaldı ki buna bu şehirdeki yüksek deprem riskini eklersek, bu ülke için hayati bir hata” diyor Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya. “2’ncisi; deprem gösterdi ki, yumurtaları farklı sepetlere bölerseniz, çarkın dönmeye devam etmesi çok daha kolay olur. Buna deprem bölgesinde bizzat şahit olduk. Bu nedenle yatırımın Anadolu’nun farklı şehirlerine dağıtılmasında fayda var” diye ekliyor.

Haberin Devamı

GEÇİŞ SÜRECİ ŞART

Haberin Devamı

İyi peki de yatırım, üretim, sanayi nasıl büyük oranda İstanbul’dan tahliye edilip Anadolu’ya dağıtılacak? “Hadi gel kardeşim fabrikanı kapat ve Güneydoğu’da aç” demekle bu iş olmuyor. Yatırımcının her şeyden önce o bölgede yaşam standardı ve insan kaynağına ulaşım endişesi var. Havaalanı-limana yakınlık, alışılmış bir üretim sistemi, nitelikli elemana kolay ulaşım, üreticilere yakınlık, tamirat vs. için teknik desteğin kolaylığı gibi konularda İstanbul’u tercih ediyor. “Ki bunlar aslında üretim maliyetine çok yansımayan, konfor eksenli tercihler. Tam da bu yüzden bir geçiş süreci, kuluçka dönemi olmalı. İstanbul’daki bu avantajlar Anadolu’da oluşana ve yatırımcı buraya gelmek isteyene kadar 1000-1500 metrekarelik ‘hızlı işlik’ denilen, Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim yapılabilecek geçici yerler sağlanmalı. Bu bölgenin avantajlarını görüp yaşayan yatırımcı zaten bir süre sonra buraya fabrika kurmak isteyecektir” diyor DTSO Başkanı.

MISIR YERİNE ADIYAMAN

Geçiş süreci için bir diğer çözüm de; iş gücünün çok olduğu yerlerde “örnek yatırım alanları” kurmak. Avantajlı büyük üretim üsleri yaratmak. “Örneğin birçok üretici firma, iş gücü ve elektrik gibi masraflarında yüzde 20 tasarruf ettiği için Mısır ya da Bangladeş’i tercih ediyor. Biz bu üretim üslerinde sağlanan teşviklerle, enerjide verilecek destekle ve iş gücü üzerindeki yükü kaldırarak (işçiye çıplak ücret vererek) aynı avantajları yaratabiliriz. Bununla birlikte teşvikler önemli ama bizim artık kısa vadeli teşvik-desteği aşan bir sisteme ihtiyacımız var, Verda Hanım. Yaptırımları devreye sokarak da, bazı sektörlerin İstanbul’da kalmasını artık cezalandırabiliriz” diyerek sözlerini bitiriyor Mehmet Kaya.

Kısacası tam da Türkiye’nin en bereketli topraklarına ve en köklü tarihine ev sahipliği yapan bölge sil baştan kurulurken, Konya’dan Hakkari’ye kadar insanların kendi kentlerinde iş bulacak ve bölgede kalmak isteyecek hale gelmeleri lazım. Neden Diyarbakır bir İstanbul, Adıyaman İzmit olmasın yeniden?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder