Verda Özer Bayraklar ve arabalar bundan sonra da olmasın!
HABERİ PAYLAŞ

Bayraklar ve arabalar bundan sonra da olmasın!

 

O yaşadığımız neydi Allah aşkına? Yeri göğü partilerin seçim afişleri, bayrakları, posterleri, rozetleri, broşürleri kaplardı. Tüm duvarları örtmeleri yetmiyormuş gibi; meydanlarda, caddelerde ve hatta küçük mahallelerde ara sokaklarda bile sağdan sola gerilmiş çamaşır ipinden sallanan çamaşırlar gibi aşağıya sarkarlardı. Bir de bunlar yerlere düşer, yolları-kaldırımları kaplardı.

Yetmiyormuş gibi; seçim arabaları kulakları delecek bir sesle tam bir terör estirirdi. Evde bebek mi hasta mı yaşlı mı uyuyor, gençler okulda sınavda mı, kimsenin umurunda değildi.

Haberin Devamı

Resmen her seçimde halk bu ses ve çevre kirliliğinden terörize olurdu. Sırf bu yüzden seçimler bitsin gitsin diye dua ederdik gençliğimde. Mutlaka çoğunuz da öyle.

Bayraklar ve arabalar bundan sonra da olmasın

 

DOĞA KATLİAMI

Bu sene deprem sonrasında bayram/şenlik havası estiriliyor gibi görünmemesi için çok şükür ki parti bayrakları ve seçim arabaları yasaklandı. Ancak bu durum sadece gözlerimizi ve kulaklarımızı kirlilikten kurtarmadı. En büyük yardımı doğaya yaptı. Zira her seçimde tüm Türkiye’ye asılan bayraklar, dağıtılan broşürler düşünsenize kim bilir kaç hektarlık ormanın, ağacın katledilmesi demek oluyordu? Kaldı ki birçok seçim materyali plastikten üretiliyordu. Yani doğada binlerce yıl kaybolmayan plastikten… Denizlerde canlıları öldüren, bizlerin midesine girerek kanser gibi birçok ölümcül hastalığa sebep olan plastikten…

Seçim arabalarının yaydığı karbondioksit de cabası. Kısacası muazzam bir kaynak israfından ve gürültü-görüntü teröründen kurtulduk cümleten.

YÜKSEK SEÇİM KURULUNA ARZ

Üstelik hepimiz gördük ki, partiler her yerde ve herkesle birlikte olduklarını göstermek için artık böyle materyallere ihtiyaç duymuyor. Dijital araçlar (özellikle sosyal medya) zaten propaganda yapmaları, seslerini duyurmaları için yeterli oldu. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu’na arzımdır: Lütfen buna dair bir mevzuat çıkarın ve bundan böyle bu seçim terörüne sonsuza dek son verin. 20’nci yüzyılda kalması gereken bu alışkanlığı yeni yüzyıla taşımayın. Türkiye’nin bilincinin ve duyarlılığının bu seviyeye ulaştığını hepimize gösterin.

Haberin Devamı

ÇEVRE KONUŞULMADI

“Aslında her seçim öncesinde Change.org Türkiye, seçim afişlerinin yasaklanması için kampanyalar başlatıyordu. Toplum deprem sonrası matemde olduğu için bu kararın alınması elbette etik bir karardır. Peki ama doğanın katledilmesi de etik bir mesele değil midir? Onun için de böyle bir kararın alınmış olması gerekmez miydi çok daha önce?” diye soruyor telefonda görüştüğüm Dr. Uygar Özesmi.

Bayraklar ve arabalar bundan sonra da olmasın

 

Çevre bilimci ve Good4Trust.org adlı sosyal girişimin kurucusu olan Uygar Bey, “Bir sitemim daha olacak: Keşke tüm partilerin başkanları bir açık oturumda bir araya gelip tek tek çevre politikalarını açıklasalardı. Bugün dünyanın önündeki en büyük ve en yaşamsal sorun, iklim krizi. Türkiye de dünyadan ayrı değil! Bakın depremle ilgili gerekli önlemleri almış olsaydık, bu kadar yıkıcı bir sonuçla karşılaşmazdık. Aynen onun gibi; iklim kriziyle ilgili tedbirler acilen alınmazsa, çok daha yıkıcı sonuçlarla karşılaşacağız. Unutmayın: Nasıl deprem dolayısıyla milyonlarca insanımız yer değiştirmek zorunda kaldıysa, iklim krizi yüzünden kat be kat fazla sayıda insan yer değiştirmek zorunda kalacak” diye uyarıyor.

Haberin Devamı

*

İnsana ve doğaya dost bir düzeni savunan Uygar Özesmi, bugünlerde (Selin Gücüm ile birlikte kaleme aldığı) çıkardığı “İyi Şirket” kitabında şirketlerin aslında topluma faydalı olmak için tüzel kişiliklerini aldıklarını hatırlatıyor. Bugün ise tamamıyla kâr amacı odaklı olan şirketlerin tarihini inceledikten sonra, nasıl bir hukuki çerçeveye oturtulmaları gerektiğini anlatıyor kitabında.

ÇEVRE MERKEZ SİYASETTE

Hep yazıp çiziyorum: Dünya genelinde çevre konusu artık merkez siyaseti şekillendiriyor. İçinde bulunduğumuz ‘afetler silsilesinde’ (seller, orman yangınları, depremler vs.) insanlar artık kendini güvende hissetmek istiyor ve çözümler sunulmasını talep ediyor. Nasıl ki pandemide insan sağlığı bir anda gündemin en tepesine oturduysa, toplum artık uyandı ve kendi canıyla ilgilenenleri tercih etmeye başladı. Bugün vatandaşlar soluduğu havayla, içtiği suyla, yaşadığı yerle ilgilenen partileri, kurumları, şirketleri ödüllendiriyor. İlgilenmeyenleri cezalandırıyor.

Mesela Fransa’da yapılan son seçimlerde; yükselen tüm partilerin çevre politikalarını öne çıkaran partiler olduğu tespit edildi. Çevre, iklim, sağlığı gündemine almayan partiler ise ciddi oy kaybetti. Zaten Cumhurbaşkanı Macron da mesajı hemen aldı: Seçim sonucu belli olduktan sadece birkaç saat sonra, iklim kriziyle mücadele için tam 15 milyar Euro ayırdığını açıkladı. Hem de sadece iki yıl için. Bitmedi! Bir de ülke çapında referandum yapacağını, çevreye zarar vermenin ‘ekolojik tahribat’ suçu sayılıp sayılmayacağının oylanacağını duyurdu. Darısı başımıza.

*

Gelelim bize. Bu seçimin öncesinde siyasilerimizden beklediğimiz çevre-iklim ilgisini göremedik. Umalım ki seçimden hemen sonra ivedilikle bunu telafi ederler ve tüm partiler-ittifaklar kendi eylem planını açıklar. Takipteyiz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder