Verda Özer Dünyaya ait olmak istiyorsan
HABERİ PAYLAŞ

Dünyaya ait olmak istiyorsan

Birşeyleri çok fena halde kaçırıyoruz hepimiz. Nasıl ki 1’inci ve 2’nci dünya savaşlarından sonra yepyeni bir düzen kuruldu. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM) gibi kurumlar ortaya çıktı. İşte şimdi de benzer bir dönüm noktasındayız. Ortaya yepyeni bir sistem çıkıyor. Paradigma değişiyor. Bu değişimin adı da ‘yeşil dönüşüm’. Çevreye verilen zararı en az miktara indiren bir üretim, tüketim ve yaşam anlayışına geçiliyor. Doğayı, diğer canlıları ve insanları merkeze koyan bir düzen bu. Dünyadaki kaynaklar sanki sonsuzmuş gibi sadece tüketerek ve yerine hiçbir şey koymayarak yaşamanın tam tersine; kaynakları korumaya çalışan bir sistem. Bu dönüşümü sağlayan ise yeni teknolojiler; yapay zeka ve internet.

Haberin Devamı

Dünyaya ait olmak istiyorsan

ÇEVRE ARTIK HER ŞEY

İşte her şey artık bu ‘yeşil ve dijital çağ’a uyumlanmak zorunda. Uyum sağlamazsanız sistem dışı kalmaya mahkumsunuz. Tıpkı ‘aşı pasaportu’ gibi. Nasıl ki aşınız yoksa çok yakında başka bir ülkenin sınırlarından içeri giremeyeceksiniz... Bu dönüşüme ayak uydurmazsanız da aynı şekilde sınırlardan geçemeyeceksiniz. Gelen yeni kurallar, kanunlar, vergiler sizi o sınırlardan içeri sokmayacak.

Dolayısıyla çevre artık bir çiçekböcek meselesi değil. Sadece doğa, iklim vs. konusundan ibaret değil. Artık bir ticaret, sanayi, dış politika ve güvenlik meselesi de. Zaten tam da bu yüzden 2 hafta önce dünyanın en zengin 7 ülkesinin yaptığı G7 zirvesinin gündeminin merkezinde ‘çevre’ vardı. Bundan 10 yıl önce sadece çevre örgütlerinin tartıştığı şeyleri, bugün dünyanın en güçlü ülkelerinin ve şirketlerinin liderleri gündemlerinin tepesine koymuş durumda.

PANDEMİ SAYESİNDE

  • Aslında bu yeşil dönüşüm, korona salgınından önce başlamıştı. Hatta Avrupa Birliği, Aralık 2019’da Yeşil Mutabakat imzalayarak, kendi içinde bu sürecin ateşini yakmıştı. Hem de devasa bir bütçe ayırarak. Şimdi pandemi ‘sayesinde’ bu geçiş inanılmaz hızlandı.
  • Neden mi? Her şeyden önce salgın döneminde anladık canımızın, sağlığımızın ve doğanın kıymetini. Bir anda uyandık dünyanın ve bizim düştüğümüz biçare hale. Bu da ‘gezegenin ve bizim sağlığımızı nasıl iyileştirebiliriz’ tartışmasını gündemin tepesine taşıdı.

YENİ TEKNOLOJİLER

Sürecin hızlanmasının 2’nci sebebi de dijital dönüşüm. Salgın döneminde evden çalışma ve eğitim, e-alışveriş derken, teknolojiye bağımlılığımız iyice arttı. ‘Yeşil dönüşüm’ de bu makineleşme yani yeni teknolojiler sayesinde olacak. Karbon salınımını azaltan, çevreye duyarlı, yenilenebilir, ‘temiz’ teknolojilerden bahsediyorum. Pandemi döneminde dijitalleşmenin daha da ön plana çıkması, işte bu yeni teknolojilere yatırımı hızlandırdı. “Bu yeni sistem elbette yoğun yatırım gerektiriyor. Salgın döneminde faizler düşünce, bu yatırımı yapmak da kolaylaştı. Unutmayın, bundan böyle üretim karbon bazlı olmayacak dünyada. Dolayısıyla karbon bazlı üretimle, büyüme arasındaki bağlantı zayıfladı” diyor Dr. Güven Sak.

Haberin Devamı

KARBON VERGİSİ

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) Kurucu Direktörü olan Güven Bey, bunu özellikle vurguluyor: “Eskiden ‘önce bir büyüyelim de sonra çevre işlerine bakarız’ deniyordu. Artık ikisi aynı anda yapılabilir. Yeni teknolojilerle yeni sisteme hızlı ve kolay geçiş sağlanabilir.” Zaten bunu yapmazsanız sınır dışı, sistem dışı kalmaya mahkum olursunuz. En basit örneği; ürünleriniz çevre kriterlerine uymuyorsa, bir Avrupa ülkesinin sınırından içeri girerken ‘karbon vergisi’ denilen devasa vergiler ödemek zorunda kalacaksınız. Bu da zaten ihracatı bitirme noktasına getirir.

UYUM İÇİN

Peki uyumlanmak için ne yapmalıyız?

Haberin Devamı

Dr. Güven Sak, şöyle diyor: “Bu işin anayasası, Paris İklim Anlaşması. AB’nin imzalayacağı ve imzalatacağı tüm belgelerde artık bu anlaşma olacak. Aynı aşı pasaportu gibi. Bunu imzalamaktan kaçamayız. Bununla birlikte bu yeşil dönüşüm için gerekli olan yeni teknolojilere nasıl adapte olacağımızı artık tartışmalıyız. Bunun elbette kısa vadede ekonomik bir maliyeti olacak ama AB gibi uluslararası kurumlardan kaynak alımını planlayabiliriz.” Kaldı ki uyumlanmazsak ödeyeceğimiz karbon vergileri bizim için çok daha maliyetli, bunu unutmamalıyız.

Çağa ayak uydurmak gerekliliğini en güzel dile getiren Hz Mevlana’dan alıntı yapmanın tam da sırası şimdi:

Dünle beraber gitti, cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder