Verda Özer Mega yangınlara hazırlıklı olun
HABERİ PAYLAŞ

Mega yangınlara hazırlıklı olun

Bakışımızın eksikliği bu kadarla kalmıyor. Doktora da gitsek, sadece hastalanan organımıza odaklanıyoruz. Vücudun bir bütün olduğunu, her parçasının birbiriyle bağlantılı olduğunu, örneğin safra kesesinde yaşadığımız sorunun aklımıza hiç gelmeyecek başka bir organdan kaynaklanabildiğini ya da başka organları da etkileyeceğini, kısacası vücudumuzun muazzam bir matematiği ve bütünlüğü olduğunu unutmuşuz. Buna bir de ruhumuzun ve zihnimizin de hastalıklarda rolü olduğunu hesaba katarsak… Sadece tek bir parçaya yani tek yönlü bakmanın, var olan sorunları daha da büyüteceğini söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

*

İşte bu bakış açımız doğa için de geçerli. Mesela birkaç yazıdır değindiğim orman yangınları… Ormana, ağaca ancak yangın çıktığı zaman dikkatimizi veriyoruz. Ki o zaman bile -tıpkı kendimize davrandığımız gibi- eksik ve yanlış davranıyoruz. Oysaki yangın çıkmadan, ormanlarımızı ve kendimizi yangına hazırlamalıyız. Çok daha kapsamlı, bilinçli, “bütüncül bir yangın yönetimi” ile ormanı ele almalıyız.

Mega yangınlara hazırlıklı olun

DOĞAYA UYUMLU MÜDAHALE

Aslında doğaya uyumlu olan her müdahaleye “bütüncül” deniliyor. Yani doğadaki her bir varlığın, canlının muazzam bir bütünün bir parçası olduğunun bilincinde olarak hareket etmek. Yangını önlerken de, söndürürken de, sonrasında yanan alanı onarırken de bütüncül yaklaşmak. Günümüzde ise tamamen önleme ve söndürme odaklıyız. Yangın sonrası ormanı onarmaya, yani “ekolojik restorasyona” pek bakmıyoruz. Baksak da bunu doğaya uyumlu yapmıyoruz.

Neden mi? Her şeyden önce; yanan alanları hemen ağaçlandırmaya girişiyoruz, elbette iyi niyetle. Ancak çoğu uzmana göre bu çok yanlış. Kanunen 1 sene içinde o alana fidan dikilmesi gerekiyor (Orman Kanunu 57’nci madde). Bir de kamuoyu baskısı bu yönde çok yoğun olunca, kurumlar el mahkum hemen ağaçlandırmaya girişiyor. Tam da bu yüzden kamuoyunun bu konuda bilinçlendirilmesi, baskının yönetilmesi gerekiyor.

SÖNDÜRME DEĞİL KONTROL

2’ncisi; yine kamuoyu yangın çıktığında -elbette- hemen söndürülmesini talep ediyor ve bekliyor. Ancak uzmanlar bir yangın tepe noktasına geldiğinde, bunun mümkün olmadığını, o anda yangının ancak kontrol edilebileceğini söylüyor. Bu nedenle kamuoyunun bu yöndeki beklentisinin de doğru yönetilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Zira aksi takdirde yangınla mücadele eden kurumlar için de durum zorlayıcı oluyor. Daha kötüsü ise, kamuoyunu sakinleştirmek için -bir işe yaramamasına rağmen- kaynaklar gereğinden çok daha fazla kullanılıyor.

Haberin Devamı

3’üncüsü; tek kalıptan çözümler tamamen devreden kalkmalı. Nasıl ki her başı ağrıyan insana aynı ilaç verilemeyeceği gibi… Ormanlara da böyle yaklaşmak gerekiyor. Zira her alanın kendine özgü özellikleri, içinde barındırdığı türler var. Her birini tek tek incelemek şart. İklim krizi nedeniyle bizi bekleyen mega yangınlara ancak ormanlarımızı bu şekilde daha dirençli, dayanıklı hale getirebiliriz.

KÖYLÜLER DAHİL OLSUN

Bir diğer yaşamsal konu da doğal yaşlı ağaçlar. Yüzlerce yıldır yangınlara dayanmış ve her birinden daha güçlü çıkmış sayısız ağaç var. Bu yaşlı bilge ağaçlar sahip oldukları güçlü genetik kaynaklar nedeniyle korunmalılar. Çünkü o kaynaklarla toprağı ve tüm ormanı besliyorlar. Ayakta tutuyorlar. Oysaki maalesef yaşlı ağaçlar sıklıkla kesime uğruyorlar.

Haberin Devamı

Orman köylüleri de bir diğer hayati konu. Yanan bölgedeki ağaçları, ormanı en iyi tanıyan ve binlerce yıllık kadim bilgileri taşıyan tabii ki orada yaşayan köylüler. O alanı korumayı en çok isteyen de onlar. Eskiden yangına kanunen müdahale etmekle mükellef olan orman köylüleri, sonradan yapılan yasal düzenlemeyle (6831 sayılı Kanun’un 69’uncu maddesi ve 7139 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesindeki ‘mükellefiyet’ kaldırılarak) gönüllülük esasına geçirilmişler. Uzmanlara göre; köylülere yangına müdahale konusunda eğitim verilip yeniden sisteme dahil edilmeliler. Ki Orman Genel Müdürlüğü (OGM), mayıs ayından bu yana aldığı Avrupa Birliği (AB) fonu ile bu konuda önemli bir proje yürütmekte.

Kısacası; bütünsel yaklaşımda, bütünün her parçasını entegre etmek gerekiyor…

*

Son olarak; odun kesme-çıkarma işlemi de maalesef hem haddinden fazla hem de yanlış şekilde yapılabiliyor. Ki doğru şekilde ve gerekli miktarda odun kesilmesi, sanıldığının aksine orman için son derece faydalı.

*

Şunu unutmamalıyız: Ormanlar, ağaçtan ibaret değildir. Toprağın içindeki mikro-organizmalardan içinde yaşayan sayısız bitki ve hayvan türüne, her orman kendi içinde bir dünyadır. Tam da bu yüzden bir ormanın içinden otoyol geçirerek onu parçalamak ya da bir ağacı kesip başka bir yere dikmek, bir aileyi parçalamaktan veya bir çocuğun kendi ailesinden alınıp başka ebeveynlere verilmesinden hiçbir farkı yok. Yaşamın devam etmesi için, yaşayan canlıları yaşatmak zorundayız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder