Verda Özer Yaşamını denizlere borçlusun
HABERİ PAYLAŞ

Yaşamını denizlere borçlusun

Su konusunda inanılmaz bir körlüğümüz var. Suyun varlığını sadece gözümüzle gördüğümüzde fark ediyoruz. Onu görmediğimiz zaman tamamen yok sayıyoruz, yaşamımızın suya bağlı olduğunu unutuyoruz. Oysa aldığımız her 3 nefesten 2’sini suya, denizlere borçluyuz! Denizler bizim akciğerimiz. Yaşamın ta kendisi deniz, o yoksa yaşam da yok. Sebebi de şu: denizler dünya üzerindeki en büyük ısı emiciler.

İklim krizinin neden olduğu aşırı ısının yüzde 90’ını, insan kaynaklı CO2 (karbondioksit) salımının da yüzde 23’ünü emiyorlar. Ama asıl; denizler yeryüzündeki oksijenin büyük bir bölümünü üreten mercanlara ev sahipliği yapıyorlar. Türkiye’de yaşayan bizler için ise Marmara Denizi özellikle yaşamsal. Zira Ege, Karadeniz ve Akdeniz’deki canlılar, Marmara Denizi sayesinde yaşıyorlar. Onun sayesinde varlar. Dolayısıyla bizler de yaşamımızı onun sayesinde sürdürüyoruz.

Haberin Devamı

Yaşamını denizlere borçlusun

BENZERSİZ DENİZ: MARMARA

Bunu söyleyen ben değilim, Volkan Narcı. Deniz Yaşamını Koruma Derneği Başkanı olan Volkan Narcı, Marmara’nın Türkiye’deki deniz yaşamının sığınağı ve yaşam kaynağı olduğunu anlatıyor. Bunun sebebini de şöyle açıklıyor: “Karadeniz’den gelen akıntıyla birlikte oradaki balık ve canlı popülasyonu Marmara’ya gelip, oradan da Ege ve Akdeniz’e geçiyor. Dolayısıyla Marmara aradaki bir koridor görevi görüyor ve muazzam bir bio-çeşitlilik sağlıyor.

Hem bu denizleri birleştirerek, hem de kendi içinde tüm bu denizlerin farklı organizmalarını barındırarak.” Farkında değiliz ama bu eşi benzeri olmayan bir çeşitlilik. “Marmara mucize gibi bir deniz. Akdeniz dediğimiz şey aslında Marmara, aslında Karadeniz. Marmara’yı yok saydığınızda en önemli organı kesmiş oluyorsunuz” diyerek ne kadar istisnai bir deniz olduğunu vurguluyor Volkan Bey.

AKDENİZ, EGE, KARADENİZ

Tam da bu yüzden Türkiye’nin ve bu ülkede yaşayan bizlerin yaşamının devamı için Marmara Denizi hayati önemde. “Akdeniz, Karadeniz ve Ege’nin var olabilmesi için, Marmara’nın iyileşmeye ve korunmaya ihtiyacı var. Marmara’yı kaybedersek bu ekosistemleri de kaybedeceğiz” diyerek içinde bulunduğumuz durumun aciliyetine dikkat çekiyor Volkan Narcı. Zaten tam da bu hedefle yola çıkan Deniz Yaşamını Koruma Derneği, “Marmara’dan Akdeniz’e Sürdürülebilirlik Serüveni” projesini hayata geçirmiş.

Haberin Devamı

90 günde tam 1687 deniz mil kıyı seyri boyunca 82 farklı noktada 82 dalış gerçekleştirmişler. Böylece Türkiye’de bir ilk olarak; Marmara, Akdeniz ve Ege’deki ortak deniz yaşamına ve deniz kültürüne dair muazzam bir envanter ortaya çıkarmışlar. Geçen hafta duyurulan proje; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), GEF Küçük Destek Programı, Turquoise Coast Environment Fund ve Anadolu Efes katkılarıyla hayata geçmiş.

SON BİR SIĞINAK GİBİ

2015’ten beri başta Marmara Denizi olmak üzere deniz yaşamının sürebilmesi için canla başla çalışan Deniz Yaşamını Koruma Derneği; son projesiyle Akdeniz, Karadeniz ve Ege Denizi’nde yaşayan türlerin aynı zamanda Marmara Denizi’nde de olduğunu bilimsel ve görsel olarak ortaya koymuş. “Marmara Denizi çok araştırılmış bir deniz değil. Sürekli olarak bizi şaşırtmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Bu serüvenin en büyük çıktısı, Marmara’nın Türkiye’deki deniz yaşamı için son sığınak olduğu gerçeğidir” diyor Dernek Başkanı Volkan Narlı. Bunun için de hem dalışlar yaparak denizlerimizdeki bio-çeşitliliğin durumunu, istilacı türleri ve yerel türler üzerindeki baskılarını kayıt altına almışlar. Hem de birçok bilim insanı, akademisyen, sivil toplum kuruluşu, denizci ve balıkçı kooperatifi ile görüşerek nesli tehdit altındaki mercanlarla ve diğer canlı türleriyle ilgili bilgi almışlar. Sonunda da tüm bu arşivi bir kitapçıkta toplamışlar. Yakında ise bir belgesele dönüştürecekler.

YAĞMUR ORMANLARI

‘Dünyanın yağmur ormanları’ diye bilinen deniz mercanları da; derneğin ve ana destekçilerinden Anadolu Efes’in özel ilgisine tabiler. Zira mercan resifleri denizlerdeki canlıların yüzde 25’ine ev sahipliği yapıyorlar. Yani denizdeki yaşam onlara bağlı. Son yıllarda ise iklim krizi, aşırı avlanma ve okyanusların kirlenmesi nedeniyle hayati tehdit altındalar.

Bugün dünya üzerindeki 845 mercan türünün üçte birinin yaşamı tehlike altında. İşte tam da bu yüzden Anadolu Efes’in desteğiyle Deniz Yaşamını Koruma Derneği; ‘Denize +1 Nefes Projesi’ ile Marmara Denizi’nde doğal ortamından kopmuş mercanları, aşılama yoluyla ‘korunması gereken hassas alan’ ilan edilen Tavşan Adası’na nakletmiş ki orada yumurtalarını bırakıp üreyebilsinler, çoğalabilsinler.

Anadolu Efes’in Grup Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Selda Susal Saatçi, kurum olarak 2030 hedeflerinde sürdürülebilirliği merkeze aldıklarını ve hayata geçirdikleri 104 proje, harcadıkları 107 milyon TL’lik yatırımla da bunu ortaya koyduklarını söylüyor. Maviyi çok sevdikleri, denize nefes olmak için didindikleri de aşikar.

DENİZ SADECE DENİZ DEĞİL

Tüm bunları dinlerken utandım. Denizleri tanımadığımız ve onları yanlış anladığımız için hepimiz adına utandım. Bizim nefesimizi denize, denizdeki canlıların da mercanlara borçlu olduğunu bilmediğimiz için utandım. Denizi sadece bir deniz ve bize balık sağlayan bir alan olarak bildiğimiz için utandım. Artık biliyorum; denizin nefesimiz, Marmara’nın akciğerimiz olduğunu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder