Artun Ünsal Beyin cerrahı Yunus Aydın'ın işi zor, hazzı çok
HABERİ PAYLAŞ

Beyin cerrahı Yunus Aydın'ın işi zor, hazzı çok

Trabzon-Akçaabat Çayırbağ Köyü doğumludur. İlkokulu Samsun’da okudu. Dördü erkek, ikisi kız, altı kardeştiler. 1966’da 11 yaşındayken İstanbul’a taşındılar. Haydarpaşa Lisesi... Sınıf kalabalık, 70 kişiden sadece beşi sınıfı doğrudan geçebildi. Yunus da bunlardan biri. Babası duymuş, Kuleli Askeri Lisesi doğrudan sınıf geçenleri sınavsız alıyor; oraya kaydettirdiler. Çalışkan ya, sınıf çavuşu yaptılar onu. Kuleli bitti, Menteş Kampı’nda harp okuluna giriş yemini bekleniyor. Ama öteden beri onun düşü doktor olmak.

Haberin Devamı

Üstelik, gizliden üniversite sınavına girmiş ve İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazanmıştı. Yemin öncesi istifa etti. Devletin onun için yaptığı masraf karşılığında ailesi yüklü bir tazminat ödemek zorunda kaldı; dahası, ilerde askerlik de yapacaktı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni 1977’de bitirdi. Burada da sınıfın en çalışkan öğrencileri arasındaydı. 20 aylık stajında tüm servislerdeki mesaisini pekiyi notu ile tamamladı. 1976’da sevdalı olduğu İngiliz Filolojisi öğrencisi Nilgün Hanım, memleketi Gaziantep’e dönmesin diye öğrenciyken evlenmişlerdi. Mezuniyet törenine yeni doğan kızları Seza da katılacaktı. Fakülteyi ilk on arasında bitirmişti.

Beyin cerrahisi kürsüsündeki hocası Prof. Hüsamettin Gökyay bu başarıdan etkilenmişti, “Bize gel” dedi. 1980’de ikinci kızları Hande doğdu. Kasım 1982’de ihtisas sınavını başarıyla verdi. Bir yıl önce, Mecburi Hizmet Yasası çıktığı için, İstanbul’da kalamadı ve Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde akademik kariyerine başladı. Eşi de Erzurum Anadolu Lisesi’nde İngilizce hocası oldu. Bilimsel yayınları sayesinde kısa sürede yardımcı doçentliğe yükseldi. Türkiye’nin en genç beyin cerrahı, bu kez de Türkiye’nin en genç beyin cerrahisi yardımcı doçenti olmuştu. Sırada doçentlik vardı: Yabancı dil sınavını verdikten sonra askerlik görevini Ankara Mevki Hastahanesi’nde yaptı ve 1985’de, henüz 30 yaşında iken doçentlik sınavını kazandı. Her aşamada olduğu gibi, en genç yaşta bu ünvanı hak eden kişi olarak sivrildi.

Umutsuzluk yasak!

Artık İstanbul’a, Çapa’ya dönme zamanı geldi, değil mi? Ne gezer? Türkiye’de o dönemde topu topu 25 beyin cerrahı doçenti var ama İstanbul’da boş kadro yok. Çıksa bile, onu gençlere değil, “tekkeyi bekleyen”lere veriyorlar, ulüfe misali... Yunus umutsuzluğa kapılacak biri değil. Sağlık Bakanlığı’na başvuruyor, 1986’da onu Şişli Etfal Hastahanesi’ne beyin cerrahi şef muavini, ertesi yıl da şef yapıyorlar. Taksim Hastanesi’nde 1989-1994 yılları arasında doktorluğu sürdürüyor. Akademisyenlikten çok, doktorluk onun tutkusu.

Haberin Devamı

Beyin cerrahı Yunus Aydının işi zor, hazzı çok

“Hoca, öğrencileri için vardır; doktorsa hastaları için...” Varsa yoksa mesleğinde ilerlemek. 1987’den itibaren ABD’nin çeşitli üniversitelerinde misafir öğretim üyesi oluyor. Amerikan Nöroşirurji Hekimleri Birliği’nin düzenlediği uluslararası beyin cerrahisi kongrelerini kaçırmıyor. 1991 ve 1992’de Prof. Gazi Yaşargil’in davetlisi olarak birer ay kaldığı İsviçre’deki ünlü beyin cerrahi kliniğinde gördüğü ameliyat tekniklerine hayran olacaktı. Özellikle, en ufak bir yanlış hareketin beyin damarını patlatma, hastayı sakat bırakma ya da ölüm riskine yol açtığı anevrizma konusunda Yunus Hoca “cerrahide son nokta” diye tanımladığı bu ünlü Türk “maestro”nun ameliyatlarını izlerken çok şey öğrendi.

Haberin Devamı

Onu görmezden geldiler

En karmaşık ya da denenmemiş tekniklerin uygulandığı ameliyatları başarıyla yapabilmek herkesin harcı değil. Yunus Hoca da kendi başına Şişli Etfal Hastanesi’nde çok şeyler başaracak ve beyin cerrahi kliniğinin kalitesini herkese kabul ettirecekti. Nedense, akademik çevreler “maalesef kadromuz yok” mazeretine sığınıp bu değerli cerrahın kendilerine rakip olmasını istemediler. Bunca zor ama başarılı ameliyatının yanı sıra bir çok bilimsel yayını da görmezden gelen İstanbul Tıp Fakültesi yerine, 1993’de Fırat Üniversitesi tarafından profesörlüğe yükseltilmesi ilginçtir. Oysa, Amerika’da yapılan son beyin cerrahisi kongresine katılan Yunus Aydın’ın boyun fıtığı ve beldeki kanal darlığı ameliyatlarında geliştirdiği yeni teknikler alkışlanacaktı. Velev ki, Profesör Yunus Aydın’ın hiçbir akademik unvanı olmasaydı da fark etmezdi.

Onun asıl uğraşı, öteden beri doktorluktur. Uyguladığı ameliyat teknikleri akademik açıdan onu yükseltmeye yeter ve artardı zaten. Hem, hastaları için de yararlıydı. “Doktorluğun farkı, işinizi icra ederken aldığınız sorumluluğun derecesinin çok yüksek olmasıdır. Yıpratıcı bir meslektir beyin cerrahisi; riskli olduğu kadar tatmini de yüksektir ama.” Hastaları günün her saatinde onu arayabilirler, çünkü cep telefonu hep açıktır. Muayenehanesi vardır ve ünlüdür ama varlıklı bir hastasından Şişli Etfal’de ameliyat için “bıçak parası” almamıştır.

Ameliyatına onun girmesini isteyenleri vakfa yardıma davet eder, o kadar. Vakıf da bu gelirle gençlere burs verir, bazı gereçleri satın alır. Çok ameliyata girdiği için Türkiye’nin her yerinde tanınır. “Güneydoğu’dan adaylığımı koysam, kazanırım”, o denli sevilir yani... Ama o bir tüccar doktor değildir. En zor ameliyatı yapmanın hazzı ona yeter, para mara istemez.

47 saatlik ameliyat

Dünyanın en uzun ameliyatını yapan kişidir Yunus Hoca: Bundan birkaç yıl önce, bir damar yumağı kanamasında, sabırlı bir balıkçının misina yumaklarını çözmesi gibi, üstelik beyne hiç zarar vermeden tam 47 saat boyunca birbirine dolaşmış damarları çözdü, toparladı. Bedava ameliyat ettiği hastası kurtuldu. Ne büyük bir keyif değil mi? Bilimsel yayınların dışında tarih ve ekonomi ağırlıklı eserleri okur habire. Yaz-kış, haftada üç gün tenis oynamayı da ihmal etmez. Beslenmesine dikkat eder, Karadeniz tekir balığının yanı sıra zeytinyağlı yemekler, kiraz ve ananası pek sever. Vakit bulursa, Göcek’de yazlığında tatil yapar, 4.5 metrelik mütevazı motoruyla eşi, çocukları ve torunlarıyla birlikte denize açılır.

Tatilde ya da kongre gezisinde olmadığı zaman, haftanın dört günü sabah erkenden ameliyat yapar, hasta bakar, akşama dek çalışır. Elleri titreyene dek de çalışacak. Başkalarına zarar vereceğini hissettiği gün, cerrahlığı hemen bırakmasını da bilecektir. Ama henüz 55 yaşında olduğu için, şu sıralar kimseyi üzecek gibi durmuyor mahir elleri. Aksine. En olmaz ameliyatları başaran deneyimli ellerine sağlık hocam!

(25.06.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder