Çocuklar bizim geleceğimiz, onların mutlu, sağlıklı olması, iyi eğitilmesi, geleceğe umutla bakması birinci önceliğimiz olmalı… TÜİK verilerine göre 2024 sonu itibarıyla 21 milyon 817 bin 61 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 25.5’ini oluşturuyor. Yani her 4 kişiden biri çocuk yaşta… Araştırmalar son yıllarda çocuk işçi sayısı 1 milyona ulaşırken, okullaşma oranının yüzde 85’ten 84.3’e indiğini gösteriyor. Böyle bir ortamda, depremden etkilenen çocuklar daha da büyük sıkıntı çekiyor. Konteyner kentlerde yaşayan çocuklar, nitelikli beslenme, eğitim ve sağlıklı yaşam koşullarından uzak kalabiliyor. Başta çocuklar olmak üzere deprem bölgesindeki gençleri, kadınları, engellileri unutmamalıyız, kurumlar KSS projelerine bu yöreleri eklemeye devam etmeliler, STK’lara destek olmalıyız… Ancak bu şekilde gerçek bir iyileşme olur.
ÇOCUK FESTIVALİ
Geçtiğimiz günlerde Hatay’da 500’den fazla çocuğun katıldığı bir Çocuk Festivali’ne konuk oldum. The Walt Disney Company (TWDC) Türkiye’nin Defne ilçesinde ikinci kez düzenlediği Festivalde AÇEV, Yuvam Dünya, National Geographic , Now Türkiye ve Sinemasal’ın standları ve etkinlikleri vardı. Akşam da açıkhava sinemasında film gösterimi gerçekleşti. The Walt Disney Company Türkiye Ülke Müdürü Cenk Soner “Disney Türkiye olarak topluma fayda sağlama sorumluluğumuzun farkındayız. Bu farkındalıkla çocuklara unutamayacakları bir gün yaşatmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.
KİTAP VE OYUN DESTEĞİ
Hepsiburada, çocukların eğitimgelişim süreçlerine katkı sunma hedefiyle yürüttüğü ve bugüne kadar 250 binden fazla çocuğa eriştiği “Bir Gülüş Yeter” projesi kapsamında, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı 6 Şubat depremlerinden etkilenen illerde faaliyet gösteren Suna’nın Kızları Çocuk Yaşam Merkezleri’nin bir yıl boyunca kitap ve kutu oyunu destekçisi olarak kutladı.
Bugün 2 Nisan, Dünya Otizm Farkındalık günü... Tüm dünyada hızla artan bu nörolojik gelişim bozukluğunu yeterince tanıyor muyuz? Genelde ilk 3 yaş içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu süren, özellikle sosyal ilişkiler kurma ve sürdürmede zorluklara neden olan otizmin, göz teması kurma ve jest-mimik kullanımı gibi sözsüz iletişimde zorluk yaşanması, konuşma kabiliyetinin geç ya da sınırlı olması, kolları sallama ve yüksek seslerden hoşlanmama gibi belirtileri bulunmaktadır. Genetik faktörlerin yanı sıra, çevresel koşulların, yanlış beslenme, çevre kirliliği, kimyasal maddeler, yanlış ilaç kullanımı, ağır metallerin de otizmi tetiklediği belirtilmektedir. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyerek bireyin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, çocukların sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 verilerine göre; dünyada yaklaşık 160 çocuktan 1’inde teşhis edilen otizm erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat fazla görülmektedir.
700 BİNE YAKIN ÇOCUK
21 yıldır otizm farkındalığı ve erken tanının önemi için çalışan Tohum Otizm Vakfı’nın verilerine göre ülkemizde 2 milyonun üzerinde otizmli birey ve bu durumdan etkilenen 8 milyonun üzerinde aile ferdi, 0-18 yaş grubunda 700 bine yakın otizmli çocuk ve genç bulunuyor. Ancak bunlardan sadece 42 bine yakını eğitime ulaşabiliyor. İŞKUR verilerine göre iş gücünde sadece 100 otizmli birey yer alıyor. Her otizmlinin kendine özgü ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve toplumsal kabulünü sağlamak için kamuoyunda otizm farkındalığı yaratılması gerekiyor. Bu önemli konuyu sahiplenen, otizmli gençlere eğitim ve istihdam sağlayan öncü projeler var.
İSTİHDAM OLANAĞI SUNULUYOR
Eker Süt Ürünleri, İŞKUR verilerine göre en az istihdam edilen engelli grubu olan otizmli bireylerin iş yaşamına dahil olmasını sağlıyor. Türkiye’deki ilk iş koçu destekli istihdam modeli olan ‘Otizmli Bireyler İş Gücünde’ modeli ile 13 otizmli personeli istihdam ederek bu alanda önemli bir boşluğu doldurmayı hedefliyor. Eker’in, Tohum Otizm Vakfı danışmanlığında 2018’den beri yürüttüğü bu model otizmli yetişkinlerin fabrika ortamında uygun koşullar sağlandığında ve doğru yöntemlerle eğitimleri tamamlandığında iş koçlarının desteği ile çalışabileceklerini gösteriyor. Eker Süt Ürünleri, diğer kurumların da bu modeli bir kılavuz model olarak kullanmasını sağlamak ve otizmli bireylerin istihdamının yaygınlaştırılmasına destek olmak için danışmanlık hizmeti de veriyor.
ÇALIŞMA HAYATINA KAZANDIRIYOR
NHL Sağlık Lojistik Hizmetleri otizmli bireylerin topluma kazandırılması amacıyla “Otizmli Bireyler Lojistikte” projesini hayata geçirdi. NHL, 2022’de İstanbul’da bulunan tesisinde başlattığı istihdam modeli ile bilimsel temellere uygun olarak otizmli bireylerin hem çalışma hayatına hem de toplumsal hayata dahil olmalarını destekliyor.
1850 GENÇ MEZUN
Sanofi Türkiye ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) genç kadınların iş hayatına daha donanımlı katılmaları amacıyla 15 yıl önce hayata geçirdiği “Geleceğin Kadın Liderleri” (GKL) programından bugüne kadar 1850 genç kadın mezun oldu. Geçen yıl ilki düzenlenen “GKL İlham Buluşmaları”nın ikincisinde Mert Fırat’ın moderatörlüğünde, programdan mezun olan pırıl pırıl genç kadınların başarı ve azim dolu hikayelerini dinledik.
BAŞARI ÖYKÜLERİ
KAGİDER Başkanı Esra Bezircioğlu, KAGİDER YK Üyesi Kıvılcım Pınar Kocabıyık, Sanofi Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Pınar Kaya ve Sanofi Avrasya Bölgesi İnsan ve Kültür Direktörü Raziye Baysal’ın ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte Çiçek Çizmeci, Aysu Türkoğlu, Açelya Akkoyun, Asuman Krause ve Sinan Canan gibi isimler de ilham verici hikayeleri ile GKL mezunlarının başarı öykülerine eşlik etti.
134 YILA İHTİYAÇ VAR
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre, dünyada cinsiyet eşitliğine ulaşmak için 134 yıla ihtiyaç var. Bu rapora göre Türkiye cinsiyet eşitliği sıralamasında 146 ülke arasında 127’nci sırada bulunuyor. Yani daha gidecek çok yolumuz var… Türkiye’de 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranı sadece yüzde 26. Bu oran erkeklerde ise yüzde 90’a yakın. İşte böyle eşitsizliklerle dolu bir ortamda Sanofi Türkiye ve KAGİDER’in genç kadınları iş hayatında desteklemek için 15 yıldır ‘Geleceğin Kadın Liderleri’ projesini hayata geçirmeleri daha da anlamlı…
FIRSAT EŞİTLİĞİ YARATMAK İÇİN ARALIKSIZ ÇALIŞIYORUZ
Büyük depremin 2’nci yıldönümünde bölgedeki yaşamın iyileştirilmesi için sürdürülebilir dayanışmaya ihtiyaç var. Uzmanlar depremlerin 700 bin çalışanın geçim kaynağını etkilediğini, 400 binden fazla kişinin halen konteyner alanlarında yaşamını sürdürdüğünü, 220 binden fazla işyerinin kullanılamaz hale geldiğini belirtiyor. Afetin ilk gününden beri özel sektör kuruluşları, STK’lar ve gönüllüler örnek bir dayanışma içinde bölgedeki yaşam koşullarını geliştirmeye çalışıyor. Yıllardır bölgede aktif çalışan sivil toplum gönüllüsü Ayşe Kırımlı “Özellikle kadınlar, çocuklar, gençler ve yaşlılar durumdan çok etkileniyorlar. Bu sorunların çözülebilmesi için kurumların dayanışması çok önemli” dedi.
AFET GÖNÜLLÜLÜĞÜ EĞİTİMİ
Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’daki konteyner kentlerde açtığı 10 merkezde 200 binden fazla kişiye destek olan TOG, gönüllülere eğitim verecek yeni bir program başlattı. İlki Antalya’da yapılan ve 81 ilde 18-29 yaş arasındaki 2 bin gence ulaşılması hedeflenen eğitimlerde katılımcıların acil durumlar ve afetler özelinde riskleri azaltmak için hazırlık yapmaları, müdahale süreçlerinde gönüllü olarak yer almaları için gerekli deneyimi kazanmaları amaçlanıyor.
YARININ KÖYLERİ
Trendyol Yarının Köyleri projesinin kapsamına Hatay’ın Kurtlusoğuksu köyünü de aldı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı işbirliği ile yürütülen projede, teknoloji bilgi ve olanaklarının köylere ulaştırılarak istihdamın artırılması, üretimin güçlendirilmesi, kültürel değerlerin korunarak kırsal kalkınmanın desteklenmesi amaçlanıyor.
GENÇLERİN YANINDA
Akbank’ın Güzel Yarınlar Hareketi 5 ilde 10 binden fazla gence ulaştı. Malatya, Adıyaman ve Gaziantep Üniversitesi’nde sanat, teknoloji ve iletişim odaklı 275 atölyede 5 bine yakın öğrenci ile buluştu. Akbank Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç “2025 yılı boyunca toplamda 12 bin gence ulaşmayı hedefliyoruz, yeni durağımız Hatay olacak” dedi.
Her yıl net kârının yüzde 15’ini sosyal yardımlara ayıran LC Waikiki çocukların ve gençlerin gelişimlerine katkı sağlamayı hedefliyor.
LC Waikiki Müşteri İçgörüleri ve Pazarlama İletişiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Akgül Yılmaz ile çocuklara benzersiz bir deneyim yaşatan bu etkinliği ve ileriye dönük hedeflerini konuştuk:
LC Waikiki olarak çocuklara ve gençlere yönelik pek çok sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyorsunuz. Bu konuda misyonunuz ve sosyal sorumluluk yaklaşımınız nedir?
LC Waikiki olarak çocukların ve gençlerin gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlayan sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Yaşadığımız dünyaya, çevreye ve topluma karşı önemli sorumluluklar taşıyoruz. LC Waikiki, kuruluş felsefesi sosyal sorumluluğa dayanan, misyonunu “İyi Giyinmek Herkesin Hakkı” olarak belirleyen bir şirket. Bu misyonu sadece Türkiye’de değil, faaliyette olduğumuz birçok ülkede uzun yıllardır sürdürüyoruz. Amacımız, bu misyonu tüm dünyaya yaymak. Bulunduğumuz toplumlara sosyal fayda sağlamayı ve yardımlaşmayı sorumluluğu olarak gören bir yapı olarak, her yıl net kârımızın yüzde 15’ini sosyal yardımlara ayırıyoruz. Bu bütçe, şirketimizin bünyesinde bulunan 23 kişilik Sosyal Yardımlar Departmanı tarafından yönetiliyor. Yardım kapsamımızın içinde ayni ve nakdi yardımlar, çocukların ve gençlerin eğitimleri gibi birçok kalem var. Yardım politikamız, din, dil, cinsiyet, ırk ayrımı yapmaksızın resmi kurumlar aracılığıyla gelen tüm talepleri karşılamak üzerine kurulu. Bu konuda artık sistemimizin oturduğunu söyleyebilirim. Hatta yardım talepleri gelmeden veya bir afet yaşanmadan bile zaten bu yardım kuruluşları ve derneklerin bölge depolarında her zaman yardım ürünlerimiz yer alıyor. Herhangi bir afet durumunda ise hızlıca ilgili konuma ihtiyaç olunan ürünlerin gönderimi sağlanabiliyor. Bu sayede çok hızlı bir şekilde hareket edebiliyor, bölgeye ilk yardımları ulaştırabiliyoruz.
HAYAL GÜCLERİNE DESTEK
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Çocuk Filmleri Festivali’ne destek oldunuz. Festival hakkında bilgi verebilir misiniz?
Eğlencenin ve hayal gücünün buluştuğu Çocuk Filmleri Festivali, 24-26 Ocak 2025 tarihleri arasında Torun Center Sinemaları’nda Biletinial.com ev sahipliğinde gerçekleşti. Ana sponsoru olduğumuz bu özel etkinlikle 500 çocuğu ilk defa sinemanın sihirli dünyasıyla buluşturmanın yanı sıra her yaştan katılımcı için eğlence ve bilgilendirici etkinliklerle dolu bir ortam sunduk. Festivalde, çocukların hayal dünyasının vazgeçilmezleri olan animasyon ve macera filmleri, minik izleyicilerle buluştu. Festival boyunca vizyon filmlerinin yanı sıra Efsane Maymunlar çizgi filmimizi de küçük misafirlerimizle buluşturduk. Çocukların gülümsediği her anı çok önemsiyoruz.
Yeni yıl, yeni umutlar, beklentiler ve sorumluluklarla geliyor. Geçtiğimiz yıl en çok konuşulan konulardan biri olan sürdürülebilirlik, 2025’te de dünyanın en önemli gündem maddeleri arasında yer almaya devam edecek. İklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve artan kaynak tüketimi gibi küresel sorunlar, sürdürülebilirlik odaklı çözümleri bir tercih olmaktan çıkararak bir zorunluluk haline getiriyor. Bu bağlamda iş dünyasında ve kamu politikalarında ortaya çıkan yeni trendler geleceğin şekillenmesinde kritik rol oynayacak. Sorumlulukları artan kurumlar hem zorluklarla hem de fırsatlarla karşı karşıya kalacaklar. Artık bir markanın ya da kurumun büyüklüğü yalnızca finansal kazançla değil, topluma sağladığı katkılar ve yarattığı etkiyle de ölçülüyor. Güven, itibar ve toplumsal sorumluluk, şirketlerin sürdürülebilirliği için kritik bir rekabet avantajı haline geldi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ŞİRKET STRATEJİLERİNİN AYRILMAZ PARÇASI
Sürdürülebilirlik konusunun doğru anlaşılması, toplumda bilinç değişimi yaratması ve dönüşüm sağlaması için iletişimcilere önemli sorumluluklar düşüyor. Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) Başkanı İpek Özgüden Özen, “Küresel ölçekte çevreye duyarlılık, insan hakları ve topluma yönelik projeler markaların, kurumların itibarını şekillendiriyor. Etik değerler ve sosyal farkındalık odaklı girişimler, şirketlerin geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemesini sağlıyor. Geçtiğimiz günlerde TÜHİD, Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği (IPRA) ile önemli bir işbirliği anlaşmasına imza atarak, mesleğin evrensel etik kurallarını ve sürdürülebilir gelişimini destekleme yönünde önemli bir adım attı. IPRA gibi küresel kuruluşlar, kurumsal itibar, sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığı artık şirket stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor” diyor.
SOSYAL SERMAYENİZ NE KADAR?
Özgüden sosyal sermaye kavramının da altını çizerek, “Finansal başarı, büyüme için kısa vadeli bir itici güç sağlarken, sosyal sermaye bu büyümeyi kalıcı ve sürdürülebilir kılan temel unsur olarak öne çıkıyor. Gelecekte rekabet avantajı sağlayan markalar, kurumlar, toplumla güçlü bağlar kurabilen ve paydaşlarının güvenini kazanabilenler olacak” vurgusunu yapıyor. 2025 yılının, sosyal sorumluluk, sosyal etki ve sürdürülebilirlik alanlarında şirketlere ve STK’lara daha büyük sorumluluklar ve fırsatlar sunacağını düşünen Anadolu Vakfı Genel Müdürü Evrim Hizaler sürdürülebilirlik konusunda özellikle 4 konunun öne çıkacağını belirtiyor. Döngüsel ekonomi modellerine geçiş, iklim eylemleri, biyoçeşitlilik ve doğal sermaye muhasebesi, toplumsal kalkınma adına sosyal eşitlik ve çeşitlilik olarak sıralanan bu trendlerin, hem şirketlerin hem de STK’ların sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk alanlarında daha proaktif ve şeffaf olmalarını gerektireceğini vurguluyor.
ETKİ YATIRIMLARI VE RAPORLAMASI ARTACAK
EMEK VE ZAMAN
Birkaç gün önce Dünya Gönüllüler Günü’nü kutladık. Birleşmiş Milletler gönüllülüğü, herhangi bir finansal karşılık veya çıkar beklemeden sivil toplum kuruluşları, toplumsal girişimler ya da gönüllü katılıma olanak sağlayan kurumlarda emek ve zaman ayırarak destek olmak, iyiliği paylaşmak olarak tanımlıyor.
4.3 MİLYAR KİŞİ
Her yıl hayata anlam katmak isteyen 4.3 milyar insan dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için bireysel katkı veriyor, tanımadığı birine yardım ediyor ya da gönüllü oluyor. Gelişmiş ülkelerde sivil girişimlere toplumsal katılım oranları yüzde 25-56 arasında değişiyor. Ülkemizde ise bu oran ne yazık ki çok daha düşük…
DÜNYA SIRALAMASINDA 122’NCİYİZ
142 ülkeye ilişkin değerlendirmelerin bulunduğu Dünya Bağışçılık Endeksi – 2024 verilerine göre Türkiye’nin genel bağışçılık skoru yüzde yüzde 29 ve sıralaması 122 olarak belirlendi. Endeks sonuçlarına göre Türkiye’de yetişkinlerin gönüllülük yapma oranı sadece yüzde 10… Yani yardımseverlik kültürümüzde var, elimizden geldiğince ihtiyacı olanlara destek oluyoruz ama gönüllülük yapmıyoruz…
DEPREM SONRASI MADENCİLERE EĞİTİM
Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin sayıları hızla artıyor, ülkenin ihtiyacı olan konularda fayda yaratmak için gittikçe daha fazla yatırım yapılıyor. Projelerin sayıları artıyor ama nitelikleri de artıyor mu diye düşünmek gerek. Bence artık sadece farkındalık yaratmak amacıyla yapılan kısa süreli projelerin yerlerini daha uzun soluklu ve sürdürülebilir projelere bırakma zamanı geldi… Geçtiğimiz haftalarda Brandweek Zirvesi’nde dinlediğim araştırmacı Bekir Ağırdır “Artık farkındalık değil, eylemlilik projelerine, davranış değişikliği sağlayan projelere ihtiyaç var” dedi. Bence de anlam arayışının arttığı günümüzde, sosyal sorumluluk projelerinin amacı toplumda dönüşüm yaratmak, olumlu bir değişime öncülük etmek olmalıdır.
KAN BAĞIŞI FARKINDALIĞI ÖNEMLİ
Kızılay ülkemizdeki kan bağışı ihtiyacının yüzde 87’sini karşılıyor. ‘Kan acil değil daimi ihtiyaç. 1 kan bağışı 3 kişinin hayatını kurtarabilir. Kan bağışı yaparak, hayat kurtarın’ çağrısı yapan Kızılay İstanbul İl Başkanı Burcu Kösem vatandaşların bu konudaki farkındalığını arttırmayı hedefliyor. “Sağlık Bakanlığı’na bağlı kan transfüzyonu yapan 1140 hastanenin tüm kan ihtiyacını karşılıyor, ihtiyacı olan hastaların zamanında tedavi olabilmesi için güvenli ve düzenli kan ile kan ürünlerinin ücretsiz olarak tedarikini sağlıyoruz” diyen Kösem bağışçıların kan vererek başka bir hayatı kurtarmanın yanında kendi sağlıklarına da katkı sağlayacağını vurguluyor.
DENİZLERİN AKCİĞERİ KORUMA ALTINDA
Türkiye İş Bankası ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları’ projesi kapsamında Marmara Denizi’nin akciğerleri sayılan deniz çayırlarının haritalanması, temizlenmesi ve korunmasına yönelik çalışmalar yapılıyor. TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk “Bu projeyle Marmara Denizi’nin sağlığı için kritik öneme sahip Posidonia oceanica deniz çayırlarının bulunduğu alanların haritalandırılmasını, üzerindeki atıklardan temizlenmesini ve korunmasını hedefliyoruz” derken Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri İzlem Erdem ise “Faaliyetlerimizin her adımında sürdürülebilirliği odağımıza alıyor; doğal yaşamı, ekolojik dengeyi ve biyolojik çeşitliliği koruma bilinciyle hareket ediyoruz. Ormanlarımızı korumak geleceğimiz için ne kadar önemliyse, deniz çayırlarını yaşatmak da aynı ölçüde önemli” dedi.
ENGELSİZ YAŞAM
Shell Türkiye engelsiz yaşam yaklaşımı doğrultusunda Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin (TMPK) engelsiz yaşam için sunduğu hizmetleri ileri taşımayı hedefliyor. Shell & Turcas Perakende Satışlar Pazarlama Direktörü Özkan Özyavuz, “Kendimizi 10 milyonu aşkın engelli bireyin, onlara inanan herkesin ve TMPK’nın resmi taraftarı olarak kabul ediyoruz. Hikayelerine destek olduğumuz birçok örnekte gördük ki, yapabilirim diyerek yola çıkmanın, başarmanın, böylece bir başkasının da harekete geçmesine ilham olmanın yarattığı duygu çok büyük” dedi.