Verda Özer Salonda topraksız sebze yetiştirmeye hazır mısın?
HABERİ PAYLAŞ

Salonda topraksız sebze yetiştirmeye hazır mısın?

Yeni bir dünyadayız. Teknoloji öyle bir noktaya geldi ki evlerimizde toprak olmadan tarım yapabileceğiz artık. Salonun bir köşesinde kurulan düzenekte sebze-meyve yetiştirebileceğiz. Hem de ne toprak ne de su kullanarak. Dahası, birçok üretici artık tarlada tarım yapmayı bırakıp, onun yerine şehirde büyük bir bina kiralayıp, içinde toprak ve su kullanmadan istediğini yetiştirip satabilecek. Hem de çok daha düşük maliyetle! Bu teknoloji mucizesini gerçekleştiren de iki Türk kuruluş.

Salonda topraksız sebze yetiştirmeye hazır mısın

Peki bu neden mi çığır açıcı bir gelişme? Çünkü her şeyden önce dünyada toprak hızla azalıyor ya da hastalanıyor. Son 40 yılda yeryüzündeki toprak alanı 3’te bir azalmış. Her yıl 40 bin ton toprak da hastalanıyor. Kullanılan kimyasallar ve yanlış tarım politikaları yüzünden. Üstüne; iklim krizinin yol açtığı kuraklık nedeniyle su da hızla azalıyor ki bugün tarımda yanlış sulama yöntemleri kullanıldığı için, aşırı miktarda su harcanıyor.

Haberin Devamı

Tarlalar sular altında kalıyor. Bu bahsettiğim yeni yöntemde ise yüzde 90 daha az su kullanılıyor. Ürünlerin bir yerden bir yere taşınmasına gerek kalmaması da büyük miktarda bir enerji ve para tasarrufu elbette. Dahası, bu yöntemle yetiştirilen ürün yıkanmadan doğrudan yenebiliyor. Kısacası bundan böyle evlerde toprak ve su harcamadan, hem de bedava tarım yapmak mümkün. Bu, dünyamız ve insanoğlu için gerçekten hayati bir gelişme.

FİKİR-İMKAN-İŞBİRLİĞİ

Bana bu gelişmeyi ulaştıran, Karel ve Vahaa oldu. Karel, bir teknoloji şirketi. 30’dan fazla ülkeye ürün ve teknoloji ihraç ediyor. Vahaa ise 2 yıl önce kurulmuş olan bir start-up (genç girişim). Topraksız tarımla evlerde akıllı bahçeler tasarlıyorlar. İşte Vahaa’nın geliştirdiği bu hayat kurtaran fikre, Karel hem altyapı hem seri üretim noktasında destek vermiş. Bu işbirliği sayesinde de ortaya bu çok kıymetli sistem çıkmış.

Telefonda görüştüğüm Karel’in Bilgi ve İletişim Teknolojileri Mühendislik Direktörü Dr. Alper Sarıkan’dan aldığım bilgiler o kadar etkileyici ki. Bir kere şu an dünyada bu ‘evde topraksız tarım’ pazarı tam 9.5 milyar dolar büyüklüğündeymiş. 2016’da bu rakamın 18 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu da muazzam toprak ve su tasarrufu yapılacak demek!

Haberin Devamı

HIZLI VE SAĞLIKLI GIDA

Bu tarım sistemi çok kolay: Bir kere size gönderilen paketin içinde hem düzenek hem de birkaç tohum var. Fındık ya da ceviz kabuğunun preslenmesiyle ortaya çıkan mineral zengini materyalin içine, bir delik açılıp tohum konuluyor. Sonra da bir kaba alınarak, içinde su bulunan bir hazneye yerleştiriliyor.

Bir motor bu suyu hareketlendirirken, diğer yandan üzerine ışık tutuluyor. Yalnız tohumun farklı evrelerinde, farklı dalga boylarında ışık veriliyor. Hepsi bu! Kullanılan bu LED ışıkları da aslında bitki yetiştirmek için özel olarak geliştirilmiş.

365 GÜN ÜRETİM

Bu sistem hem bitkilerin optimum ve hızlı büyümesini sağlıyor. Böylece bitkiler türüne göre, 2-3 haftadan itibaren yani çok daha hızlı hasat edilebiliyor. Hem 365 gün boyunca üretim imkanı sağlıyor. Hem de toprak kullanılmadığı için pestisit/zehir/ kimyasal ilaç kullanılmamış oluyor.

Haberin Devamı

Dahası: Bu düzenekte GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) içermeyen tohumlar kuıllanılıyor. Kısacası besin değeri yüksek ve çok daha sağlıklı bir üretim yapılıyor. Her yıl 200 bin kişinin hayatını pestisitler yüzünden kaybettiğini düşünecek olursak, bu projenin katkısı çok daha net görülüyor.

YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM EL ELE

Dr. Alper Sarıkan, bu gelişmenin ‘data’ (bilgi) toplanması açısından önemine özellikle dikkat çekiyor. Zira yeni dünyanın petrolü, data. Sarıkan, “Bu sistemde indirdiğiniz mobil uygulamada, bitkilerin yetiştirilme sürecine dair çok fazla data birikecek. Bunlar elbette buluta (cloud) aktarılacak. Biliyorsunuz önümüzdeki yılların kazananları, datası çok olan ülkeler olacak” diyor.

İNSANA HİZMET

Gördüğünüz gibi dünyanın yeşil dönüşümü (yani daha çevreci, daha sürdürülebilir, tüm canlıları ve doğayı önemseyen bir hale bürünmesi) ve dijital dönüşümü el ele gidiyor. Teknolojinin aşırı hızlı gelişimi, daha çevreci uygulamalara olanak sağlıyor. Oluşan yeni dijital düzen; insanı, bireyi daha öne çıkarıyor ki zaten teknoloji insan hayatını kolaylaştırması için ortaya çıkmadı mı? Robotlar, 5G, yapay zeka, bulut sistemi... Hepsi zaten insana hizmet için var.

MELEZ SİSTEM

Dolayısıyla aslında ortaya yeni bir ‘hibrit’ (melez) sistem çıkıyor. Bir taraftan daha doğal, daha yeşil, daha kırsal, daha sade, daha bireysel... Diğer yandan daha dijital, daha hızlı, daha birbiriyle bağlantılı ve küresel... Siber olanla fiziksel olanın birleşiminden yeni bir dünya modeli doğuyor. Bu dönüşüme ayak uydurmak ise artık bir tercih değil, bir zorunluluk. Tabii yeni dünyaya ait olmak istiyorsanız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder