Yazgülü Aldoğan 'Karınızı dövmeyin' dese ya bir kere de
HABERİ PAYLAŞ

'Karınızı dövmeyin' dese ya bir kere de

Başbakan Erdoğan her konuda kendisini “Baba Başkan” konumunda hissettiğini belli eden çıkışlarda bulunuyor, kaç çocuk yapılacağından, hangi renk ekmek yeneceğine kadar, içki sigara tüketimine her konuda bizi, sağlığımızı, ülkenin çıkarlarını gözeten uyarılarda bulunuyor, azarlıyor, nasihat ediyor.

Ne güzel, ne yapıcı. Sağolsun, varolsun, eksik olmasın başımızdan! Bir tek konuda ağzını açtığını ne duyduk, ne gördük: Kadına yönelik şiddet. Daha sadece 19 yaşında bir genç kadın, Pınar Yolver, iki aylık evliyken eşi ve ailesi tarafından ağır işkenceyle öldürüldü.

Ailesinin timsah gözyaşları diyeceğim, kızlarına sahip çıkamadığı yeni bir vaka. Ütü yanıkları bile varmış cesedinde! Başbakan, bu kadar seviliyor, sözü dinleniyor, ne olur bir gün de çıkıp “Karılarınızı dövmeyin, el kaldırmayın, sevin, sayın, yoksa fena yaparım dese” bir şiir okusa üstüne.

Şahitlik yaptığı nikahlarda evlilik cüzdanını verirken üç çocuk, üç çocuk diyeceğine, bir kez de “Karına fiske vurursan ben canına okurum” dese! Öyle işe yarayacak ki!

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Kadınlar aslında ne ister?

Fatoş yaptı yine yapacağını, bütün bir öğleden sonramı bilimsel sunum dinleyerek geçirdim! Fatoş Karahasan hobi olsun diye gazetecilik yaptığını tahmin ettiğim iyi bir bilim insanı ve düzenlediği “Geleceği Şekillendirmek” konulu bu yılki konferansın konuşmacıları da hiç bilmediğim bir dünyanın ufuklarını açtılar önümüze:

Bilişim, teknoloji, iletişim! Harika çocukları da konuşturmuş sabah oturumunda, diş ağrısıyla boğuştuğumdan yetişemedim. Benim dinlediklerim arasında, algıda seçicilik gereği, Pınar Reyhan Özyiğit’in “Kadınlar Aslında ne İster?” konulu sunumu en ilginciydi.

Ne istiyormuş kadınlar? “Beni kandırma” diyorlar. “Doğru, dürüst ve gerçek ol. Aptal değilim. Mesajını anlıyorum. Güncel ol, geri kalma, kendini yenile. Değiş, ufkumu aç. Beni geliştir, farklılaştır. Şaşırt beni. Aklıma gelmeyeni sen düşün. Heyecanlandır, kendine ait hissettir!”

Bunları yaparsanız, o bayıldığınız sesi duyarsınız: “Aşkım.. ve ooo” Neyse, bu gazete köşesi, daha fazla uçmayalım! Ama bir kadının bir erkekten beklediğini ve yatakta sonuca ulaştığını düşündüğünüz bu sonuçlar, aslında 550 kadınla yüzyüze yapılmış bilimsel bir araştırmanın neticesi.

Kadınların ticari bir MARKA’dan tüketici olarak ne beklediğini anlatıyor! Aslında bir erkekten de aynen bunları bekliyorlar ve ne sorsan bunu söylüyorlar!

Onlar aşk arıyor aslında!
Pınar Özyiğit yeni medya konusunda ders veriyor, internet üzerinde uzman. “Bir kadınla temas için 1 dakika 21 saniyen var, ilgisini çekersen 3.5 dakika daha bakar” diyor.

O süre içinde tavladın tavladın, yoksa başka siteye gidiyor! Kadınlar artık elbiselerini de sevgililerini de internetten buluyor. Hatta online fal baktıran siteler Amerika’da da para basıyormuş.

Pınar devam ediyor, kadının isteklerine: “Fikrimi sor. Öncü ol, ilkleri yap. Farklı ol. Basit ol, anlaşılır ve net konuş. Üyelik formunda zorlama beni. Seçenek sun, sınırlama. Saygı duy. Empati kur. Düşün beni, önemse hislerimi; çünkü aşk iki taraflı güzel!”

Pınar yeme beni! Bu tüyoları alıp tuvalet kağıdı mı satacaklar kadınlara, patates soyacağı mı? Onlar aşkı arıyor aşkı!

Haberin Devamı

İZMİR MUHALİF ŞEHİR!

Haberin Devamı

Kimisi ‘Cittyslow’ yavaş şehir oluyor, İzmir de ‘Muhalif Şehir’ oldu. MHP Lideri Bahçeli bile dev bir miting yapmak için ne memleketi Osmaniye’yi, ne de MHP’nin güçlü olduğu Orta Anadolu illerini değil, İzmir’i seçti.

Başbakan, Ege milletvekilleriyle kahvaltı ederken İzmir de İzmir dedi ve çok yaklaştıklarını gösteren anketi açıkladı. Kusura bakmayın, yatırım yaptırmasanız da, Diyanet İşleri Başkanı’nı yollayıp ‘aydınlatmaya’ kalksanız da, Kocaoğlu ve ekibi mahkemelerde sürünse de, varoşlar, bir iddiaya göre yüzen gezen oylarla doldurulsa da İzmir’den size ekmek çıkmaz! İzmir, muhaliftir, muhalif kalacak. Hele bu kadar üstüne gelindikten sonra.

Salvador Dali’nin sofrasından

Yaratıcılıkta sınır yok. Yemek yemeyi sadece karın doyurmak olarak düşünmeyen, sofraya konulan tabaktan içindeki yiyeceğe arayış içinde olanlardan yemek araştırmacısı Tuba İşbakan, Kayra Restoran Haftası etkinlikleri içinde Salvador Dali’nin sofrasını kuruyor önümüze.

İspanyol sürrealist ressam Salvador Dali eserleriyle, geçtiğimiz yıllarda Sabancı Müzesi’ne konuk olmuştu, hatırlarsınız. Resimlerinde yumurta, ekmek, balık, incir gibi yiyeceklere yer veren, bunlarda yaratılış ve doğumu simgeleyen Dali’yi biz de ‘Zamansız Tatlar’ sofrasında anıyoruz, üstelik tam da onun çizdiği gibi bir masada, tam da onun resimlediği yiyeceklerle, köy ekmeği üzerinde sardalyayla başlıyor, avokadoyla lezzetlendirilmiş kuskusla devam ediyor, İspanyol mutfağının klasiği olan Paella’ya geçerken dahi ressamın tabloları üzerinden yapılan yorumlarla lezzet keşfini sürdürüyoruz!

Bu deneyim o kadar eğlenceli ve ilginç ki Park Hyatt Maçka Palas Prime’ın ev sahipliği ve yeni şefinin ustalığı olmadan da yapmaya karar veriyoruz: Türk ressamlarının eserlerinden yola çıkarak ve her birimiz bir yemeği yorumlayarak! Şimdiden araştırmaya başladık, siz de yol gösterin olmaz mı!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder