'Canım sürekli tatlı çekiyor': Canınızın abur cubur çekmesindeki 10 neden

'Diyetteyim canım sürekli tatlı çekiyor'... Bu cümleye hiçbirimiz yabancı değiliz. Hepimizin kendisiyle savaşa girdiği, neredeyse buzdolabına zincir vurmak isteyeceği dönemleri olabilir. Peki ama, canınızın neden sürekli sağlıksız yiyecekler çektiğini hiç düşündünüz mü? Belki de bunun belirgin bir nedeni var, bu sorunu çözdüğünüz zaman artık çekmecedeki cipste aklınız kalmayacak. Canınız neden sürekli abur cubur çekiyor? Buyrun cevapları. Abur cubur isteğiniz beynin açlık merkezinde değil, ödül merkezinde başlar. Sinyallerin amacı, seks ve beslenme gibi önemli ve hayati aktivitelerle meşgulken sizi mutlu etmektir. Bir paket cipsi mideye indirdiğinizde dopamin olarak bilinen “memnuniyet” nörotransmiterinin salınımı gerçekleşir. Beyniniz cips ve mutluluk arasındaki bu bağlantıyı hatırlar ve sizi deneyimi tekrar yaşamaya zorlar. Kan şekerinin gün içerisinde dengeli olması çok önemlidir. Eğer kan şekeriniz gün içerisinde dengeli değil de dalgalı olarak seyrediyorsa ani kan şekeri düşmesi sonucu vücudunuz sizden tatlı isteyecektir. Kan şekerinin düşmesini engelleyen temel etmen ise gün içerisinde ara öğün yapmanızdır. Ama ara öğünlerinde saat düzenine dikkat etmelisiniz. Aynı ana yemeklerde olduğu gibi belirli saat aralıklarında mümkün olduğunca protein veya yağ içeriği olan ara öğünler bir sonraki ana öğünde daha az besin tüketmenizi sağlayacak aynı zamanda tatlı krizi yaşamanızı da engelleyecektir. Özellikle de davranış pozitif bir duyguyla ilişkilendirildiği zamanlarda alışkanlıklarınızı bırakabilmek hiç de kolay değildir. Yiyeceklerin tek başına bağımlılık yapıcı bir özelliği olmasa bile dopamin salınımı sizi o yiyeceğe bağımlı yapma konusunda büyük bir rol oynuyor. Nutrition Review’da yayımlanan bir araştırmaya göre, duyusal, metabolik, sinirsel içsalgılar ve nöral yollar, aşermenin tetiklenmesinde işbirliği yapıyor. Bir başka deyişle, çevreniz ve beyniniz sizin aleyhinize çalışıyor. Eğer hareketsiz yaşam tarzınıza vücudunuz adapte olmuşsa ekstra enerji sarfiyatı olduğu günler vücudunuz sizden geçici olarak tatlı isteyecektir. Ama bu tatlı krizleri anlık olduğunu unutmamalısınız. Eğer sporu veya hareketli bir yaşam tarzını benimsediyseniz zaten bu tarz krizleri yaşamazsınız. Toplum olarak bizim temel karbonhidrat kaynaklarımız, ekmek, çorba, pilav- makarna, hamur işi ve tatlıdır. Bu sıralama en sağlıklı olandan en sağlıksız olana doğrudur. Önemli olan sizin karbonhidrat olarak bunlardan hangisini tercih ettiğinizdir. Eğer ekmek, çorba, pilav veya makarna tüketirseniz gün içerisinde vücudunuz sizden tatlı istemeyecektir. Ama bu gıdalar belirli miktarlarda tüketilmezse o zaman tatlı krizi yaşamanız kaçınılmaz olacaktır. Tükettiğiniz yemeğin içeriği de yemekten sonraki tatlı isteğiniz üzerinde etkili olabilir. Yemeğiniz çoğunlukla basit karbonhidratlardan oluşuyorsa, tükettiğiniz öğünün glisemik indeksi yüksekse, kan şekeri aniden yükselir, daha sonra da hızlıca düşer. Kan şekerinin bu şekilde dalgalanması da yemekten sonra tatlı isteğini tetikleyebilir. Tatlı için en basit anlatım “İnsanın yedikçe yiyesi geliyordur”. Çünkü siz vücudunuza basit şeker yüklediğinizde ertesi günü vücudunuz bunu sizden yeniden isteyecektir. Burada irade devreye girmektedir. Eğer 3-4 gün boyunca basit şekerli besin tüketmezseniz tatlı krizlerinizin azalması gereklidir. Azalmıyorsa yine ilk adresiniz doktor olmalıdır. İnsanların aşermelere karşı koyabilme yollarına dair çok sayıda araştırma bulunuyor. Örneğin; canınız bisküvi istediğinde beş dakika direnmeye çalışarak veya yürüyüşe çıkarak krizinizi bastırabilirsiniz. Farkındalık, abur cubur krizlerinin yönetimi konusunda günden güne popüler olan bir yöntemdir. Kafanızı biraz boşaltın ve öğle vakti çikolatasından ya da pizzasından başka düşüncelere odaklanın. Çünkü bunu başarmak mümkün. Hala zorlanıyor musunuz? O halde yemek günlüğü tutmayı deneyebilirsiniz. Sadece ne zaman ne yediğinizi değil, canınızın abur cubur çektiği zamanları da not edin. Aldığınız notları krizlerinizin düzenini anlamak için kullanabilirsiniz. Daha da önemlisi yeme alışkanlıklarınızı yakından gözlemlemek, açlığınızı kontrol altında, kan şekeri ve enerji seviyenizi de stabil tutmaya yarayacaktır. Aynı zamanda limon suyu ve ağız çalkalama suyu gibi keskin tatlar da abur cubur krizlerinize son verebilir. Eğer hiçbir şey işe yaramazsa sadece ağzınızı da çalkalayabilirsiniz. Eğer yeterli uyku alamıyorsak, bu hormonların hepsi tepetaklak oldu demektir. Yeterli uykuya dalmadığımız zaman, iştahımızı kapatamayız ve böylece gecenin geç saatlerine kadar açlık hissederek yemek yemek isteriz. Yorgun olmak bizim açlık hormonumuzu da artırabilir, böylece hepimizin bildiği ve utanmazca sevdiği iyi olmayan gıdalara saldırmamazı sağlar.