Cem Kerpiççiler Tribünden 'Kaplan' çıkar mı?
HABERİ PAYLAŞ

Tribünden 'Kaplan' çıkar mı?

Futbol savaş demekti!

1990 yazında Avrupa’nın Brezilyası olarak nitelendirilen Yugoslavya, Dünya Kupası’nda çeyrek finale kadar yükselmişti. Yugoslavya futbolda başarılı oladursun, Komünist lider Marshal Tito'nun ölümünün üzerinden 10 yıl geçmiş ve 35 yıllık iktidarı süresince engellemeyi başardığı milliyetçilik hortlamaya başlamıştı.

Sırbistan'ın en başarılı ve sevilen takımı Kızıl Yıldız'ın 'Ultra Kötü Çocuklar'ı ile Hırvatlar'ın Dinamo Zagreb'inin 'Kötü Mavi Çocukları' arasındaki saha içindeki ve dışındaki çatışması işte bu dönemde Balkanlar'da futbolun savaş, savaşın da futbol anlamına geldiğinin en açık göstergesiydi. (1)

Kiralık katil görevde

İşte bu dönemde Sırp cephesinde öne çıkan en önemli figür Jelyko Rajnatoviç idi. Kızılyıldız ile Dinamo Zagrep arasındaki maç, iki etnik grubun elli yıllık Yugoslavya tarihindeki ilk çarpışmaları olurken Kızılyıldız teknik direktörünü korumak için muhafızlık yapan adam gizli polis için çalışan kiralık katil Zeljko Raznatoviç'ten başkası değildi. Onlarca sahte isme sahip olan Rajnatoviç kendisine 'Arkan' lakabını seçmişti. (2)

Ayrılık sinyalleri tribünden

Arkan, 1986'da Sırp Komünist Partisi'nin başına geçen Slobadan Milosevic'i desteklemişti. Milosevic, Sırp milliyetçiliğini sömürerek güç kazanmayı amaçlamış ve başarılı olmuştu. Milliyetçilik silahının kendisine döneceğini fark eden Milosevic, tribünlerde ne olduğunu da çok yakından takip ediyordu. Kızıl Yıldız tribünlerinde ayrılıkçı marşlar, "Yugoslavya değil Sırbistan" sloganları atılıyordu.

Saçlarını kestirtti alkolü yasakladı

Polis teşkilatı kontrolden çıkmaya başlayan taraftarları hizaya getirme ve dozu ayarlama görevini Arkan'a verdi. Arkan'ın ilk yaptığı iş taraftarlara yeni bir isim bulmak oldu: "Delije" Bu yeni isim Türkçe'den türetilmiş ve korkusuzlar anlamına geliyordu. Arkan bu durumu şöyle anlatıyordu: " Taraftarları önceleri silahsız eğittik.

Önemli olan disiplindi. Durmadan içki içip takılmak istiyorlardı. Onları tek bir hamlede düzeltmek istedim. Saçlarını kestirttim. Düzenli tıraş olmaya zorladım. İçmelerini yasakladım ve her şey yoluna girdi."

Arkan, yarattığı ordusunu "Kaplanlar" diye anıyordu. İşte bu taraftarlardan devşirilen ekip Yugoslavya İç Savaşı’nın en kanlı en akıl almaz en vahşi saldırılarına imza atan grubu oluşturuyordu. Kaplanlar, canı çoktan gitmiş bedenleri tekmeliyor, kurbanlarının kafataslarının üzerinde tepinirlerken birçok kez görüntülenmişlerdi.

Sonra da kullandı Kaplanları'nı

Taraftarlardan oluşan paramiliter bir ekip nasıl yaratılır sorusuna en iyi cevabı Arkan veriyordu. Savaş Arkan'ı sadece ünlü yapmamış zenginleştirmişti de. Arkan, Kaplanlarını savaşın ardından karaborsanın petrol ve tüketim maddeleri tekellerini ele geçirmek için de kullanmaktan çekinmiyordu.

2000'in Aralık ayında sabah kahvesini içtiği ve spor salonunu kullanmaktan hoşlandığı Intercontinental Hotel'de vurularak öldürüldü Arkan... Ölümü hakkında soru işaretler çok... Milosevic'in oğlu Marko'nun Arkan'ın karaborsa tekelini elinde tutmasına içerlemesi, gizli polisin kullandığı kiralık katilden kurtulmaya çalışma çabası...

Gayet kolay aslında!

Tribünden nasıl Kaplan çıkar sorusu bizim memleketi de yakından ilgilendiriyor aslında. 1990'larda yükselen milliyetçiliğin tribünlerde kendine nasıl yer bulduğuna bir bakmak gerekiyor. Bu argümanı kullananların futbolu da kullanarak birçok genci tribünlerde örgütlemeye çalıştığını unutmamak lazım.

Hatta bir dönem İstiklal Marşı çalınırken "kurt işareti" yapmayanlara duyulan nefreti iyi değerlendirmek gerek... Evet bir iç savaş durumu söz konusu olmayabilir ama tribünden kaplanlar yaratmak gayet kolay... Eğer elinizde birkaç 'Arkan' varsa...

(1) Avrupa'nın En Büyük Futbol Savaşı: Sırbistan vs Hırvatistan

http://aliece.blogspot.com/2009/08/holiganizm-haftasina-ozel-avrupanin-en.html

(2) Futbol Dünya'yı nasıl açıklar? Franklin Foer (Sayfa 23)

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder