Giriş
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 6’lı Masa’yı çok ağır şekilde eleştirip masadan kalkmasından bu yana Ankara’da nefes kesici gelişmelere tanıklık ediyoruz. Ben dünyada hiçbir ülkede herhangi bir parti veya grubun lider adayı seçiminin bu kadar zorlu geçtiğini hatırlamıyorum.
Doğrusunu söylemek gerekirse son yaşananlar millet ittifakına gönül veren seçmenler ve partililer açısından tam bir hayal kırıklığı oldu ve belli oranda güveni sarstı. Kamuoyunun gözü önünde cereyan eden restleşmenin ittifakta kalıcı bir hasar bırakıp bırakmadığını yakında göreceğiz. Ankara’da dün Saadet Partisi, Gelecek ve DEVA Partisi temsilcileriyle görüştüm.
Özetle yapıcı bir yaklaşımla sürecin devamından yana olduklarını ifade ettiler. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener arasında tansiyon yükselirken ben özellikle Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun oldukça sabırlı ve bütünleştirici bir yaklaşım gösterdiğini düşünüyorum.
Meral Akşener’in, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın “güçlü Cumhurbaşkanı yardımcılığı önerisi” dün itibarıyla Ankara gündemine yeni bir anayasa tartışmasını da getirdi. AK Parti temsilcileri İmamoğlu ve Yavaş’ın belediye başkanlığıyla birlikte Cumhurbaşkanı yardımcısı olamayacağını savundular.
Diğer taraftan Akşener, daha önce cumhurbaşkanı adayı olarak çağrı yaptığı iki ismi yeniden ama bu kez farklı bir formatla da olsa masaya getirerek kamuoyu ve parti tabanına “Millet İttifakı’na bu seçimi kazandırmak için çaba harcamaya devam ediyorum” mesajını vermiş oldu.
PROVOKATÖRLERE DİKKAT!
Türkiye’de Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrılığı kavgası çıkarmak isteyenler var. Birçok defa denendi ve belli ki yine deneme hazırlıkları yapılıyor. Bursaspor-Amedspor maçındaki olaylar ve bazı grupların açtığı pankartlar, futbol gibi sevilen ve popüler bir branşın bir anda bambaşka çok tehlikeli ortama dönüşebildiğini bir kez daha gösterdi.
Taraftarlar arasındaki kimi gruplar, maç esnasında açıkça suçu ve suçluyu övecek nitelikte pankartlar açtılar. Türkiye’de insan hakları ihlallerinin ve işkencenin yoğun olarak yaşandığı, faili meçhul cinayetlerin işlendiği dönemlere methiye niteliğindeki bu girişimler asla kabul edilemez.
Bursaspor stadyumundaki eylemin açıkça kin ve nefret saçan bir eylem olmasının yanında tehdit ve meydan okuma niteliği taşıdığını düşünüyorum. Spor müsabakalarının yapıldığı yerlerde daha önce yaşanan üzücü olaylardan sonra çok sıkı arama ve kontrol tedbirleri getirilmişti. Buna karşın son maçın oynandığı stadyuma o pankartlarla nasıl girildiği çok ciddi bir sorudur.
Nitekim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, zafiyet gösteren kamu görevlilerinin açığa alındıklarını ve haklarında soruşturma açıldığını ifade etti. Son dönemde futbol başta olmak üzere çeşitli spor dallarında seyirciler, oyuncular ve ilgili bütün kesimleri içine çeken bir yüksek tansiyon dalgası var. Sporun ruhuna uygun olmayan bu görüntülerin engellenmesi için ilgili federasyonlar, İçişleri ile Gençlik ve Spor Bakanlığı çok acil adımlar atmalı.
Diğer taraftan devletin, yargının, karanlık oyunların peşinde olanların mutlaka peşine düşmesini, açığa çıkarmasını bekliyoruz. Etnik kökeni, inancı, mezhebi veya herhangi inanca mensup olmama özgürlüğü üzerinden insanları ayrıştırma, bunlar üzerinden fay hatları oluşturma çabası artık demode bir girişim.
Sağduyulu insanlarımız, bu çabaları boşa çıkaracaktır. Bu topraklarda nefret değil kardeşlik kazanacak.
