Giriş
“Börtü böcek” deyip geçmeyin, ülkemizin en büyük zenginliklerinden biri çiçek. Petrolümüz yok belki ama her türlü renk ve desende 10 bin çeşit çiçek yetişiyor ülkemizde. Üstelik bunlardan 3 bini sadece Türkiye’de yetişen çiçekler. Sadece bir tek bölgede, bir tek coğrafyada yetişen çiçeklere “endemik” deniyor. Hatırlıyor musunuz? Geçen hafta Kapıkule Gümrüğü’nde ihbar üzerine durdurulan bir araçta, yurt dışına çıkarılması yasak ters lale soğanları yakalandı. Sadece ters lale mi?
[[HAFTAYA]]
Yüzlerce çeşit çiçek fide ve soğanı da... Hollandalı öğrenciler bunları sırf meraklı oldukları için topladıklarını ve ülkelerine götürmek istediklerini söylediler ama kimse inanmadı tabii. Çünkü artık çiçekler de bir ülkenin en değerli varlığı sayılıyor. Bizim de en değerli çiçeklerimizden biri, ters lale. Osmanlı döneminde gül, lale ve karanfil çok kıymetliymiş. Lale soğanları da Anadolu’dan gitmiş Hollanda’ya. Bugün orada büyük bir sanayi halinde; yetiştirip satıyorlar ve yılda 2.5 milyar dolar kazanıyorlar!
Bizde de nihayet yeniden lale yetiştiriciliği başladı. Sokaklarımızı süsleyen laleler artık bizim yetiştirdiklerimiz ve çiçeklerinden gıda boyası elde ediliyor. İstanbul’da 2500 çeşit çiçek yetişiyor ve bu, bütün İngiltere’de yetişen çiçek sayısından daha çok. Bütün bu çiçek muhabbetini, Fatih Orbay’ın hazırladığı “Türkiye’nin Eşsiz Çiçekleri” belgeselini izlerken yaptık Tekfen Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit ile. Belgeselin sponsorluğunu TEKFEN Vakfı yapmış. Nihat Bey doğaya çok düşkün, TEMA Vakfı’nın da kurucularından. Ardahan’da arı yetiştiriyor. Yanlış okumadınız; arıcılık yapıp bal üretmiyor, bizzat arı yetiştiriyor! Fatih Orbay ise TRT’de programcılık yaptığı yıllarda merakından doğayla ilgilenmeye başlamış ve bir-iki derken, çiçeklere yoğunlaşmış. Türkiye’de gezmediği, görmediği yöre kalmamış.
Tabii ki çiçek fotoğrafı çekmek için asfaltta değil, dağda-bayırda dolaşmak gerekiyor. Fatih Orbay bunun için kendisine yardımcı olan oğlu ve eşiyle birlikte üç buçuk yılda altı farklı bölgede 150 bin kilometre yol katetmiş. Ciddi bir çabayla, yıllarını vererek hazırladığı kitaptan sonra belgesel de yeni bitmiş. Bölge bölge ayırdığı çiçeklerin güzelliğini izlerken Nihat Bey “Çiçekler ilgi çekmek için güzel olmak istiyor, kendi aralarında rekabet ediyor” diyor. Dikkatimi çeken, Türkiye’deki orkide bolluğu. O kadar çok orkide yetişiyor ki memleketimizde! Bir de genelde kaynatıp çayını içtiğimiz adaçayının çeşit çokluğu ve her birinin diğerinden güzel olması... Farkettiğim bir başka özellik ise çiçeklerin renkleri. Doğada yeşilin içinde dikkat çekmek için olsa gerek, çiçekler genelde sarı ve mor renklerde! Tabii en iyisi kendiniz izleyip karar verin. Belgesel, İz TV’de 16, 17, 30 ve 31 Temmuz’da gösterilecek.
Bu nasıl balayı?
Ali ile Ayşe’nin düğün dernek eğlenceleri üzerine ben de bir yazı yazdığım için üzerime alındım. Ayşe feryat figan bir yazı yazarak eleştirilere sert yanıt vermiş, Ali de twitter’da esmiş yağmış. Ertesi gün de Bodrum’a inmiş, Ayşe’ye hediye alınan jipin işlemlerini yaptırmışlar. Pardon yani, benim anlamadığım bir şey var: Bu birbirine çok aşık yeni evliler balayında değil mi? E bu nasıl balayı yahu? Sabahtan akşama gazetelere bakıp, haklarında neler yazıldığını okuyup, yazı yazıp laf yetiştirmeler, sanki kaçıyormuş gibi noterden işlem yapmalar filan...
Şahsen balayı yapıyor olsam ne gazete okurum, ne yazı yazarım, kimse alınmasın! Keyfime bakarım, mümkünse gözlerden uzak bir yerde tabii. Herhalde en son gideceğim yer de noter olur. Düğünde kopan şamatayı anlamamıştım, balayını hiç mi hiç anlamadım! “Yemin krizi, şike krizi, YAŞ krizi, kuru krizi, sen yazıyorsun börtü böcek, balayı krizi” demeyin. Yaz, yaz, bir şey değiştiği yok. Zaten şurada kaldık kaç kişi! Bugün böyle oldu!
