Fenerbahçe, üst üste kazandığı 2 zorlu maçın verdiği özgüvenle çıktığı Beşiktaş deplasmanında beklenenden çok farklı bir senaryoyla maça başladı ve bireysel hataların da zemin hazırladığı golleri peş peşe kalesinde gördü. Şampiyonluk yolundaki rakibinin puan kaybettiği bu haftada, sert bir atmosferde ilk yarım saat dolmadan 2-0 geriye düşmenin getirdiği şokla mücadele etmek zorunda kalan Fenerbahçe’nin imdadına Orkun Kökçü’nün yaptığı sorumsuz müdahale yetişti. Teknik direktör Sergen Yalçın’ın bu kırılma anında, takımın, onun dokunuşlarına ihtiyacı varken sinirlerine hakim olamayıp kırmızı kart görmesi sonrası Fenerbahçe rüzgarı tamamen arkasına aldı.
İsmail Yüksek’in büyük sorumluluk aldığı bu anlarda ceza sahasına attığı koşular ve bu bölgede topla buluşmaları Fenerbahçe’yi her dakika gole daha fazla yaklaştırdı ve geri dönüşü başlatan gol de onun ayağından geldi. Yaptığı hatayla ikinci gole sebep olan Marco Asensio’nun çok klas golüyle gelen sarı-lacivertlilerin beraberlik golü ise ilk 25 dakika düşünüldüğünde Tedesco’nun öğrencileri için rüya gibi bir devre sonunu beraberinde getirdi.
10 kişiyle mücadele eden Beşiktaş’ın ikinci yarıda öncelikli olarak skoru tutmak için oyunu birinci bölgesinde kabul edeceğini düşünen Domenico Tedesco, bir önceki maçta biri frikikten olmak üzere ceza sahası dışından iki gol atan Talisca’yı, Nene yerine oyuna dahil etti. Ancak İtalyan teknik direktörün bu hamlesi, sahaya olumlu yansımadı. Talisca etkisiz bir oyun ortaya koyarken Nene’nin dar alan becerisi ve yüksek eforlu futbolu, belki de ikinci devrede Fenerbahçe’nin en çok eksikliğini hissettiği şeylerden biri oldu.
Bu bölümde Beşiktaş savunmasında aradığı boşlukları bulamayan sarı-lacivertliler, bir ekstra performansa ihtiyaç duyuyordu. Sakatlığı sebebiyle Fenerbahçelilerin belki de yavaş yavaş ümidini kestiği Jhon Duran, tam bu anlarda sürpriz bir şekilde sahneye çıktı. Emirhan’a yaptığı baskının ardından seken topu, futbol sahalarında ender görülecek türden bir çabuklukla doğrulup kaleye gönderen Kolombiyalı futbolcu, takımına altın değerinde bir 3 puan kazandırırken kendisini de tabiri caizse hayata döndüren bir gol attı.
Kalan sürede üstünlüğünü korumayı başaran Fenerbahçe, 2-0'dan geri döndüğü bir derbi galibiyetiyle, kayıpsız geçmesi çok zor olan üç maçlık bu fikstürü üçte üç yaparak geride bıraktı. Domenico Tedesco, Fenerbahçe teknik direktörü olarak çıktığı ikinci derbide de galip gelerek güven tazelerken gecenin en önemli kazanımı şüphesiz Jhon Duran oldu. Fenerbahçe, ileri uçta onun gibi tahmin edilmesi zor bir oyuncudan katkı almaya devam edebilirse yakaladığı bu ivmeyle beraber durdurulması çok daha güç bir takım haline gelir.
Burak Yılmaz’ın görevi İsmet Taşdemir’den devraldığı günden bu yana ligin en formda ekiplerinden biri haline gelen Gaziantep FK’ya konuk olan Fenerbahçe, hafta arasında Stuttgart’a karşı yüksek eforlu bir maç oynamasının ardından bu zorlu deplasmandan da galibiyetle ayrıldı. Ancak bu maça sadece bir galibiyet gözüyle bakmamak lazım zira sahada kendi adına sezonun en iyi maçlarından birini oynayan bir Fenerbahçe vardı.
Perşembe günü Bundesliga’nın en dişli ekiplerinden birine karşı çok etkili bir futbolla galip gelen sarı-lacivertliler, son 7 haftalık süreçte 17 puan toplayan Gaziantep FK’ya karşı kusursuza yakın bir performans ortaya koydu.
Domenico Tedesco, Burak Yılmaz’ın göreve geldiği günden bu yana toplu oyunda çok daha etkili bir ekip haline gelen rakibine karşı dersini oldukça iyi çalıştığını oyunun her anında hissettirdi. Ev sahibinin oyun geriden kurmaya çalıştığı hemen hemen her anda gelen bire bir baskılar, rakibin yüzünü Fenerbahçe kalesine rahat bir şekilde dönmesine müsaade etmedi. Maxim ve Kozlowski’nin tehlikeli olabileceği noktalarda topla istediği şekilde buluşamaması da Gaziantep FK’nın son maçlardaki üretken oyununu bu karşılaşmada ciddi anlamda sınırladı. Yüksek baskı kalitesi ve sahaya son derece doğru yerleşim de Fenerbahçe’nin skor avantajını erken bir dakikada eline almasına olanak sağlayan etkenlerdendi. Jose Mourinho döneminde takım boyunun olması gerekenden çok uzun olması büyük bir problemdi ve bu sorunun çözülmeye başladığına dair özellikle son 2 maçta ciddi emareler var.
Ederson da takıma katıldığı günden bu yana kendisine has özelliklerini en net hissettirdiği maçı oynadı. Brezilyalı, kalesine gelen toplarda güven vermekle beraber hem isabetli uzun topları hem de merkeze yerden gönderdiği paslarla birinci bölgeden tek pasla çıkılmasını sağlayarak oyun kurulumuna ciddi bir katkı sağladı.
İlk yarıda beklentilerinin oldukça altında bir performans gösteren Gaziantep FK, karşılaşmanın ikinci yarısına çok daha iyi başladı ve ilk on dakikalık bölümde Fenerbahçe’ye karşı yoğun bir baskı kurarak oyunun kontrolünü eline almaya başladı. Bu esnada devreye giren Domenico Tedesco, 6 dakika içinde 4 değişiklik yaparak hem takımı enerji olarak tazeledi hem de cebinde sarı kart ile oynayan Alvarez ve Brown’ı kenara alarak takımın direncini ve sertliğini yeniden yukarı çekti. Stuttgart maçı sonrası Gaziantep’te de sahaya çok iyi bir teknik direktör performansı yansıtan Tedesco, bu değişikliklerle birlikte kısa süre içinde oyunu tekrar almayı başardı. Başta Talisca ve Fred olmak üzere oyuna giren tüm oyuncular etkili olurken Talisca’dan gelen iki nefis gol, skoru mükemmel bir noktaya çekti.
Karşılaşmanın sona ermesinin ardından İtalyan teknik direktörün takımı toplaması ve yaptığı konuşma öncesi oyuncularına tek tek sarılması çok güzel görüntüler meydana getirdi. An itibariyle Fenerbahçe’de oynayan oynamayan bütün futbolcular, bu takımın bir parçası olmaktan keyif alıyor gibi gözüküyor. Her maçına son maçıymış gibi muamele yapılan ve yerli hoca lobisinin büyük baskısı altında görevine devam eden Tedesco’nun bu şartlar altında böyle bir havayı yaratabilmesi oldukça takdir edilesi bir iş.
Stuttgart maçı sonrasında bu zorlu deplasmandan da galibiyetle ayrılmak derbi öncesi takımın özgüvenin oldukça yükseltti. Beşiktaş, son derece problemli günlerden geçse de derbiyi reaksiyon vermek için fırsat olarak görecektir. Haliyle Fenerbahçe’yi bir ciddi sınav daha bekliyor. Sarı-lacivertliler, Tüpraş Stadyumu’ndan da galibiyetle ayrılırsa dağılmaya çok müsait bir fikstürden mükemmel bir şekilde çıkmış olacak.
Fenerbahçe, puan kaybıyla girdiği milli aranın dönüşünde, ilk 8 haftada yalnızca 3 puan toplayan ve ligin son sırasında yer alan Fatih Karagümrük’ü ağırladı. Kağıt üzerinde fikstüründeki en kolay maçına çıkan sarı-lacivertliler, ciddi bir taraftar desteğini de arkasına alarak ilk yarıda etkili bir futbol oynadı ve uzun bir aradan sonra iyi bir ilk yarı performansı ortaya koydu.
Ev sahibi bu bölümde, Kerem Aktürkoğlu, Marco Asensio ve Nene’nin son maçlara nazaran kalitesini sahaya daha iyi yansıtması ve Talisca’nın hücumları başarılı bir şekilde yönlendirmesiyle birlikte oyunu istediği gibi kontrol ederken işin savunma kısmında da ciddi bir sorun yaşamadı. İkinci devrede ise Fenerbahçe’nin son haftalarda sık sık yaşadığı problemler, kendisini göstermeye başladı. Kasımpaşa maçıyla başlayan ve skor olarak önde götürülen maçları iyi bir şekilde finalize edememe durumu, Fatih Karagümrük maçında da Fenerbahçe’ye büyük problem yaşattı.
Özellikle 60. Dakikadan sonra konuk takımın iyice artan baskısı karşısında gereken reaksiyonu veremeyen sarı-lacivertliler, Jose Mourinho döneminden kalan alışkanlıklarına bir kez daha dönüş yaptı ve topun arkasına geçtiği koca bir yarım saat oynadı. 2-1'den sonra daha da problemli hale gelen maçta Atakan Çankaya, gol vuruşu öncesinde bir adım geriden çıkmış olsa; Fenerbahçe kendi evinde ligin son sırasındaki takıma puan kaybedebilirdi.
Karşılaşma sonrasında, kafasındaki oyunun sahaya yeterince yansıması için daha çok maç ve antrenmana ihtiyacı olduğunu söyleyen teknik direktör Domenico Tedesco’nun öncelik vermesi gereken konulardan biri çok net bir şekilde ortada. Bu takım, rakibin kalitesinden bağımsız olarak maçın fişini çekmeyi asla beceremiyor. Fenerbahçe, son 8 maçta (5’i Kadıköy’de oynandı) 2’den fazla gol atamadı. Bu süreçte 4 galibiyet alan sarı-lacivertliler, sadece 2-0'lık Antalyaspor maçında 1’den fazla farkla kazanabildi. Elinde Kerem Aktürkoğlu, Marco Asensio ve Anderson Talisca gibi skor yapma kapasitesi yüksek futbolculara sahip olan Tedesco’nun, takımı bir an önce daha golcü bir kimliğe geri döndürmesi gerekiyor. Bu durum, kaleyi gole kapatmanın daha zor olacağı bu zorlu fikstürde özellikle de Stuttgart ve Beşiktaş maçlarında ziyadesiyle büyük bir problem yaratabilir.
Cumartesi günü Bulgaristan deplasmanında nefis bir ikinci yarı oynayarak 6-1 galip gelen A Milli Takımımız, Gürcistan’ı da 4-1'lik skorla geçmeyi başararak Dünya Kupası yolunda play-offlar için kritik bir galibiyet aldı. Konya’daki kalp kıran İspanya mağlubiyeti sonrasında çıkılan 2 maçta da muhteşem reaksiyon veren Türkiye, 4 gün içinde tam 10 gol atarak tarihi bir haftayı geride bıraktı.
Karşılaşmanın ilk yarısında sahaya çok yüksek bir enerji koyan A Milli Takımımız, kusursuza yakın bir presle başlayarak Gürcülere maçın onlar için kolay geçmeyeceğinin mesajını ilk anlarda verdi. Ön alanda Kerem, Kenan ve Yunus’un hareketliliğine orta sahada Arda-Hakan-İsmail üçlüsünün yoğunluğu eşlik edince Gürcistan sahada fazlasıyla pasif kaldı. Mert Müldür de Kvaratskhelia ile olan eşleşmesinde iyi iş çıkarınca takımımız oyunun hemen hemen her alanında üstünlüğü eline aldı.
Teknik direktör Vincenzo Montella ile giderek daha komple ve oyun ezberine sahip bir ekibe dönüşen A Milli Takımımız, Bulgaristan maçında olduğu gibi Kenan Yıldız’ı çok doğru şekilde kullanarak sonuca gitti. Elbette Kenan’ı bu kadar iyi kullanabilmemizi sağlayan faktörleri de unutmamak lazım. Sahanın üç bölgesinde de kilit pas atma konusunda mahir olan oyuncuların varlığı, bu tip savunma arkası koşularında da Türkiye’yi çok daha tehditkar hale getiriyor. İlk golde Abdülkerim Bardakcı’nın Kenan Yıldız’a attığı kusursuz uzun top ve Merih Demiral’ın gollerinde Hakan Çalhanoğlu’ndan gelen nefis ortalar, maçı çözmemizde en önemli etken oldu.
A Milli Takım, karşılaşmanın ikinci yarısının ilk bölümünde farkı 4’e çıkarmasıyla birlikte kafasında maçı bitirdi ve oyunu iyice rölantiye aldı. Türkiye’nin ilk yarıda oyun oynamasına izin vermediği Gürcistan da bu rehaveti kullanarak son yarım saati domine etti, bu bölümde bir gol atmayı başarsalar tek golde kalınca ortaya panik yapacak bir tablo ortaya çıkmadı.
Son Avrupa şampiyonu İspanya karşısında gardı erken düşerek farklı bir mağlubiyet alan A Milli Takımımız, Bulgaristan’ın üstüne Gürcistan’ı da kalitesiyle rahat geçerek taraftarlarının gönlünü almayı başardı ve 23 yıllık Dünya Kupası özlememizi dindirmek için önemli bir adım attı. Medya, suni problemlerle gündemi oyalasa da Vincenzo Montella önderliğindeki Bizim Çocuklar, performansının üstüne koya koya ilerleyip olumlu sonuçlar almaya devam ediyor.
Yıllarca Litvanya’ya, Fareo Adalarına ve kadro kalitemizin çok aşağısında olan daha birçok takıma karşı sahadan defalarca hüsranla ayrılan Türkiye, artık bu takımları problemsiz geçmeyi standardı haline getirdi. A Milli Takım’ın kaydettiği ilerlemenin kıymetini bilmek lazım. Bu takım teknik direktörü ve kaliteli oyuncu havuzuyla, Dünya Kupası’nda kayda değer işler başarma potansiyelini fazlasıyla taşıyor.
Fenerbahçe, derbinin berabere bitmesinin ardından Samsun’da 5 puan değerinde bir maça çıktı ancak garip bir şekilde sahada karşılaşmanın öneminin farkında olmayan bir takım vardı. 22 günlük süre içinde 6 maça çıkmanın verdiği yorgunluğun, Samsunspor deplasmanı gibi zor bir maçta çok etkili futbol oynamaya izin vermemesi anlaşılabilir ancak bu 90 dakikayı sadece yorgunlukla açıklamak fazla iyimser davranmak olur.
Takım içindeki havanın ne kadar pozitif olduğu ve teknik direktörün Samandıra’da ne kadar sevildiği mesajları basına servis edilse de sahadaki futbolcuların böylesine kritik bir maçta bu umursamaz halleri kabul edilecek gibi değildi. Kaçan fırsat, futbolcular için çok büyük gibi gözükmedi ama telafisinin zorluğu muhtemelen önümüzdeki haftalarda ortaya çıkacak.
Domenico Tedesco, daha önceki maç sonu açıklamalarında takımın ikili mücadelelerdeki eksikliğine vurgu yapmıştı. Sarı-lacivertliler, bu karşılaşmada da oyunun fiziksel yönünde rakibinin çok gerisinde kaldı. İtalyan teknik direktörün, orta saha üçlüsünü Alvarez, Asensio ve Talisca ile oluşturması da orta saha hakimiyetini büyük oranda Samsunspor’a verdi.
Edson Alvarez sakatlıktan yeni dönmesinin de etkisiyle hiç hazır olmayan bir görüntü verdi. Anderson Talisca zaten oyunun üçüncü bölgeye yığılmadığı maçlarda her zaman takıma ağır yükler getiren bir oyuncu. Asensio’nun merkezde olması ise Tedesco’nun Fred’den memnun olmamasının getirdiği çok zorlama bir tercih. İspanyol futbolcu, kariyerindeki 400’e yakın maçın yalnızca 5 tanesinde merkez orta saha oyuncusu olarak forma giydi. Tüm bunların etkisiyle Fenerbahçe bu maçta oyunu orta sahada kaybetti. Bunun üzerine ileride top saklayamayan ve bağlantı oyunu oynama becerisi düşük olan Kerem-En Nesyri-Szymanski üçlüsünün olması sarı-lacivertlilerin oyun gücünü çok düşük bir seviyeye çekti. İkinci devrede yapılan değişiklikler de oyunun çehresini değiştirmeye yetmeyince sadece bir isabetli şutun çekildiği, 0.33 gibi komik bir gol beklentisin ortaya çıktığı bir maç oynayarak son dört karşılaşmada üçüncü kez puan kaybetti Fenerbahçe.
Tedesco’nun göreve geliş zamanı maalesef onun için çok büyük handikap oldu. Erteleme maçıyla birlikte iyice sıkışan bu üç haftalık süre, teknik direktörün takıma entegre etmek istediği sistem için yeterli antrenman yapmaya fırsat vermedi. Bu süreçte kendi tercihlerinin de olumlu olmayan yansımaları, kısa süre içerisinde 3 maçta puan kaybını beraberinde getirdi. Takımın en önemli oyuncularının milli takım kampına gidecek olması da milli maç arasında Fenerbahçe’nin verimli şekilde antrenman yapmasına fırsat vermeyecek gibi gözüküyor.
Daha oynanmamış 26 haftanın olduğu bir ligde 6 puanlık fark kapanmaz demek doğru olmaz ancak üst üste gelen iki galibiyetin ardından tam krizden çıkıyoruz denilen zamanda gelen bu puan kaybı, Fenerbahçe’yi milli maç arasına mental olarak oldukça zayıf bir şekilde girmesine yol açtı. Geri dönüşün nasıl olacağına ise bu süreçte alınacak aksiyonlar karar verecek.
Son olarak; Başkanlık seçimine çok kısa bir süre kalmışken Sadettin Saran ile ortak noktada buluşmadan takıma yeni teknik direktör getiren ve 8 numara transferine çok da şart değil diyen Ali Koç’un, başarısızlıklarla geçen 7 senenin ardından bir de takımın başında olmadığı sezonu böylesine kötü etkilemesi, gerçekten başarması güç bir şey. Kendisini tebrik etmek lazım...
Fenerbahçe üst üste kazanılamayan üç maçın ardından girdiği büyük kriz sonrası Antalyaspor’u 2-0 mağlup ederek derin bir nefes aldı.
Son bir hafta içinde 7 yıllık Ali Koç döneminin sona ermesi ve yeni teknik direktör Domenico Tedesco yönetiminde hem oyun hem de skor olarak felaket bir 3 üç maçın oynanmış olması, Fenerbahçe’yi son yıllarda hiç görülmemiş bir şekilde eylül ayında çok ciddi bir buhrana sokmuştu.
Bir maç eksiğiyle Galatasaray’ın 9 puan gerisinde bir şekilde Antalyaspor’a rakip olan sarı-lacivertliler, olası bir olumsuz sonuç sonrası sezonu kaybetme noktasına gelebilirdi. Bu sebeple Fenerbahçe adına bir maçtan çok daha fazlası olan bu karşılaşmada, skor üstünlüğünün geç gelmesine rağmen özellikle ikinci yarıda ortaya konan pozitif futbolla birlikte gelen galibiyet takımı krizden çıkarmak adına önemli bir adım oldu.
Süper Lig’de bu sezon oynadığı maçların yarısını kazanarak Kadıköy’e gelen Antalyaspor, topu Fenerbahçe’ye bırakıp blok savunması yapan takımların rakibine büyük zorluk çıkardığının bilincinde olarak sahadaydı. Konuk takım, geride kalan 6 haftanın 3’ünde topla rakibinden daha fazla oynayan taraf olmasına rağmen bu maçta ilk yarının sonlarında topla oynama yüzdeleri %71’e %29 ev sahibinin lehineydi. Söz konusu süre zarfında da pozisyon üretme problemlerine çözüm üretmekte zorlanan Fenerbahçe, ağırlıklı olarak ceza sahası çevresinden çektiği şutlarla skoru elde etmeye çalıştı. Bu bölümde Antalyaspor’un tuzağına bir kez düşen sarı-lacivertliler, rakibine eksik yakalandığı anda Ederson’un kritik kurtarışıyla soyunma odasına yenik gitmekten kurtuldu.
İkinci yarıda İsmail Yüksek’in orta sahada kurduğu hakimiyete Nelson Semedo ve Skrinar’ın da ikinci topları sürekli başarıyla toplayarak takıma kazandırması eklenince Fenerbahçe, oyun üstünlüğünü iyice eline almaya başladı. Saha içinde çok çalışmasına rağmen verimlilikten uzak bir futbol oynayan Nene’nin maçın son yarım saatine girilirken kazandırdığı penaltı sonrası gelen gol ile öne geçen sarı-lacivertliler, kalan bölümde de topun arkasına geçmeyi tercih etmedi ve kontrolü elinde tuttu. Oyun içindeki yoğunluğu çok düşürmeyen Fenerbahçe’de Asensio tempoyu doğru şekilde ayarlayan oyuncu oldu. Maçın son anlarında Szymanski ile farkı 2’ye çıkaran Tedesco’nun öğrencileri bu sonuçla birlikte 3 maçlık galibiyet hasretine son verdi.
İlerleyen günlerde Sadettin Saran ve yönetim, teknik direktör Domenico Tedesco’nun geleceğiyle alakalı nasıl bir karar verecek göreceğiz ancak şu bir gerçek ki Kasımpaşa ve Zagreb deplasmanlarında sahada olmaktan hiç keyif almayan bir vücut diline sahip olan oyuncu grubu, Antalyaspor karşısında bu ruh halinden önemli ölçüde sıyrılmış bir şekilde sahadaydı.
Milli maç arasına girmeden önce oynanacak olan Nice ve Samsunspor maçları oynanana kadar yönetimin teknik direktör değişikliği hakkında bir aksiyon almaması gerektiğini düşünüyorum. Fenerbahçe, bu iki maçtan beklentilere yakın bir oyunla birlikte olumlu sonuç almayı başarırsa 15 günlük arada taşlar yerine oturabilir. Yönetim eğer değişiklikten yana karar alacaksa da Samsunspor maçının ertesi sabahında yeni teknik direktörün Samandıra’ya gelip görevine başlaması çok önemli.
Fenerbahçe, Domenico Tedesco yönetiminde çıktığı 3. maçında ortaya koyduğu son derece etkisiz futbol sonucunda Kasımpaşa deplasmanında 2 puan bıraktı ve bu sezon Süper Lig’de çıktığı 6 maçta 3. kez takılmış oldu.
Çarşamba günü Dinamo Zagreb ile oynayacağı maçı düşünerek kadroda rotasyona giden Tedesco, hem başlangıç 11’i hem de ilerleyen dakikalarda yaptığı oyuncu değişikliği tercihleriyle tartışmaya çok açık kararlar aldı ve puan kaybının baş sorumlusu oldu.
Karşılaşmanın ilk anlarında atılan gol ve sonrasında geçiş hücumlarında Kasımpaşa’yı eksik yakalayarak yaratılan üst üste tehlikeler maçı adım adım Fenerbahçe’ye götürecek gibi gözükse de gelmeyen ikinci gol, rakibin de kırmızı kart sonucu eksilmesiyle birlikte geçen hafta Trabzonspor’a karşı oynanan maça evrilmeye başladı. Ancak o maçın aksine Kasımpaşa karşısında skoru koruyamayınca oyundaki müthiş defolar ve Tedesco’nun anlamsız oyuncu değişiklikleri, puan kaybına yol açtı.
Trabzonspor maçının son dakikalarında yaşanan panik anları daha geçen hafta meydana gelmiş olmasına rağmen Kasımpaşa’ya karşı da ikinci golü bulup rakibinin direncini düşürmeyi hiç denemeyen Fenerbahçe, 60. dakikada topu kalesinde gördü. Golün ardından hızlı bir şekilde reaksiyon vermeyen sarı-lacivertlilerde, teknik direktör Tedesco’nun İrfan Can Kahveci ve Marco Asensio’yu birlikte oyundan alması maçın bir anlamda fişini çekti. İtalyan hocanın, oyunu rakip kale önünde oynamaya ihtiyaç duyulan son bölümde hem yaratıcılık özelliği hem de şut tehdidi en fazla olan iki oyuncusunu kenara alıp sahaya Cenk ve Szymanski’yi atarak neyi planladığını anlaması çok güç.
Dört gün önce Kadıköy’de yaşanan beklenmedik puan kaybı sebebiyle Galatasaray'ın 4 puan gerisine düşen Fenerbahçe’nin, bir devreyi eksik oynayan rakibine karşı üstelik son yarım saatine skor avantajını yitirerek girdiği bir maçı iki isabetli şutla tamamlaması büyük bir fiyasko.
Tempolu ve agresif bir futbol izletme vaadiyle göreve gelen ve üstelik Trabzonspor maçının özellikle ilk yarısına bu emareleri vermiş olan Tedesco, bu maçta ise ciddi anlamda sınıfta kaldı.
Süper Lig’de sürpriz puan kayıpların telafisi son yıllarda çok zorlaştı. Dolayısıyla Tedesco’nun şampiyonluğa ulaşmak için neredeyse tüm maçları kazanmaya ihtiyacı olduğunun farkında olması gerekiyor. Çarşamba günü Alanyaspor’a karşı bırakılan 2 puanın ardından daha da önemli hale gelen Kasımpaşa maçını, Zagreb’i düşünerek riske atmasının faturası haliyle çok ağır oldu.
Galatasaray’ın Konyaspor’u mağlup etmesi durumunda Fenerbahçe, rakibinin şimdiden 6 puan gerisine düşmüş olacak. Artık Fenerbahçe’nin en kısa süre içinde uzun bir galibiyet serisi yakalaması ve iç sahada oynanacak Galatasaray derbisini kazanması zorunluluk haline geldi.
Teknik direktör değişikliği sonrasında çıkılan ilk maçlar her zaman merakı ve büyük beklentiyi beraberinde getirir. Fenerbahçe taraftarı da bu doğrultuda teknik direktör Domenico Tedesco ve yeni transferlerin ilk kez sahne aldığı Trabzonspor maçına büyük ilgi gösterdi ve maç öncesinde çok güzel bir atmosfer yarattı.
Karşılaşmanın ilk düdüğüyle beraber Kerem Aktürkoğlu ve Sebastian Szymanski’nin agresif presleri, Fenerbahçe’nin nasıl bir kimlikle sahada olacağına dair izleyenlere ilk dakikalarda önemli sinyaller verdi. Son derece sert başlayan maçta Onuachu’nun attığı golün iptal edilmesi tansiyonu yükseltirken Okay Yokuşlu’nun belki de bu tansiyonun verdiği heyecanla yaptığı kontrolsüz müdahale sonrası gördüğü kırmızı kart, maçın kaderini derinden etkiledi.
Jose Mourinho’nun bir yılda takıma aşıladığı temposuz ve rakibe cesaret veren oyununa alışan Fenerbahçe, Tedesco ile çıktığı ilk maçta, bambaşka bir karakter sergiledi. Sadece üçüncü bölgede yapılan pres değil orta alanda İsmail Yüksek ve Fred’in oyuna koyduğu yoğunluk, Trabzonsporlu futbolcuları çok zor durumda bıraktı. Elbette kırmızı kart, Trabzonspor’un oyununu olumsuz anlamda fazlasıyla etkiledi ancak Fenerbahçeli futbolcuların rakibe yaptığı şok presler ve sahipsiz toplara adeta saldıran görüntüsü çok etkileyiciydi. Baskıdan çıkmakta zorlanan Trabzonspor, bir noktadan sonra sadece Onuachu’ya attığı yüksek toplar üzerinden oynamaya çalıştı. Bu noktada da Skriniar’ın Nijeryalı futbolcuya yaptığı yakın markaj, çoğu zaman topun tekrar Fenerbahçe’nin kontrolüne geçmesini sağladı.
Kırmızı kart sonrası ağırlıklı olarak 5-3-1 şeklinde sahaya dizilen ve kendi birinci bölgesinde sıkı bir alan savunmasıyla Fenerbahçe’yi karşılayan Trabzonspor, set oyunu oynama pratiğinden bir yıldır yoksun olan rakibini başarılı bir şekilde sınırlandırdı. Fenerbahçe bu anlarda pozisyon üretme konusunda problemler yaşarken Kerem Aktürkoğlu ve Szymansk’yi iç koridorda konumlandırıp Archie Brown ve Mert Müldür’ün bulduğu alanlara atacağı koşular üzerinden pozisyon aradı. Talisca’nın şut tehdidini de zaman zaman kullanan Fenerbahçe, golü ise maçın başlamasından itibaren sık sık yaptığı baskıdan sonuç aldığı bir pozisyon ile buldu.
İlk yarıda 16 şut, 2.13’lük gol beklentisi ve rakip ceza sahasında 30 defa topla buluşma gibi etkileyici istatistiklere ulaşan Fenerbahçe, ikinci yarıda ise gelişmesi gereken noktaların ne olduğuyla yüzleşti.
Yaklaşık bir yıldır zaman zaman düşük profilli takımlara karşı dahi oyunu rakip ceza sahasına yıkmayı tercih etmeyen, topu rakibe bırakan ve geçiş hücumlarıyla sonuca gitmeye çalışan bir takımın, teknik direktör değişikliği sonrası çıktığı ilk maçta karşılaşmanın neredeyse tamamında kalabalık halde alan savunması yapan bir takıma karşı zorluk yaşamamasını beklemek fazla iyimser bir bakış açısı olurdu. Tedesco’nun takımı, karşılaşmanın özellikle ikinci yarısında Trabzonspor savunmasında boşluk bulmakta fazlasıyla zorlandı ve oyunun büyük bölümünde topu soldan sağa, sağdan sola dolaştırdı. Bu anlarda rakip savunmanın dengesini bozacak paslaşmalar da çok sık yapılamayınca pozisyon anlamında zenginlikten uzak bir devre oynandı.
Ülke futbolunda ‘marka isim’ takıntısı olması sebebiyle Tedesco’nun göreve getirilmesi, taraftarların çok büyük kısmını tatmin etmedi. Haliyle genç teknik direktörün ilk puan kaybında, yapacağı ilk hatada hedef tahtasına konmasına çok müsait bir ortam yaratıldı. Bu sebeple, göreve gelmesinden çok kısa süre sonra Trabzonspor’u mağlup ederek Fenerbahçe kariyerine başlayacak olması onun için önemliydi. Nitekim Alman çalıştırıcı, birçok olumlu sinyallerin de verildiği bir galibiyet aldı. Göze çarpan eksikleri düzeltmek ise onun meziyetlerine kalmış durumda.
