Sizlere bu hafta sadece Türkiye’de değil, tüm dünya ülkelerinde en çok tercih edilen eğitim destinasyonu olan Kanada hakkında bilgiler vermek istiyorum.
Yapılan araştırmalarda yıllardır üst üste dünyanın en yaşanabilir ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alan, kibar insanları ile tanıdığımız Kanada, eğitim kalitesi ile de ön sıralarda yer alıyor. Dünya sıralamalarında yer alan üniversitelerinin olmasının yanı sıra, aynı zamanda eğitim sırasında ve sonrasında sunmuş olduğu fırsatlar da yine öğrencilerin tercih sebepleri arasında yer alıyor.
Kısaca bahsetmek gerekirse; akademik programlar (lisans, yüksek lisans, sertifika programları, vb) ve mesleki eğitimlere katılan öğrenciler eğitim sırasında part-time çalışma hakkına sahip oluyor. Akademik programlara katılan öğrenciler, eğitimleri bittikten sonra mezuniyet sonrası çalışma izni alma hakkını elde ediyor. Mezuniyet sonrası çalışma izni, 1 yıllık bir programa katılan kişi için 1 yıl, 2 yıl ya da daha uzun süreli bir programa katılan kişi için ise 3 yıl şeklinde onaylanıyor.
Ancak tüm bunların dışında son dönemlerde sıkça gördüğümüz öğrenci profili ise eşi ve çocuğu ile seyahat etmek isteyen yetişkin öğrenciler. Bu profildeki öğrencilerin en çok tercih ettiği ülke ise yine Kanada. Bunun en temel sebebi ise öğrenci eğitimini alırken eşine full-time çalışma izni verilmesi ve 18 yaşından küçük çocuklarının ücretsiz olarak Kanada’daki devlet okullarında okuyabilmesi.
Peki genel olarak programlara bakacak olursak;
Kanada eğitim sistemi gereği endüstri ile çok iç içe olan, firmaların sektörün ihtiyacı olan personelleri yetiştirmeye çalışan birçok programa sahip bir ülkedir. Üniversitelerin yanı sıra çeşitli kolejlerde öğrenciler mesleki eğitimler alırken eğitimleri sırasında sektörel deneyim de kazanmakta ve mezuniyet sonrasında da rahatlıkla iş bulabilmektedir.
Liseden yeni mezun olmuş öğrenciler 4 yıllık lisans programlarının yanı sıra, özellikle devlet kolejlerinde sunulan 2 ya da 3 yıllık diploma programlarını tercih etmektedirler.
Üniversite mezunları ise çoğunlukla kolejler tarafından sunulan mezuniyet sonrası (post-graduate) sertifika diploma programlarını ya da yüksek lisans programlarını tercih etmektedirler. Post graduate sertifikalar çoğunlukla 1 yıl süre ile sunulmaktadır, master programları ise 2 yıllık programlardır.
Avrupa birliği sonrası ekonomik iyileşme, eğitim sektöründe yapılan yatırımlar, bir çok büyük ve global firmanın merkezini Polonya ya taşıması gibi nedenler Polonya'nın özellikle üniversite ve yüksek lisans alanında her geçen gün daha çok tercih edilmesini sağladı.
Anadili İngilizce olmamasına rağmen hemen hemen her alanda tamamen İngilizce bölüm bulunabiliyor. Üstelik bir çok bölümlere hiçbir sınav şartı aranmadan kabul alınabiliyor. Kabul noktasında önemli olan iki tane kriter var. Bunlardan biri öğrencinin lise ya da üniversite not ortalaması, diğeri ise İngilizce yeterliliği. Eğer öğrencinin dil yeterliliği yoksa Polonya’da alabileceği 1 senelik hazırlık eğitimi ile bu eksiğini tamamlama şansı olabilir. Ayrıca ülke ana dili İngilizce olmamasına rağmen dünyada ki en iyi İngilizce konuşulan ilk 10 ülke içerisinde bulunmaktadır.
Ülkenin tercih edilmesinde rol oynayan başlıca nedenler:
Bunlar ilk olarak akla gelen tercih nedenleridir. Aynı zamanda ülkede dünyada ki ilk 1000 üniversite sıralamasında olan toplamda 17 üniversite vardır. Aynı zamandan ilk 500 sıralamasında 2 üniversite bulunur. Bunlar aynı zamanda üniversitelerin YÖK denkliklerinin olması anlamına gelmektedir.
Üniversitelerin köklü ve kaliteli eğitim sistemleri sayesinde öğrenciler mezun olduklarında rahatlıkla iş imkanı bulabilmektedir. Özellikle Polonya da çalışmaya devam etmeyi planlayan öğrencilerin ülkenin ana dili olan Lehçeyi de eğitim süresince öğrenmesi iş bulma noktasında avantaj sağlayacaktır. Bir çok global şirket özellikle ülkede ki yüksek standartlı üniversitelerden mezun öğrencileri tanışma toplantıları ve öğrenci kulüpleri üzerinden bünyelerine katmaktadır.
Polonya'daki üniversiteler ALES, GRE, GMAT gibi akademik sınavlar istemediği için öğrenciler rahatlıkla yukarıda geçen not ortalaması ve ingilizce yeterliliği ile üniversitelere giriş yapabilmektedir.
Üniversitelerin bir çoğu IELTS, TOEFL gibi İngilizce yeterlilik sınavlarının sonuçlarını istemektedir. Bu sınavlardan alınan sonuçlar 2 sene geçerlilik sağlamaktadır. Öğrencinin dilinin yeterli olmaması durumunda Polonya da dil eğitimi öğrencilerin hem ülkeye alışması hem de daha hızlı bir dil eğitimi alabilmesi için imkan sağlamaktadır.
Ülkede yoğun öğrenci talebinden dolayı konaklama konusunda iyi seçenekler bulabilmek için başvuruların erkenden yapılıp konaklama seçeneklerine de başvurulması gerekmektedir.
Bu hafta son yıllarda çok dikkat çeken ve her geçen gün daha çok öğrencinin tercih ettiği bir ülkeden, Dubai’den bahsedeceğiz. Öğrenciler genellikle İngilizce dil eğitimi için ana dili İngilizce olan ülkeleri tercih ederler. Aslında bu tercih çok da mantıklıdır. Ancak söz konusu Dubai ise bu durum biraz farklı.
İlk zamanlarda hem öğrencilerin, hem de danışmanların aklına çok da yatmayan ülke Dubai her geçen gün dil eğitimi için uygun olduğu konusunda kendini biraz daha kanıtlıyor. Ülkenin resmi dili her ne kadar Arapça olsa da, ülkede yaşayan yüzde 85 oranında yabancı nüfus dil kullanımı noktasında bu gerçeği değiştiriyor. Dubai’de yalnızca Arapça bilen bir kişinin yaşamını sürdürmesi, alışveriş etmesi, yemek sipariş edebilmesi neredeyse imkansız.
Ülkede 202 milletten çalışanların bulunması nedeniyle ortak dil İngilizce olmak durumunda kalıyor. Taksi şoföründen, market kasiyerine kadar herkes İngilizce konuşuyor. Ülkeye iş bulmak için gelenlerin İngilizce bilmesi şart. Durum böyleyken her yerde İngilizce konuşuluyor. Tabii bu da giden öğrencilerin günlük yaşamında İngilizce pratik yapmasını sağlıyor.
Dubai’de dil okulu tercih ederken İngiltere merkezli okullar tercih ediliyor. Bu sayede okulda derslere giren öğretmenlerin hepsinin ana dili İngilizce olması nedeniyle aksan farklılığı yaşanmıyor. Okullarda ki milletler arası dağılım son derece zengin. Ziyaret ettiğim okullardan bir tanesi 69 tane ülkeden öğrenci aldıklarını söylüyor. Bu durum Türkiye’den dil eğitimi almaya giden bir öğrenci için çok olumlu. Birçok millet tanıma, aksan duyma ve kolaylıkla yeni arkadaşlıklar edinebilme imkanı sağlıyor.
Dubai'nin en çok tercih edilmesinde ki iki nedene gelirsek. Birincisi Türk öğrencilere oldukça kolay vize veriyor olması. Birçok ülke sayfa sayfa vize evrakı isterken Dubai yalnızca pasaport fotokopisi ve vesikalık ile vize başvurusu kabul ediyor. Öğrencinin geçmişte Dubai'de bir sicili yoksa yüzde 99 oranında vizesi onaylanıyor. Dolayısıyla diğer ülkelerden vize almaya elverişli olmayan öğrenciler kolaylıkla vize alabiliyorlar.
Tercih nedenlerinin ikincisi ise çalışma izni. Öğrenciler 12 hafta üzeri eğitime başvurduklarında aynı zamanda çalışma hakkı da elde ediyorlar. Haftada 20 saat çalışma izinleri ile çok büyük bir ülke olan Dubai de iş bulma konusunda çok zorlanmamaktalar. Ayrıca Dubai çoğunlukla Müslümanların yaşadığı bir ülke olduğu için Türkiye’den personel alma konusunda pozitif bir ayrıcalığının olduğunu da söylemek mümkün.
Dubai’nin bir diğer keyifli yanı ise ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı bir ülke olmasına rağmen diğer dinlere karşı son derece saygılı olması ve ülkede birçok dinden insanın rahat bir biçimde yaşayabilmesi. Bu nedenle ülkede Hindu tapınaklarından tutun Protestan, Anglikan, Protestanlar için kiliseler mevcuttur.
Ülkede resmi nüfus her ne kadar 2,2 milyon olsa da her sene 8 milyon ziyaretçi kabul etmekte. Bu da iş gücü ihtiyacını özellikle turizm ve hizmet sektöründe arttırmakta.
Yurt dışı yaz okulları günümüzde en çok talep gören programlardan bir tanesi. Bu nedenle artık yaz okulları sadece İngilizce öğrenilen programlardan çok daha fazlası olma yolunda gelişti ve çeşitlendi.
3-18 yaş arası öğrenciler için bir çok ülkede bir çok program mevcut. 3 yaştan itibaren olan programlara elbette öğrenciler aileleriyle seyahat ederek katılıyorlar. 8 yaştan itibaren öğrenciler gruplarla gidebiliyor. Bu gruplar genellikle 10 öğrencilik gruplar olup başlarında bir Türk grup lideri öğrencilere eşlik ediyor. 12 yaşından itibaren ise yurt dışında ki bir çok okul öğrencileri artık bireysel olarak kabul ediyor.
Hemen hemen tüm diller ve tüm ülkeler için yaz okul programları mevcut. Bir öğrenci ya da veli yaz okuluna gitmek istediğinde öncelikle doğru programı seçmek için öğrenci ile mülakat yapılır. Dili yetersiz olan bir öğrenci dil eğitimi ağırlıklı bir yaz okuluna gönderilebilir. Ancak yabancı dili zaten iyi seviyede olan bir öğrenci için başka programlar bakmak doğru olur.
Danışmanı öğrenci ile yaptığı mülakat esnasında öğrenciden aldığı bilgiler ışığında yerleştirme yapar. Örneğin öğrenci ileride üniversiteyi yurt dışında okumak istiyorsa ona bu süreçte yardımcı olacak IELTS, TOEFL hazırlık yaz okulları seçilir. Öğrenci bölümüne dahi karar verdiyse bu bölümlerle alakalı çok etkili yaz okulları bulunmaktadır.
Mimarlık okuyacak bir öğrenci için bir çok üniversitenin bünyesinde açtığı portfolyo hazırlık kursları ortalama 3 haftalık bir eğitim vermektedir. Ya da sağlık alanından eğitim alacak öğrenciler için pre medicine yaz okulları, ya da mühendislik okumak isteyen öğrenciler için STEM (science/fen , technology/teknoloji, engineering/mühendislik, mathematics/matematik) yaz okulları gibi bir çok alanda seçenek sunulmaktadır.
Ayrıca ileride Amerika da üniversite okumak isteyen öğrenciler için SAT hazırlık yaz okulları. Ya da Amerika da ki bir çok üniversitenin ziyaret edilerek kampüslerin tanındığı yaz okulu programları da çok ilgi görmektedir.
Yaz okulları hangi program seçilirse seçilsin öğrenciye çok faydası olan programlardır. Sadece dil ve eğitim gelişimi olarak değil aynı zamanda vizyon, bakış açısı, özgüven gibi konularda faydası tartışılmazdır. Ayrıca ilerleyen yaşlarda yurt dışında ki üniversitelere başvuruda bulunan öğrencilerin bir çoğu zamanında 2 hafta bile olsa yurt dışında eğitim almış öğrencilerden oluşmaktadır. Bunun nedeni yurt dışında alınacak eğitime karşı kafalarında oluşturdukları korkuların yerini güzel anılara bırakmasıdır.
Yaz okulu programlarında son senelerde family programs (aile programları) çok yoğun talep görmekte. Bu programlarda aileler genellikle bir ev kiralayarak çocukları ile birlikte konaklarken. Çocukların yaşına uygun okullar ayarlanırken bir yandan da velilere de dil hazırlık programları ayarlanmaktadır. Aynı zamanda bazı yurt dışı okullar büyük kampüslerine öğrencileri aileleri ile birlikte kabul edebilmekteler.
İngiltere gün geçtikce üniversite konusunda daha popüler olmaya devam ediyor. Çok yoğun bir talep var, bu hafta bunun nedenlerini ve başvuru şartlarını konuşalım.
İngiltere de üniversite eğitimi genel olarak 3 yıl sürüyor ve bir üniversiteye başvurabilmek için gerekli olan temel iki şey not ortalaması ve dil yeterliliği. Yani Türkiye de üniversite sınavının sonucu üniversite başvurusunda bir rol oynamıyor.
Öğrenci bazı durumlarda 1. Sınıfa başlayabilirken bazı durumlarda hazırlık senesi (foundation year) okuması gerekebiliyor. Bu öğrencinin not ortalaması ile gitmek istediği okul için bu not ortalamasının yeterli olup olmama durumuna göre değişiyor.
Eğer öğrencinin not ortalaması çok yüksek değil ancak girmek istediği üniversite top bir üniversite ise bu durumda öğrencinin bir sene bilimsel hazırlık senesine devam etmesi gerekir. Yani bu durumda eğitim süresi 4 seneye çıkar.
Hazırlık senesi Türkiye'de ki gibi yalnızca İngilizce hazırlık değil. Öğrencinin okuyacak olduğu bölüm ile alakalı giriş derslerini aldığı ve bölüme hazırlık yaptığı bir süreçtir.
Öğrenci bölümüne karar verdikten sonra danışmanları öğrencinin not ortalamasına en uygun olan üniversiteleri listeleyerek ucas (İngiltere üniversite başvuru sistemi) üzerinden 5 adet 1. Sınıf başvurusu ve bunun dışında denemek istedikleri üniversitelere hazırlık başvuruları yapabilirler.
Bir sonra ki yılın Eylül ayı için başvurular bir önceki yıl Eylül ayı gibi açılır. Başvuru esnasında eğer öğrencinin dil yeterliliği henüz hazır değilse bu durumda şartlı kabul alarak öğrencinin dil yeterlilik sınavından başarılı olması beklenebilir. Başarılı olduğu taktirde üniversiteye dil sınavı puanı gönderilerek kabul şartı ortadan kaldırılır ve artık öğrenci vize başvurusuna hazırdır.
Dil yeterliliği bölüme göre değişmekle birlikte hazırlık okuyacak öğrencilerde Ielts sınavı üzerinden ortalama 5, 1. Sınıfa kabullerde ise 6,5 gibi bir puan alması beklenmektedir. Bu bölüm ve üniversiteye göre değişkenlik gösterir. Ielts sınavı 9 puan üzerinden değerlendirilmektedir.
Bu hafta çok sorulan ama tek bir cevabı olmayan bir soruyu konuşacağız. Dil eğitimi için hangi ülkeyi ya da hangi şehri tercih etmeliyim? Bu soruyu Instagram'dan, Whatsapp'tan, telefonla her yerden o kadar çok alıyorum ki... Aslında bu bir restorana oturup "benim için hangi yemek uygun" diye sormak gibi bir şey bence. Çünkü öğrencinin gittiği ülkeyi, şehri sevmesi ve dili öğrenmesi açısından en önemli kurallardan biri. Bir öğrencinin hangi ülkeyi hangi şehri seveceği de tamamen kendisiyle alakalı. Yani bu sorunun cevabı ancak öğrenciye sorulacak onlarca sorudan sonra verilebilir.
Yaklaşık 15 yıldır öğrencilerle çalışıyor ve danışmanlık hizmeti veriyorum. Bu esnada gördüm ki asla kendi duygularınızı ve zevkleriniz üzerinden tavsiye vermemelisiniz. Çünkü danışmanın hareketli ve canlı bir şehri sevmesi çalıştığı öğrencinin küçücük bir kasabada ne kadar da çok mutlu olabileceği gerçeğini değiştirmez.
Ben öğrencilerle çalışırken henüz gideceğe yere karar veremediyse şöyle bir yol izliyorum: Eğer birkaç ülke görme fırsatı olduysa en çok hangi ülkeyi sevdiğini soruyorum. Çünkü sevdiği ülke bana az çok tarzını açıklayacaktır.
Eğer bu ilk yurtdışı çıkışı olacaksa o halde Türkiye'nin illeri üzerinden örnekler veriyorum. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Antalya gibi şehirlerden hangisinin ona en sıcak ve keyifli geldiğini soruyorum.
Bu verdiği cevaplar öğrenciyi anlamama oldukça yaklaştırıyor beni. Öğrenciye okul lokasyonu seçerken öncelikle ülke, ardından şehir ve ardından da okul seçmek en doğru yöntem olacaktır.
Oysa ki öğrenciler bazen yukarıda sorduğum sorulara verdiği cevapların son derece aksi bir şehirde ısrarcı oluyorlar. Çünkü başka bir arkadaşları o şehri şiddetle tavsiye etmiş oluyor. Oysa ki "Ben İstanbul'dan başka bir şehirde yaşayamam" diyen bir kişinin Eastbourne gibi sakin bir şehirde eğitim almasını ve mutlu olmasını beklemek yanlış bir danışmanlık olur.
O nedenle ben öğrencilerime öncelikle biraz şehirlerin nüfuslarından, şehir ve gece hayatından anlatımlar yaparak en mutlu olacağı yeri bulmaya çalışırım.
Dil okulu programlarında çok hassas bir diğer konu ise öğrencinin gideceği program konusudur. Öğrencilerin genellikle aklına dil okulunda genel İngilizce programı almak gelir. Bu genellikle program çeşitliliğinin ne kadar geniş olduğunu bilmediklerinden kaynaklanır.
Bu hafta yurtdışında eğitim almak isteyen öğrencilerin muhakkak girmesi ve geçerli notu alması gereken dil yeterlilik sınavlarından yani güvenli İngilizce testlerinden bahsedelim. Peki nedir bu dil yeterlilik sınavları? Hangi sınavlara girmeli?
Bu konuda birebir danışmanlık görüşmelerimde arada bir "Dil bilmek zorunda mıyım?" "Benim İngilizcem hiç yok ama Amerika da yüksek lisans yapmak istiyorum" gibi şaşırtan diyaloglar yaşıyorum. Onlara her zaman şunu anlatıyorum; okul tarafından sınır olarak kabul edilen dil yeterlilik puanı almanın, öğrencinin dersleri anlayacak seviyede olup olmadıklarını anlamak içindir aslında , aksi takdirde akademik programlara giden öğrencilerin başarılı olmaları mümkün değildir. O yüzden istenen skorların da üstünde puan almanın onları eğitimleri esnasında rahatlatacaktır. Ben onlara yıllardır kendi dillerinde aldıkları eğitimlerde dahi dönem donem zorlanabilirken, şimdi artık bu eğitimi başka bir dilde alacaklarını, özellikle sözel bölümlerde okuyacaklarsa bunun getireceği zorlukları anlatıyorum.
Peki nedir bu dil yeterlilik sınavları? Hangi sınavlara girmeli? En çok öğrenci gönderdiğimiz ülkeler olan İngiltere, Kanada, Amerika, Iranda gibi ana dili İngilizce olan ülkeler tarafından istenen İngilizce yeterlilik sınavlarından en geçerlileri. IELTS, TOEFL, PTE sınavları diyebiliriz. IELTS İngiltere merkezli bir sınavken TOEFL Amerika merkezli bir sınavdır. IELTS devlet birimleri tarafından da en güvenli sınav olarak kabul edilmiştir. Yurt dışında çalışmak, öğrenim görmek veya küresel göçmenlik için IELTS sınavı almanız gerekecektir.
TOEFL sınavını seçtiğinizde de dünya genelinde 150'den fazla ülkede 10 bin fazla üniversite ve kurum tarafından kabul edilir ve güvenli İngilizce testlerinden (SELT) kabul edildiği için eğitim, çalışma ve göçmenlik için kullanılır.
Öğrencinin gideceği okulun kabul şartları incelenerek en doğru sınav önerisi danışmanı tarafından verilecektir. Henüz danışmanı olmayan öğrenciler okumak istediği üniversitelerin giriş koşulları bölümünden istenen sınavları inceleyerek karar verebilir.
TOEFL IBT sınavı internet ortamında yapılmaktadır. Sınav dinleme, okuma, konuşma ve yazma alanlarında olçum yapar. En yüksek puan 120 geçerlilik en alt puanı 79 dur. Sına toplam 4 saat 15 dakika sürmektedir. Her yıl ortalama 50 defa yapılmaktadır. IELTS sınavının ise genel, Akademik ve UKVI gibi çeşitleri bulunmaktadır. Ayda 2 ya da 3 defa yapılmaktadır. En yüksek not 9 dur. Üniversitelerin ilk senesi için gerekli olan puan genellikle 6,5 minimum olarak düşünülebilir. Eğer öğrenci İngiltere de hazırlık eğitimi alacaksa UKVI sınavına girmelidir. Birinci sınıf yerleştirmesi ve diğer birçok ülke için Akademik sınavı geçerli olacaktır.
Bunun dışında Almanya da eğitim görmek isteyen öğrencilerin orta seviyede Almanca bildiğini kanıtlaması gerekir. Bunun için DSH, TestDaf gibi sınavlara girmeleri gerekmektedir.
Güncele pandemi gelişmelerine biraz bakalım.. İngiltere 22 Eylül den itibaren artık Türkiye’yi red listten çıkartıyor. Bu da demek oluyor ki zorunlu olan 10 gün otel karantinası kalkıyor. İrlanda uzun bir aradan sonra tekrar Türk öğrenciler için vizeleri ve eğitimi açtı. Amerika ve Kanada hem vizeler acık hem gidişlerde karantina gibi bir sıkıntı yok. PCR test ile gidilebiliyor. Avustralya ise ne yazık ki pandemi başladığında aldığı kapatmak kararını hiç aralamadı bile. Hala kapalı.
Giriş
